BÖLÜM 16

464 59 274
                                    


Bugün bölüm yoktu normal de ama bilin bakalım kim okuyucularına kıyamayıp bölüm atıyo? Ben o ben.

Hepiniz kocaman öpüldünüz umarım seveceğiniz bir bölüm olur görüşürük.

(Yazım yanlışlarına takılmayın olur mu *-*)

Gözlerimi bahçeden gelen gürültüyle araladığımda saat akşam altıyı gösteriyordu.

Gürültünün kaynağını bilmesem de, şu an sıcacık yataktan çıkmak istemediğim için bir süre olduğum yerde döndüm. Ardından yanımdaki boşluğu fark etmiş olmak, algılarımın tamamen açılmasına neden oldu.

Sehun yanımda yoktu ama birkaç saat önce gözlerimi açtığımda onun yanımda olduğunu hatırlıyordum. Kirpiklerimi aralayarak akşam güneşinin çöktüğü odaya kısa bir bakış attım. Gözlerimin gerisinde ifadeler yoktu çünkü uyku henüz beni terk etmemişti.

Yatağın üstünde biraz doğrulup dağılan saçlarımı düzeltme gayretine girdiğimde, bahçedeki gürültü çoğaldığı için yavaşça ayağa kalkıp camın önüne ilerledim. Aşağıya baktığımda ise zihnim sanki bir cammış gibi patlamıştı.

Aşağıdaki savaş meydanı gibi görünen kalabalıktan dikkatimi elbette ilk çeken kişi Sehun olmuştu. Kolları iki kişi tarafından tutuluyordu ve onlardan kurtulmak için büyük bir gayret içindeydi. Gerisi önemli değildi. Kime karşı bu kadar öfkeli olduğu önemli değildi çünkü o an aklıma gelen tek şey onun kaburgalarındaki ağrılar ve alacağı en ufak zarardı.

Hızlı adımlarla yatağın yanındaki ayakkabılarımı almaya gittikten sonra bağcıklarını bağlama gereği duymadan botları ayaklarıma geçirdim ve kısa kollu tişörtümün üstüne hiçbir şey almadan koşarak odadan çıktım.

Merdivenleri inerken kendimi Sehun'a bir şey olacağı ihtimaline o kadar kaptırmıştım ki, hangi ara bahçeye indiğimi bile bilmiyordum. Rüzgâr anında çıplak kollarımdan yakaladı beni ama bu şu an için umursayacağım son şey bile olamazdı.

Sehun'un karşısındaki kişinin Jackson olduğunu görünce bir an duraksayacağımı sandım ama bu olmadı. Aklımdaki ihtimalin gerçekleşmemesini dilemekten başka şansım yoktu. Ya Jackson bu sabah bana saçmaladıklarını Sehun'a anlatmıştı ya da Sehun zaten tüm o süre boyunca uyumuyordu.

Nedense ikinci seçenek çok daha ağır basıyordu.

Jackson o kadar ifadesizdi ki bu ifadesizliği Sehun'u daha da delirtiyor olmalıydı. Kaşlarını bile çatmamıştı, bomboş gözlerle Sehun'a bakıyordu. "Sehun," dedim panikle kalabalığın arasından geçtiğim sırada.

"Seni burada görmeyeceğim, beni anlıyor musun?" diye bağırdı Sehun, onu yakalamış ve sıkıca tutan Chanyeol'un elinden kurtulduğu gibi Jackson'ı yakaladı. Jackson onu bileklerinden itmeye çalışırken, "Seni onun etrafında görmeyeceğim, indir o elini, götüne sokarım senin. Sürahi gibi gezdiririm seni burda, anladın mı?" diye bağırmaya devam ediyordu.

"Eline koluna sahip çık Sehun." dedi Jackson. "Ne yapıyorsun sen? Çocuk mu oynatıyoruz burada?"

"Seni onun etrafında görürsem çocuk değil ama başka bir şeyi oynatırım burda." Sehun'un göğsüne elimi bastırarak onu itip aralarına girdiğimde, hiddetle kabaran göğsü avuç içimi zorlamıştı. Abim ve Chanyeol her ihtimale karşı Sehun'un tutmaya çalışırken, Jongin ve Bay Kim Jackson'ın arkasında en az benim kadar şaşkın bir şekilde olanları izliyordu.

Sehun'un öfkesi o kadar hakikiydi ki iliklerimden geçen ürpertiyi engelleyemedim.

"Görmemen için kör olman gerek." dedi Jackson meydan okuyarak. Ona doğru dönüp dehşet içinde yüzüne baktım ama bana değil, Sehun'a bakıyordu. "Ne yaparsan yap benim burada bir görevim var Sehun ve burada olmak zorundayım."

Reason To Live / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin