Odama gideceğim sırada personel beni çağırdı. Gittiğimde bana bir not verdi. Notu tercüman bayan bırakmıştı. Jhon'nun fikrini değiştirdiğini söyleyip. Hemen yanına gelmemi istemişti. Hiç vakit kaybetmeden gittim. Jhon'nun kapısının önüne geldiğim de nefes nefese kalmıştım, cigerlerimin fırlayacağını sanmıştım. Hizmetli kapıyı açtığında hiç dinlemeden içeri daldım. İçeri de kameralar ve falşlar vardı. Tercüman bana bakıp yanıma gel diye işaret verdi. Onun yanına gittim.
"Jhon gerçekten kabul ettimi?"diye sordum heycan ile?
"Evet. Yani sayılır. "
"Nasıl sayılır?"
"Türkiyeye gelmesi için yapman gereken birşey var."
"Ne isterse yapmaya hazırım."dedim.
"Pekala. Ben Jhon'u çağırıp kabul ettiğini söyleyeyim."
"Peki ama ne yapacağım?"
"Kötü birşey değil. Hatta senin için iyi bile olabilir."
"Nasıl yani?"
"Yapacağın sadece güzel giyinip Jhon ile fotoğraf çekinmek."dedi.
"Ama-...ama..."
"Kabul ediyor musun? Çabuk söyle fazla vaktimiz yok."
"Ama ben..."
"Tamam sen nasıl istersen. Bizde başka birini buluruz."
"Ya da tamam teklifi kabul ediyorum."deyip sunduğu teklifi kabul ettim. Buna mecburdum. Jhon'u ancak bu şekilde Türkiyeye getirebilirdim.
Daha bir dakika bile geçmemişti ki beni çağırdılar. Üzerime şık birşeyler giydirip saçımı da dağınık bir topuz yaptıktan sonra tercüman bayan beni çağırdı. Beni gözleri ile bi süzdükten sonra;
"Kendine bakınca başka bir kız oluyorsun sanki. Neyse hazır mısın? Hazırsan başlayalım mı?"
"Evet hazırım başlayabiliriz"dedikten sonra beni Jhon'nun yanına aldılar. Jhon bile bana mal mal şaşkın bir şekilde baktığına göre gerçekten çok güzel olmuştum herhalde. Aynaya baktığımda ben bile kendimi tanıyamadım. Güzel ve pahalı elbiseler insanı gerçekten değiştiriyormuş demekki. Beni bile. Jhon'nun yanına gittiğimde elini belime doladı. Kendimi bir adım geri çekince tercüman bayan bunu görüp bana sinirli bir şekilde bakıp; "Bunu yapmak zorundasınız"dedi. Ben yine eski duruşuma geri döndüm. Jhon tekrar belime dolandı. Bunlar bir rüya olmalıydı. Ben şuan Jhon'nun yanında ve onun ile sarmaş dolaş bir halde isem bu gerçekten bir rüya olmalı idi. Ama tercüman bayan gelip ittirdiğinde rüya olmadığını anladım.
"Sıla seni çağırdım duymadın mı?"
"Üzgünüm. Dalmışım."
"Hadi kendine gel, başlıyoruz. Bu arada böyle somurtarak olmaz biraz güümse."deyip yanımdan ayrıldı. Ve tam karşımda durdu ki kameramanlar herhangi birşey söylediği zaman çevirisini yapabilsin diye.