19.Bölüm: "Baba orada mısın?

3.4K 557 247
                                    

Merhaba güzel kızlarım ve yakışıklı beylerim. 💙

Yukarıdaki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım.

Sınır Yok!

"Yağmurlar yağmazsa, temizlenebilir miyiz kirlerimizden?"

İyi okumalar canımsular🍦

İyi okumalar canımsular🍦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

19.Bölüm: "Baba orada mısın?"
"Beyaz bir boşluğun içerisindeyim."

Ben ölmüş müydüm? Görebiliyordum... babamı görebiliyordum. Bembeyaz bir sayfadaydım sanki. İleride masmavi gözlü, yakışıklı bir asker. Kollarını açmış bana sesleniyordu. Bizi korurken ölmüş bir asker! Benim için, annem için, bizi hayata bağlayabilmek için ölmüş bir asker. Evet o adam... o adam benim babam!

O bembeyaz boşlukta, pürüzsüz boşlukta babama doğru koşuyorum. Onun gibi kollarımı açabildiğim kadar açtım ve aynı çocukluğumda ki gibi ona doğru koşuyorum. Biliyordum işte bir gün buluşacağımızı, ona tekrar sarılabileceğimi biliyordum.

Ne kadar koşsamda görünüşte yakınımda olan o adama sanki bir türlü kavuşamıyordum. Ben ona doğru koştukça o pürüzsüz beyazlıkta altımdan kayıp gidiyordu. Ne kadar hızlı koşarsam, koştuğum yol o kadar hızlı şekilde, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu.

"Ezgi!"

Babamın boşlukta yankılanan sesiyle beraber olduğum yerde durdum. Babam karşımda yoktu. Arkamı döndüğümde tam ters yönümde gördüm. Acaba ben mi aceleden ters yöne koşuyordum? Ama hâla aynı yakınlıktaydık. Hiç fark etmemişti.

"Baba! Sana yetişemiyorum!" diye bağırdım. Kulakları ağır duyan bir insana bağırıyormuş gibi bağırdım.

"Kızım..."

Duraksadım.

"Daha çok vaktin var. Bak ben buradayım mutluyum, sizi her zaman izliyorum. Hep mutlu ol kızım. Asla vazgeçme eninde sonunda kavuşacağız."

Evet her rüya mutlu sonla bitmiyormuş galiba. Kavuşamamıştım babama. Öldüğümü sanarken bu da bir rüyaydı. Gözlerimi kapattığımdan beri ardı arkası kesilmeyen rüyalarımdan biri dahaydı bu. 

"Baba senin yanına gelmek istiyorum."

"Geleceksin kızım. Ama daha çok küçüksün, henüz çok güzelsin. Ve yıllar geçtikçe daha da güzelleşiyorsun. Bence Dünya'yı bu güzellikten mahrum etmeyelim ha? Ne dersin?"

Babamın deniz mavisi göz bebeklerinin etrafı, kıpkırmızı olmuştu. Gözleri dolmuştu. Onun gözleri doldu, benim hayallerim yıkıldı. Onun gözleri doldu, benim ellerim dondu. Yine onsuz bir Dünya'ya dönecektim. Yine onsuz kalacaktım.

"Baba, ne olur al beni! Senin yokluğunda hep bir yanım eksikti. Baba ben okuyamadım bile! Sen olsan böyle olmazdı. Ben sensiz bittim baba... sensiz geçen her saniye ben eridim, tükendim... Beynimde bir tümör var biliyor musun? Kafamın içinde, beynimin ortasında, senin güzel kokunu tekrar içime çekebilmek için hayaller kurduğum yerde. Beni öldürecek bir parça var. Ne olur geri dön..."

"Gitmem lazım kızım, gitmem lazım affet beni."

Gözlerimden yaşlar süzülürken babam bir hologram gibi, yavaş yavaş silindi ve o beyaz boşlukta yok oldu. Ellerimden kayıp gitti. O beyaz boşluk zifiri karanlığa dönüşmek üzereyken ufak bir ışık gözüktü. Bir el uzandı o ışığın geldiği yerden. Bu Yağız'ın eliydi.

Tam tüm umutlarım tükendi derken, bana umut olan. Beni hayata bağlayan kişi ellerini bana uzatmıştı. Acaba o şu an neredeydi? Ne yapıyordu, uyanma mı bekliyor muydu? İyi miydi? Peki ya annem? Yaprak? Onlar ne yapıyordu? İyiler miydi? Onları da çok özlemiştim.

Bir yanım babama kavuşmak için deli gibi, ölmek isterken. Diğer yanım arkamda bıraktıklarımı istiyordu.

Ve ben onların yanına dönmek zorundaydım...

***

Merhaba canımsular. Biliyorum belki bana kızgınsınız :( Ama geri döndüm. Hepinizi çok özledim. Kısa ama güzel bir bölüm yazdığımı düşünüyorum.

Bölümde sınır belirtmedim yeni bölüm belki gece saatlerinde, belki de yarın sabah gelebilir.

Beni affetmenizi istiyorum.

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi ve gelecek bölüm hakkında ki tahminlerinizi belirtmeyi unutmayın. 🥺💙

Hepinizi çok seviyorum görüşmek üzere...

VİŞNE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin