19.Bölüm

61 7 3
                                    

Arkadaşlar bu bölümde asıl konuya geçiş yaptım. Ben de bu bölümü bekliyordum. Umarım okurken sıkılmazsınız.

                                          mr-mrs-choi

Sabah uyandığımda telefonuma baktım iki cevapsız arama vardı. Ikiside tercüman bayandı. Daha ağzımı açıp tek kelime etmeden bir daha aradı. Hiç beklemeden açtım.

"Efendim"

"Sıla nerdesin. Dün sana biletleri aldığımı ve sabah erken yola çıkacağımızı söylemiştim. Hala nerdesin çok az kaldı. Saat 09:30 da uçak kalkıyor ve hemen gelmezsen uçağı kaçıracağız."

"Ne 09:30'mu. Hemen geliulyorum."deyip acele ile çıktım. Bavullarım ağırdı ama o acele ile elimde olduklarını bile hissetmiyordum ki zaten elimde değillermiş. Odama koşup bavullarımı aldıktan sonra hemen bir taksi çevirip bindim. Havaalanına geldiğimde tercüman bayan veni bekliyordu ve çok sinirliydi. Beni taksiden indirdi ve koşa koşa uçağa bindirdi. Bir dakik daha geç kalsaydın uçağı kaçırıyorduk. Jhon uçaktaydı. Ve görünüşe bakılırsa o da beni beklerken sıkılmıştı. Daha yeni koltuğa oturmuştu ki pilot konustu ve kalkışa hazır olmamz gerektiğini söyledi. Uçağa ilk  binişim degildi ama ilk defa binmişim gibi korkuyordum. Jhon'nun elini tutmayı ilk defa çok istemiştim. Onu sevmiyordum ama bana cesaret verebilirdi. Ama ona ondan nefret ettiğimi dile getirmiştim. Şimdi elini tutmak istediğimi söylesem bana kesinlikle bir laf sokardı. Ve ben korkumda yetmezmiş gibi o lafaları çekemezdim. Uçak kalkıyordu. Ve kalbim yerinden çıkmak üzereydi.

Ve uyandım. Uçak havaalanına inmişti. Ve ben galiba yolda uyumuştum. Buniyi olmuştu. 10 saatlik bir yolu çekemezdim. Ve en güzel haber artık Isparta da idik. Annem bizi karşıladı. Şuan ben Ispartada idim ve yanım da Jhon Sweft ve tercümanı vardı. Hemen eve gittik. Annem Jhon gilleri çok güzel ağırladı. Jhon da halinden mutlu gibi görünüyordu. Tercüman yanıma geldi ve Jhon'nun benimle konuşa bilmesi için tercümanından türkçe konuşmasını öğretmesini istemişti. Ve Jhon türkçe konuşmayı öğrenmiş. İçeri girdiğimde annem ve Jhon çok tatlı bir sohbete dalmışlardı. Jhon anneme kendini tanıtıyordu. Ve sonra annem Masal'ı anlatmaya başladı.

"Anne ben zaten ona Masal'ı yeterince anlattım."

"Peki."deyip masal konusunu kapattı. Kemdime inanamıyordum. Şuan Jhon Sweft benim evimdemiydi gerçekten. Bu bir hafta bana kamera şakası gibi geliyordu. Bir hafta içinde Filladiaya gittim, bir deginin kapağında Jhon ile yer aldım, Cary diye birisiyle tanıştım, belki ona aşık oldum ve Jhon'u evime getirdim. Bunları gerçekten ben mi yapmıştım. Hala bir şaka gibi geliyordu. Ama hepsi gerçek ve ciddi idi.

Jhon hiç vakit kaybetmeden Masal'evini görmek istedi. Onu hemen götürdüm.

"Işte burası onun evi."

"Bu evdemi yaşıyordu?"

"Evet kendisini de seni de o bu evde yaşattı. Hiç dilinden düşmezdin. Şuan en iyi ve aynı zaman da da en kötü hayranının yanındasın diyebilirim. Ondan başka hiçbir kız senin ismini ağzına alamaz dı. Korkarlardı Masaldan konu sen olunca. Jhon" dedim kafasını bana çevirdi.

"O seni çok seviyordu. Aşıktı sana. Değerini bil. Seni seven hayranların var. Hep de olacaklar. Ölmüş olsalarda." Jhon bana acınası bir şekilde bakarken ona gerçekten acımıştım. Sanki o da Masal'ı görmeyi çok istiyor gibi idi. Jhon;

"İçeri odasına gidebilir miyiz artık."dedi.

"Peki hadi o zaman gidelim"

Kapıyı Aslı teyze açtı.

"Sıla. Hoşgeldin kızım. Aa onu getirdin mi?"

"Evet Aslı teyze bu Jhon, Jhon bu da Masal'ın annesi"diye onları tanıştırdım. Jhon sadece merhaba diyebildi. Ne söyleyebilir di ki.

"Aslı teyze Jhon Masal'ın odasını görmek istiyor izninle"

"Buyursun, buyursun tabii."

"Hadi Jhon içeri giriyoruz."deyip Jhon ile Masal'ın odasına doğru yürüdük. Jhon odaya girdiginde o koca koca posterlerin dört duvarı da kapladığını görünce şapşal şapşal odaya baka kaldı. Bende onu ittirerek kendine getirmeye çalıştım.

Ama bayağı şaşkın olduğu her halinden belli oluyor du.

"Sıla. Masal öldükten sonra eşyalarının hiçbirine dokunmadım. Benim birkaç işim var. Siz de biraz oyalanırsınız. Gidince de kapıyı sıkı kapatırsın oldumu kızım. "

"Tamam Aslı teyze yaparım ben. Sen işine bak."diyerek

Aslı teyzeyi kapıda karşıladım. Odaya gittiğimde Jhon kendi çerçevelenmiş olan resimlerine bakıyordu. Bana bakarak;

"Benim resimlerimi çerçeceletecek kadar çokmu seviyordu gerçekten? "

"Senin için ölümü bile göze almışsa bu sorduğun doğru olur mu?"

"Onun yanına gitmek istiyorum"dedi. Beni oldukça şaşırtmıştı.

"Peki istiyorsan gidelim"dediğimde hızlı bir şekilde kafasını salladı. Gerçekten gitmek istiyordu. Ben de onu hiç bekletmeden götürdüm.

"İşte burası onun kabri. Eminim şimdi seni gördüğü için çok mutludur.". Evet ben başarmıştım. Cenazesine getiremesem de kabrine getirmiştim. Çok mutlu idim. Eminim şuan Masal da çok mutludur. Hayalini,isteğini gerçekleştirdim. Ve o an Jhon mezarın yanında otururken gözyaşı geldi. Belli etmiyordu ama o da içten içe ağlıyordu. Ama neden ağlıyordu? Belki de Masal'ın ölümü için kendini sorumlu tutuyordu. Beş dakika sonra "Hadi gidelim artık. Sonra yine geliriz"dedi. Ve beklemeden eve gittik. Kapının önünde ona;

"Sakın kendini suçlu hissetme."dedim. Ama bunu ben mi söylemiştim gerçekten de. Fillandia da iken hep onu suçluyordum. Şimdi de gelmiş burada ona böyle birşey mi söylüyordum. Bu ben olamazdım. Belki de sadece kızgınlığım geçtiği içindi. Sebebini bilmiyordum.

ÖLÜME AŞIK OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin