1.Bölüm

259 9 5
                                    


Herkese merhabalar.

Bölüm Şarkısı

Mor ve Ötesi- Bir derdim var

Okuduğunuz tarihi bırakabilirsiniz❤️

İlk hikayem olduğu için, lütfen hataları ve acemiliği göz önünde bulundurarak okuyun. Yazım yanlışları ve mantık hatalarına yol verilebilir. Sevgiler ❤️

İG: fatimawattyy 👈


1. Bölüm

Hazel'den.

" Güldüğümde, kahkaha attığımda bile; kalbimin derinliklerinde kabuk bile bağlamayan yaralarımı yeniden kanatan, gözlerimin dibindeki hüzne sebep olan her şeye kırgınım"
Ben Hazel Çetin . Hayatın sert ve acımasız yüzüyle çok erken karşılaşan, doğduğundan beri evi , yuvası soğuk yetimhane olan ve hayallerinde bile bir aileye sahip olamayan öksüz bir kız. Kimsesizliğin ruhuma kadar işlediği bu evrende tutunmaya bir dalımın bile olmaması artık o kadar da acıtmıyordu canımı. Çünkü bir yerden sonra hiç istemeden bile alışıyor insan çaresizliğine.

Dizlerimin üstüne düşüp kanattığımda beni yerden kaldıracak, hıçkırarak ağladığımda göz yaşlarımı silecek , hastalandığımda iyileşene kadar başımda bekleyen biri olmadığında yüzüme tokat gibi çarpan kimsesizlik hayatımın kara kalemle yazılmış satırlarıydı. Ama ben her şeye rağmen kendime tutundum.

Zihnimi ele geçiren o karmaşadan kurtulmam ve kendime bir yol çizmem, hayata zorla da olsa tutunmam öyle yaşamam gerektiğiydi. Çünkü ben sekiz yaşından beri yalnız değildim. Bir kız kardeşim vardı benimle aynı kaderi paylaşan, terkedilen, öksüz bırakılan. Biz bir birimize tutunduk. El-ele hiç ayrılmadan soğuk yetimhane koridorlarından beraber geçtik sadece ikimiz olacağımız bir hayata. Bizi nelerin beklediğinden habersiz İstanbulun dar sokakları olan mahallesinde küçük bir evde kendimize yeni bir sayfa açtık yeniden.

İşte benim hikayem; Ne eksik ne fazla, Zehra'm benim tek ailem , tek arkadaşım ve kardeşim. İlerde bizi neler bekleyecek bilmiyorum ama , tek inandığım şey bizim hiç ayrılmayacağımız.

"Hazel, sen beni duyuyor musun ya?" elimdeki çayın üstüme devrilmesiyle daldığım yerden ayrıldım. Elimdeki bardağı masaya koyup ayaklandım mutfağa doğru. " Duyuyorum Zehra..." dedim gözlerimi devirerek "Bağırmana gerek yok az seslensen geleceğim işte" diye sitem ettim . "Seslendim , sen duymadın " olurdu öyle arada duymadığım haklıydı ama artık alışmıştık bu duruma ikimizde o yüzden hiç üzerinde durmadan yürüdüm ocağa doğru. Zehra yine yapmıştı yapacağını , konuşturmuştu olağanüstü becerilerini. Yemeklerin kokusuyla acıktığımı hiss ettim .
" Hadi ama pişmedi mi? Yemiyor muyuz artık!?" diye söylenmeye başladım. Zehranın bana dönmesi ve masum sandığı bakışlarını atmasıyla yine anladım ekmek almayı unuttuğunu ve o yüzden bana seslendiğini. " Canım, şekerim , bir tanecik ablam" yalakalık yapması sinirlerimi bozmuştu yalandan . Yalandan kimse ölmezdi dimi? Sadece uğraşmaktı amacım. "Tamam yeter kes yalakalığı Zehra , bir kerede eve ekmek almadan gelme ya bir kere" dedim. Hiç ağızını açmasına müsaade etmeden çıktım mutfaktan. Bir miktar para alarak kapıya doğru yürüdüm. " Başka bir şey ister misin cadı?" diye seslendim içeri doğru , kıyamamıştım yine şeytan tüylü cadıya. "Hayır " diye cevapladı beni ve hiç beklemeden dışarı çıktım.

Yaz akşamının hafif esintisi tüylerimi diken-diken etmişti ama hoşuma gidiyordu. Bakkala doğru yürüdüm yavaş olmayan adımlarla kapıyı araladım ve içeri girdim. "İyi akşamlar Bahri amca ekmek alacaktım" dedim paramı uzatarak "İyi akşamlar Hazel kızım , hemen vereyim ekmeğini " diye poşete doğru uzandı ve ekmeği koyarak bana doğru uzattı . Baş selamı vererek kapıya doğru yürüdüm ama çarptığım beden tarafından geriye doğru savruldum . "Özür dilerim hanımefendi " dedi telaşlanmış bir şekilde. Kafamı kaldırıp baktığımda mahalleden birisi olmadığını gördüm ama çokta üzerinde durmadım. Kafamı sallamakla yetindim sadece ve kapıya doğru adımlayıp dışarı çıktığım gibi eve doğru adeta koşmaya başladım.

MÜTENÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin