Gözümden yaşlar tane tane dökülüyor olsada anlatıyordum.
"Her nasıl olursa olsun o benim hatatımın neşesiydi. O gitti ve bende sınıf arkadaşlarım gibi soğuk kalmıştım. O olmadan ne eğlenebiliyordum ne de gülebiliyordum. Hayatımı onun ile geçirmiştim ben ve şuan da çok zor geliyordu bana yaşam. Masala çok alışmıştım. Dediğim gibi ilk ve tek arkadaşımdı. Şu an yok, yanımda değil ve kendimi çok yalnız hissediyorum ki zaten öyleyim. Çok yalnızım. O benim ailem, annem ve dostumdu. Bana hep sahip çıkmıştı. Her konu da yardımcı olmak isterdi bana. Ama ben hep "Masal ben çocuk değilim kendi başıma da yapabilirim"deyip onu kendimden uzaklaştırırdım. Çünkü benim için ne zaman bir tartışmaya girse bir yerini kırmadan geri dönmezdi. Bende ona birşey olmamasını istediğim için hiçbir olayımı ona anlatmazdım. Bir yerimi yaraladığım da ise kapıya dolaba çarptım deyip geçiştiriyordum. Ama artık bir süre sonra bu uydurmaların yalan duğunu anlamıştı. Bu seferde yere düştüğümü söyleyip onu yatıştırıyordum. Onu seviyordum. Ona birşey olmasını istemediğim için yalan söylüyordum. Bu günah sayılmazdı değilmi. Umarım sayılmıyordur. Eğer günah ise cennete asla gidemeyecektim. Ömrüm boyunca hayır işlesem bile. Çünkü yalanlarım haddinden fazla idi. Ama bunu koruma amaçlı yapıyordum."
"Bir dakika kapıya bakmam lazım."deyip konuşmamı kesti.
"Ya Jhon ise..."çok korkmuştum.
"Jhon ise ne olmuş."
"Evet ben neden korkmuştum ki sanki."deyip kendime güldüm. "Hoşgeldiniz Jhon bey"dedi tercüman. Gerçekten de Jhon'du. Jhon içeri geldiğin de "Hoşgeldiniz"deyip beni utandırdı. Arkasında ise bir adam daha vardı. Tercüman hanım o adamın Jhon Sweft'in Menejeri olduğunu söyledi. O Jhondan daha yakışıklı idi. Gözümü ondan yani menejerden alamazken tercüman beni çağırıp yanına gelmemi istedi.
"Bayan, gelirmisiniz."deyip bana seslendi. Yanına gittiğimde ayaklarım titriyordu. Beni Jhon"nun yanına, terasa götürdü. Konuştuğum ve konuşacağım herşeyi Jhon Swefte tercüme edeceğini söyleyip demin anlattıklarımın hepsini söylemeye başladı. Jhon dikkatli bir şekilde dinlerken saate baktığımda 30 dakika olmuştu. Tercüman bana dönüp;
"Devam et sen bana anlatırken bende ona tercüme edeceğim."
"Pekala."deyip söze başladım.