Bölüm 6

14 2 0
                                    


 Saat 11.15 e gelirken gelmeyeceğine kanaat vermiştim. Dışarıda bu kadar kalacağımı tahmin etmediğimden ince montum titrememi sağlıyordu.

Sessizce oflayarak yerimden kalktığımda arkamdaki kafenin duvarına yaslanmış Hazar'ı görmemle yerimde sıçradım.

Ne zamandır oradaydı? Beni mi izliyordu?

Defne gülümsememelisin. Sırıtmamalısın!

Gözlerimin içne bakarken ayaklarım istemsiz yanına doğru ilerliyordu. O da hafifçe duvardan doğrulmuştu. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Benimkiyle kıyaslanamayacak kadar küçüktü.

Onun tam karşısında durduğumda hafifçe başımı kaldırmam gerekmişti. Bana bir şey söylemesini bekliyordum.

"Her cuma buradasın." Demesiyle ağzım şaşkınlıktan açılmıştı. Farkında mıydı? Ama nasıl? Bana bir kere bile bakmıyordu. Bilmesi imkansızdı. Ömer mi söylemişti? Eğer öyleyse inkar etmenin bir anlamı yoktu.

Sesimi bulamadığımdan başımı onaylarcasına salladım. Ömer bana bir şey söylemediğini söylemişti. Bunun hesabını soracaktım.

"Fikrimi değiştirdiğin için teşekkürler."dediğinde çığlık atmak istedim. Benim yüzümden o şarkıyı seçmişti işte!

"Herkes eğlendi sen de dahil. Benim sayemde olduysa mutlu oldum." Diyerek utangaçça gülümsedim. Konuşuyorduk değil mi?

Gözleri üzerime kayınca titrediğimi fark ettiğini anladım.

"Bu soğukta buraya bu montla gelecek kadar şapşal olamazsın değil mi?" Ağzından çıkan şapşal kelimesinin onu ne kadar tatlı gösterdiğinin farkında mıydı?

Ayrıca şapşal değildim. Seviyordum. Ama şimdilik bunu bilmesine gerek yoktu.

"Stajdan geliyorum. Eve uğramaya üşendim." Diyerek attığım yalanla inanmasını bekledim.

O ise beklemediğim bir şey yaparak montunu çıkarmaya kalkıştı.

"Ne yapıyorsun!" Beni dinlemeyerek çıkardığı montunu bana uzattı.

"Hayır, giyemem kusura bakma." Kaşlarımı çatmıştım. Yüzümdeki ifade komiğine gitmiş gibi gülümsedi.

"Arabayla gideceğim eve. İhtiyacım yok."

"Hayır, gerek yok. Üşümüyorum ki zaten." Diyerek kendimi gösterdim. O ise kafasını iki yana salladı.

"Sırrımızı açığa çıkarmamı istemiyorsun değil mi?" Gülerek söylediği şeyi duyunca kaşlarımı iyice çatmıştım. Ama sonra yumuşadım. Sırrımız. İkimize ait olan ek gelince şapşal şapşal gülümseyesim gelmişti.

Hala bana bakarken kaşlarımı gevşetip elindeki montu alıp üzerime geçirdim. Üzerinde sadece hırkasıyla kalmıştı.

"E hadi git arabaya. Üşeyeceksin." Dememle kafasını salladı.

"İyi akşamlar." Diyip arkasını döndüğünde arkasından bakakaldım.

"Hazar!" Duyduğu sesimle olduğu yerde durdu. Hızla adımlarla yanına ilerleyip karşısında durduğumda başıma geçirdiğim beremi alıp ona uzattım.

"Bari bunu al." Dememle gülerek elimdeki bereyi alıp başına geçirdi. Gözlerimin içinin güldüğüne çok emindim.

"İsmim Defne bu arada." Diyerek geri geri gitmeye başladım. O ise gülerek bana bakıyordu.

"İyi akşamlar Hazar!" Diyerek bu sefer önüme dönüp ilerlemeye başladım.

Montuna sinen kokusunu iyice içime çekip günümün güzelliği için şükretmeye başladım.

Bir yandan kokuyla mayışıyor bir yandan da sırıtıyordum.

Dostlarım. Vitesi ileri atmıştık.


İçimdeki huzur dışıma yansımış olmalıydı ki Hayal geç geldiğim için hesap sormayı bırakıp ne olduğunu sormuştu. Ona uzunca, detaylıca anlattıklarımdan sonra uzun süre zıplayıp durmuştuk.

Ona ait bir şeyin şu an tam yanımda durması, bana ait olan bir şeyin ona olması kendimi o kadar iyi hissetmemi sağlıyordu ki. Güzel siyah berem benden daha iyilerin elindeydi.

Yatakta uzanırken kokusuna şimdiden alıştığım ve bırakmak istemedim monta dokundum. Evet, montu giyip yatmaya kalkışsam da Hayalin çabalarıyla bu fikirden vazgeçmiştim.

Ama bu yanımda kalmasına engel değildi. Elim istemsiz olarak montunun cebine giderken biraz stresli hissetmiştim.

Yanlış bir şey mi yapıyordum? Yapmıyordum. Ki zaten ceplerinde hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes verip montu daha yakınıma çektim. Gözlerimi kapatarak bu güzel kokuyla uyumaya çalıştım.

Yağmurlu havayı görmemle onu düşünmeden edememiştim. Bana montunu vermişti. Başka bir montu olduğuna emindim tabiki ama bu kadar kalın mıydı?

Adımlarımı hızlandırarak kampüsten içeri adımımı attım. Bugün sadece onun montunu getirmek için gelmiştim. Ne dersim ne stajım vardı. Gözlerim kantine de çarpınca adımlarımı oraya yönlendirdim.

Sıcaklığının dışarıdan belli olduğu kantine adımımı atınca en köşedeki masada oturan Hazar'ı görmemle içim ısınmıştı. O tanıdık yumuşacık his yine vücuduma yayılmıştı. Huzur.

Kafasında gördüğüm bere, tüm günümü sırıtarak geçirebileceğim kadar beni etkilemişti. Beremi takıyordu. Ona bakmaya devam ederken hapşırmasıyla kaşlarım çatılmıştı. Hasta mı olmuştu?

Kantine doğru ilerlerken çantamdan cüzdanımı çıkarttım. İki çayı elime alarak geri döndüm. O tarafa baktığımda hala elinde kalem bir şeyler üzerinde çalıştığını gördüm. Burnu hafif kızarmıştı.

Hasta halini ilk kez görüyordum ve oldukça tatlıydı. Ama onu böyle görmek beni üzmüştü. Sonuçta montunu bana verdiği için bu haldeydi.

Beni hala fark etmezken yarına ilerleyip çayı masasına bıraktım.

"Günaydın." Sesimle kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzümdeki gülümseme bulaşıcıymış gibi o da gülümsedi.

"Günaydın."

Elimdeki montunu hızla ona uzattım. Elimdeki monta baktıktan sonra tekrar bana baktı.

"Hasta gibi gözüküyorsun." Elimdeki montu alıp tam konuşacakken tekrar hapşırdı. Ben kendimi tutamayıp güldüğümde gözlerini bana çevirdi.

" Araba seni tam koruyamadı anlaşılan." Dediğimde gülümseme yüzüne yayıldı.

"Uzun zamandır hasta olmuyordum. Hiç özlememişim." Demesiyle kıkırdadım.

"Üşümemek için sadece arabana güvenirsen böyle olur." Ben konuşurken o kafasındaki bereyi çıkarmaya çalışıyordu.

"Hey! O sende kalsın. Hasta olan ben değilim." Dediğimde tereddütle yüzüme baktı.

"Ciddiyim Hazar. Daha kötü olma."

"Dersin var mı?" Sadece onun için geldiğimi bilmemeliydi.

"Yeni bitti."

"Tamam o zaman benim de bitti. Evine ben bırakayım seni." Derken bir yandan eşyalarını çantasına atmaya başlamıştı. İtiraz edecekken

"Yoksa bereni geri mi istiyorsun?" Demesiyle bir şey demeden ben de oturduğum yerden kalktım. Yan yana ilerlerken konuşmamıştık. Arabaya yaklaştığımızda içimdeki heyecan yükseliyordu.

Baş başa kalacaktık dostlarım. Ben değil de kim heyecan yapsın?

YAKAMOZ GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin