27.Bölüm: "Ailem."

2.6K 361 124
                                    

Merhaba güzel kızlarım ve yakışıklı beylerim. 💙

İNSTAGRAM: @emirceyyn TAKİP EDİN 👈🏻

Yukarıdaki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım.

"Yağmurlar yağmazsa, temizlenebilir miyiz kirlerimizden?"

İyi okumalar canımsular🍦

İyi okumalar canımsular🍦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

27.Bölüm: "Ailem."
"Karanlığa alışmak..."

***

Artık gerçekten isyan noktasına gelmiştim. Gözlerimi ağır ağır araladığımda bir hastane odasındaydım. Her yer karanlıktı ama içerideki kokudan bile anlaşılabiliyordu. Her şey mi, beni bulur ya? Önce kafamın içindeki boktan şeyden kurtuldum. Şimdi davarın teki yüzünden kafamda yine dikişle geziyorum. Hayır anlamıyorum sen beni nasıl görmüyorsun? Koskoca ben ya! Koskoca Ezgi! Tamam 1.80 falan değil boyun ama... salak şoför! Anestezinin ve morfinin etkisiyle dilimi bile hissetmiyordum. Dilimi örnek verdim çünkü zaten ellerimi hissedemiyorum... Ah Ezgi! Yine ne işler açtın başına. Hiç şoförde kabahat arama. Yağız'da ne kadar telaşlanmıştır şimdi. Zaten Yaprak'ın telaşı, Yağız'ı telaşlandırmaya yetmiştir bile. Her şey çok garip ilerlemiyor mu? Her şey bir anda olup bitiveriyor.

Önce babamı kaybettim. Yanında da gözlerimi. Sonra bir karanlığın içerisinde Yağız'ı, sevdiğim adamı buldum. Önüme çıkmasıyla beraber bir anda çarpıverdim ona. Düşüverdim kollarına, vişne aromalı kokusunun tam ortasına. Şimdi o adam bana gözlerimi geri verdi. O adam benim nişanlım oldu... Babamı bana veremesede benim için sadece bir sevgili değil, bir baba bir ağabey oldu.

Ben bu düşüncelere kapılmışken dakikalar dakikaları kovaladı. Durumum ciddi olmadığı için uyanmama izin vermişlerdi galiba. Morfinin etkisi geçmeye başladığında yan tarafımda bir ağrı hissettim. Yanımdaki masa lambasını zorlada olsa yaktım ve hastane elbisemin içerisinden göğsüme doğru baktım. Göğsümün tam altında ufak bir dikiş vardı. Büyük ihtimalle ameliyata alınmamın sebebi buydu.

Lambaya doğru elimi tekrar güçlükle uzattım ve söndürdüm. Karanlığı daha çok seviyordum. Aslına bakarsanız karanlık, gece... benim en büyük dostum. Ne kadar gözlerimin tamamen karanlığa kavuşmasından korksamda, kendi isteğimle yarattığım karanlık bana iyi hissettiriyordu.

"İçeri girebilir miyim?"

Kapının önünden gelen o tanıdık sesle beraber irkildim. Yağız gelmişti! Neden bu kadar gecikmişti bilmiyorum ama gelmişti. Doktor onaylamış olacakki odamın kapısı yavaşça açıldı. Doğrulabildiğim kadar doğruldum ve karanlıkta Yağız'ın gözlerini aradım.

"Güzelim..."

"Yağız..." dedim dolu dolu gözlerimle.

İki büyük adımla yanıma kavuşup elimi yakalayıverdi. Yanımda diz çöküp avucumun içini öptü. Sonrada yüzünü avucumun içine yerleştirdi. Parmaklarım sakallarında dolaşırken o kadar huzurlu gözüküyorduki...

Kafasını kaldırmadan dudaklarını araladı, "iyisin." dedi.

"İyiyim."

İyiydim gerçekten iyiydim. Yağız bana her dokunduğunda yaralı olan herbir hücrem iyileşiyordu, güzelleşiyordu. Daha temiz ve daha yeni oluyordu. Bu yüzden sürekli bana dokunmasını, beni öpmesini, beni kokusuyla kollarının arasında sarmasını istiyorum. Yavru bir kedi gibi sürekli orada kalabilirim.

"Yaprak nerede?" dedim elimi sakallarında, çenesinde, dudaklarında gezdirmeye devam ederken.

"Görmedim." dedi Yağız sakince.

"Umarım anneme haber verip, kadını telaşlandırmamıştır."

"Buralarda bir yerdedir herhalde. Gidip bakayım mı?" Yağız bunu dediğinde hafif sırıttım.

"Yağızcığım telefon diye bir şey icat edildi, haberin var m acaba?"

"Doğru ya," dedi sırıtarak, "arayalım."

Yağız kafasını avucumun içinden kaldırıp ayağa kalktı. Cebinden telefonunu çıkarıp Yaprak'ı aradı ve hoparlöre aldı.

"Yağız, geldin mi?" diyerek ilk çalışında açtı telefonu.

"Geldim Yaprak. Ezgi'nin odasındayım. No: 216 gel bekliyoruz."

Yaprak hiçbir şey demeden telefonu kapattı. 2 dakika içerisinde yanımıza gelmişti bile.

"Ezgi iyisin değil mi? Bir problem yok? Ağrın sızın var mı?"

Yaprak telaşla başımda dolanıyor, yastığımı düzeltiyor, su veriyordu. Sanki o an elinde olsa yerime geçecek gibiydi. Ne güzel bir dosta sahibim... Ne güzel bir sevgiliye sahibim...

O sırada gürüldeyen gökyüzüyle beraber hepimiz irkildik. Yaprak biraz daha sakinlemişti. Odanın bir köşesindeki koltukta oturuyordu. Annemin hala haberi yoktu. Telaşa kapılmasını istememiştik. Yağız'da yanımda uzanmış, kollarıyla beni sarmıştı. O vişne kokusunun içerisinde yüzüyordum. Aynı terasta yaşadığımız gece gibi... yağmurlar yağıyor ve Yağız beni bedeniyle sarmalıyor. O gecede onun kollarında uyuya kalmıştım. Karanlığımın içerisinden daha derin bir karanlığa gömülmüştüm.

O sırada kapı çaldı.

Yağız, "Gel." dedi narin bir sesle.

Kafamı yastıktan yavaşça kaldırdığımda elinde sandviçler ve çaylarla beraber odaya giren Sarp'ı gördüm. Elimdeki tepsiyi masanın üzerine bırakıp yanımıza doğru geldi. Elini alnıma değdirip, "Gayet iyi gözüküyorsun." dedi.



"İyiyim arkadaşım merak etme. Teşekkür ederim yanımızda olduğun için."

Sarp gerçekten öyle iyi biriydiki... Hakan sadece Sarp'ın üzerine çöpten savrulupta yapışmış bir gazete parçasıymış. Onunla olduğu için öyle biri gibi gözüküyordu. Ama biz gördük, tanıdık ve sevdik. Sarp bizden biri, Sarp benim Yaprakcığım'ın biricik sevgilisi. Eh benimde eniştem oluyor aslında. Güzel bir aile tablosu...

Aslına bakarsanız Yağız'la çok farklı değiliz. Onunda annesi babası yok denebilir. Bazılarının var olsada olmuyor. Benim ise babam gerçekten yok. Birbirimizi tamamlarız bizde onunla.

Bir sözümüz vardı hatırlar mısınız bilmem?

"Yağmurlar yağmazsa temizlenebilir miyiz, kirlerimizden?

"Yağmurlar yağmazsa temizlenebilir miyiz, kirlerimizden?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Tekrardan merhaba canımsularım. Biliyorum bölüm kısa oldu. Ama bundan sonraki bölümler uzun olacak. Bu hem Sil Baştan hem de Vişne için geçerli. Ve daha öncede söylemiştim ama tekrar söylüyorum. Vişne bittikten hemen sonra yeni bir kitaba daha başlıyorum. Kurgusu falan 1 seneden fazladır hazır olan bir kitap zaten. Umarım onuda beğenirsiniz.

Günleriniz nasıl geçiyor, yeni yıl size bir şeyler kattı mı?

Bu bölüm hakkındaki düşüncelerinizi ve gelecek bölüm hakkındaki tahminlerinizi bekliyorum.

Sizleri seviyorum... görüşmez üzre^^💙

VİŞNE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin