25.Bölüm: "Neredesin Yağız?"

2.8K 429 1.6K
                                    

Merhaba güzel kızlarım ve yakışıklı beylerim. 💙

Yukarıdaki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım.

SINIR: 1.500 YORUM, 100 OY

"Yağmurlar yağmazsa, temizlenebilir miyiz kirlerimizden?"

İyi okumalar canımsular🍦

İyi okumalar canımsular🍦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

25.Bölüm: "Neredesin Yağız?"
"Ambulansı arayın..!"

***

Ne oldu biliyor musunuz? Biz gece sinemada uyuduk! Evet, doğru duydunuz. Koca bir ekranın önünde film izleyerek uyuduk! Yere birkaç yatağı birleştirip, kocaman yatak yaptılar. Galiba görüp görebileceğiniz en büyük yatak bu. Sinemadasınız ve yatakta izliyorsunuz. Yatağınızda sinema var! Ya da sinemada yatağınız var... dehşet bir şey değil mi? Bunun hayali bile kurulamaz. Kimse sinemada bir yatak olacağını düşünemez çünkü. Filmler sürekli değişiyordu. Nereden baksanız 5 tane film izledik. Hepsi mükemmel filmlerdi. Yiyecek içecek her şeyimiz yanımızdaydı zaten. Kesin bunu günler öncesinden planlamışlardı.

Sarp ile Yağız'ın iyi anlaşması bizim lehimize olmuştu. Yağız'ın, Sarp'ın arkadaşını dövmesinden sonra bunu pek mümkün görmemiştim aslında. Ama hiç söz konusu bile olmadı. Yağız'dan dolayı değilde, hen Sarp'ın sıkıntı yapacağını düşünmüştüm. Demek Sarp'ı da yanlış tanımışım. O kaba görüntüsünün ardından pamuk gibi bit adam varmış. Yaprak'la oynayacağını düşünürken. Sevgisi gözlerinden yağmur gibi yağıyordu. Hatta bir kar gibi, lapa lapa...

O kadar mutluyumki... belki kör olmasaydım Yağız yanımdan geçip gidecekti. Gelip bana, "Kime baktın küçük hanım," diyemeyecekti. Çünkü o dondurmacının kapandığını görüp, yüzüm beş karış eve dönecektim. Tam bir hayal kırıklığı...

Tamam yine öyle oldu, yine çok üzüldüm ama karşıma onun varisi çıktı. Onun torunu çıktı ve galiba dondurmayı ustasından iyi yapıyor. Ya da benim dilim aşktan tutulmuş. Yağız'ın elinden zehir içsem lezzetli gelecek. Gözlerimi açtığımda herkes uyanmıştı. Hazırlanıyorlardı. Beni burada bırakıp gitmeyi düşünmüyorlardır umarım. "Nereye gençler?" dedim uykulu sesimle. "Ezgi Hanım, uyanabilmişsiniz sonunda. Yoksa uykucu ufaklık mı, demeliydim?" Ah! Bu çocuk boyumla dalga geçmeyi ne zaman bırakacaktı acaba?

"Sensin o, deve!" dedim ve hızlıca yerimden fırladım. Ne! Hem sensin o deyip hem de deve dedim. Bu nasıl bir mantık ya. Sıçtın Ezgi batırdın.

"Benim o, ufaklık!" dedi dalga geçerek. Al işte al...

"Yalnız ben burada daraldım. Çıksak mı, artık?" dedi Sarp oflayarak.

"Ama ortalığı temizlememiz lazım." Dedim duraksayarak.

Yağız  elini saçlarında gezdirdi ve biraz düşünüp dudaklarını araladı, "Ben buraları halledeceğim. Hadi çıkalım, sen kafanı yorma."

Çantalarımızı alıp sinemanın çıkış kapısına doğru yöneldik. En önde Sarp vardı. Kapıyı araladığı an yüzümüze vuran gün ışığıyla beraber gözüne fener tutulmuş tavşana döndük. O kadar uzun süre karanlıkta kaldıkki. Gözümüzü açamıyorduk. Yavaş yavaş dışarı adımlarımızı attık ve kendimize geldik. Eskiden karanlıktan çok korkardım. O kadar uzun o karanlığın içinde kaldımki. Ve o karanlıkta sinemanın loş ışığı dahi yoktu. Hatta bir filmin ışığıda gözüme çarpmıyordu. Karanlıktan korkarken şimdi Yağız'la burada günlerce, haftalarca hatta aylarca kalabilirim. Çünkü o yanımdaysa ben güvendeyim demektir. Komadan ilk uyandığımdada aynı böyle hissetmiştim. Canım gerçekten çok yanmıştı. Babam nefes dahi almıyorken benim etrafı görebilmem canımı çok yakmıştı. Ama bunun benim cezam veya tesellim olmadığını anladım. Ben kazanmıştım, biz kazanmıştık...

"Bence yeterince uyuduk dinlendik. Eve gitmeye gerek var mı? Alışveriş yapalım artık."  dedi Yaprak. İlk kez büyük bir zevkle Yaprak'a katıldım. Ben de alışveriş yapmak istiyordum.

"Bence de alışveriş yapalım. Hem uzun süredir kendi gözümle görüp, beğenip, seçip bir şey almadım. Zamanı geldi bence."

Yağız çapkın bir sırıtışla gözlerime baktı, "O zaman benimle geliyorsunuz küçük hanım."

"Yine nereye yaşlı amcacığım?" dedim sırıtarak. İronik bir ilişkimiz mi var? Yoksa çok mu, vıcık?

"Sadece benimle gelin işte sorgulamayın." dediğinde hepimiz Yağız'ın peşine takıldık. O önde biz arkasında yürüyen merdivene doğru ilerledik. Üç kat aşağı inecektik. Sevgiliyle alışverişe gitmek mi?.. Mükemmel değil mi? Bence çok mükemmel.

Alışveriş merkezinin giril katına geldiğimizde, Yaprak'ta ben de sevgililerimizin koluna girmiştik. Daha doğrusu ben nişanlımın koluna girmiştim. İnanabiliyor musunuz? Nişanlım. Yağız benim nişanlım... kulağa ne kadar hoş geliyor... kokusunun burnuma hoş geldiği gibi.

Otoparka indiğimizde bir değişiklik yaptık ve ben ön koltuğa, Yağız'ın yanına oturdum. Yaprak ile Sarp'ta arkaya oturdular. Tabii doğal olarak öne üç kişi oturamadığımız için. Tam otoparktan çıktığımız an Yağız'ın telefonu çaldı.

Yağız arabayı kenara çekip, arabadan indi. Biz içeride beklerken o alevli bir şekilde telefonda konuşuyordu. Telefonu kapatıp cebine attıktan sonra arabanın camından içeri eğildi.

"Kızlar bizim Sarp ile beraber gitmemiz lazım. Şimdi size gideceğiniz yeri göstereyim, dönüşte bana haber edersiniz. Gelip alırım."

Başımla onayladım ve arabadan indim. Arkamdanda Yaprak, Sarp'ı öpüp indi. Yağız eliyle karşı sokağı gösterdi.

"Sokağa girip dümdüz devam edin. İkinci aradan sola dönün bir cadde çıkacak karşınıza. Hemen köşe başında Kutay Giyim var. Orada size yardımcı olacaklar."

"Orasıda mı, sizin?" diyemeden yanağıma bir öpücük kondurup aceleyle arabaya atladı. Sarp'a bir şey söyledikten sonra hemen gaza yüklendi. Yaprak'la ne olduğunu anlayamamıştık bile. Yine de Yağız'ın bize gösterdiği sokağa doğru ilerlemeye başladık. Alışveriş merkezinin ön kapısına doğru ilerledik. Karşıya geçmek için adım attığım an kulağıma gelen korna, fren sesi ve burnuma gelen yanık lastik kokusuyla kendimi yerde buldum. Kafam da yüksek derecede uyuşukluk vardı. Sanki  anestezi verilmiş gibi, gözlerim benden isteksiz kapanıyordu. Etrafımda kalabalık vardı. Yaprak'ın çığlıklarını duyuyordum. Ağlayarak attığı çığlıkları.

"Ezgi! Ambulansı arayın! Ne olur!"

Parmağımı bile hareket ettiremiyorum...

Neredesin Yağız?

***

İyi geceler canımsular. Belki dersi olanlar uyumuştur sabah okuyabilecekler içinde, "Günaydın," diyorum.

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Benim son birkaç günüm aşırı sıkıcı geçiyor. Bir sebebi yok aslında ama, sıkılıyorum işte.

Sizce, Ezgi neden, bu kadar dikkatsiz davrandı? Yoğun trafik olan bir caddeye neden hemen atladı? Onun dikkatını dağıtan neydi? Ezgi yetişkin aklı başında birisi neden sağına soluna bakmadı? Ya da suç Ezgi'de mi, yoksa şoförde mi?

Bu bölüm hakkındaki düşüncelerinizi ve gelecek bölüm hakkındaki tahminlerinizi bekliyorum canımsular^^

Sizleri seviyorum. Sınırı geçmeyi unutmayın. 🥺 Görüşmek üzere^^ ❤️

VİŞNE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin