Hayal'den
Geldiğimiz yerde çok az insan vardı. Vakit bir hayli geç olmuştu. Kimse ormanlık parklarda durmazdı.
Beraber yürüyüp oturacak bir çardak bulduğumuzda oraya ilerledik. Karşılıklı otursak da kimsenin sesi çıkmıyordu.
"Öyle biri olmadığımı biliyorsun." Masada olan gözlerimi gözleriyle buluşturdum.
"Biliyorum." Duyduğu yanıt hoşuna gitmiş olmalı ki dudakları hafifçe kıvrılıp başını salladı. Aramızda tekrar bir sessizlik olmuştu.
"Seni kısıtlamak gibi bir niyetim yok Hayal. Sadece bakışlarından hoşlanmamıştım."
"Biraz bana güvensen."
"Yemin ederim sana güveniyorum. Ama benim sende gördüğümü onların da görmesini istemiyorum." Yavaş sesi beni mayıştırmıştı. Durgunlaşmış gibiydik.
"Sevgimi sorguladığında çıldırdım Hayal. Nasıl hissettirdiğini bilemezsin."
"Sadece öyle hissetmiştim."
"Ben de sana bunda bir sorun olduğunu söyledim. Eğer benim sevgimi göremiyorsan bir sorun var demektir."
Devam etti.
"Sadece bu yüzden ara vermek istemiştim. Ayrılmaya meyilli olduğunu bilmiyordum" son söylediğiyle sinirlenmiştim.
"Hala birbirimizi anlamamışız anlaşılan." Oturduğum yerden kalktığımda o da aniden kalkıp tam karşıma geçti.
"Her sinirlendiğinde gidemezsin. Her sinirlendiğinde peşinden koşamam." Söyledikleriyle daha da yavaşlamıştım. Durgulaşmıştım. Ne demekti bu?
"Yine yanlış anlayacaksın. Süper!" Sinirle geriye dönüp çardağın tahta duvarına tekme attı. Gerginlikten yerimden sıçramıştım.
"Her şeyi yanlış anlarsan ilerleyemeyiz Hayal! Anla artık bunu!" Bağırarak konuşuyordu. Çevremizde kimsenin olmamasına şükretmiştim.
"Ben seni seviyorum anla bunu!" Duyduklarımla kalbimin nasıl çarptığını anlatamazdım. Kendim bile anlamıyordum.
"Seni köpek gibi seviyorum Hayal. Bunu nasıl görmüyorsun?" Hala bağırarak konuşmasıyla daha fazla dayanamadım. Ben onu seviyordum. O da beni. Konuşulacak çok şeyimiz vardı. Ama şu an değil. Şu an buna ihtiyacımız vardı.
Hızlı iki adımla boynuna sarılıp dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım. Benim hamleme kalmadan çoktan beni tutup kucağına almıştı bile. Çardağın duvarına beni yaslayıp öpmeye devam ediyordu.
Harika hissediyordum. Onu çok özlemiştim. Yanlış anlaşılmaların sona ermesi gerekiyordu. Ben ondan başkasıyla yapamazdım. O da benden. Sevgisinden ayrı geçirdiğimiz günlerde yeterince emin olmuştum. Defne'den duyduklarımla da pekişmişti.
Sinirimizi birbirimizden çıkarmaktan başka bir şey yapmıyorduk.
Öpüşü derinleşmiş ellerini bacaklarıma götürmüştü. Ben de ensesinden tutup daha da kendime yakınlaştırmaya çalışıyordum.
En sonunda nefessiz kaldığımızda ayrıldık. Hala kucağında duvara yaslı vaziyetteydim. Alnını alnıma yaslayıp nefes alıp vermeye devam etti. İkimizde nefessiz kalmış, derin derin nefesler alıyorduk.
"Seni seviyorum." Söylediğim cümleyle yüzündeki o güzel gülümseme gözüktü. Dudaklarıma minik bir öpücük daha kondurup geri çekildi.
"Seni seviyorum." Kollarımı boynuna sarıp kucağından indim. Ama ona sarılmaya devam ettim.
"Yanlış anlaşılmaları konuşmamız gerek."
"Her şeyi halledeceğiz. Söz veriyorum." Mırıldanışıyla daha da yumuşamış sarılmama devam etmiştim.
Eve giriş yaptığımızda çantamı koltuğun üzerine bırakıp ona döndüm. Defne, Hazarla kalıyordu.
"Şimdi konuşma zamanı" kolumdan tuttuğu gibi koltuğa oturup beni kucağına çekmişti. Yakınlığımızdan dolayı beni sıcak basmıştı bile.
"O herif kim?" Tekrar sinirli haline dönünce parmaklarımı kaşlarına götürüp düzelttim.
"Annem, seni unutabilmem için yemek ayarlamış." Yüzündeki mutsuzluk beni de üzmüştü.
"Annen beni sevmiyor."
"Hayır, seni seviyor. Sadece benim ne kadar sevdiğimin farkında değilmiş." Eğilip dudağına minik bir öpücük kondurmuştum. Bu halime gülümsemişti.Rahatlamış gözüküyordu.
"Can'ın da sevdiği bir kız var ayrıca. Arkadaşça bir yemekti yani." Sözlerimle daha da rahatlamıştı. Keyfi oldukça yerinde gibiydi.
"Hayal, bir daha birbirimizi dinlemeden, sorunları konuşmadan çekip gitmek yok. Anlaştık mı?"
Sözlerine gülümseyip ona sarıldım. Başımı göğsüne yaslamıştım.
"Zaten birbirimizden çok uzak kalamıyoruz."
"Hiç uzak kalmak istemiyorum." İmalı söylediği şeyle kafamı kaldırıp ona baktım. Bana masumca bakıyordu. Yanaklarını ısırasım gelmişti.
"Beraber eve çıkmaya ne dersin?" Soruş şekli çok tatlıydı.' Ne cevap verirsen sorun değil, ama çıkalım' gibiydi. Onun bu şebek haline daha fazla dayanamayıp yanağına yaklaşıp dişlerimin arasına aldım.
O kahkaha atarken ondan ayrıldım.
"Çıkalım sevgilim." Gözleri parlarken beni kendine çekip sarılmaya başladı. Çok huzurluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ GÜZELİ
Short Storysıcak bir aralık gecesi ıslatır yanmış tenimi yaklaşır o güzel bedeni kendisi yakamoz güzeli