Ben geldim beeen. Hoş geldim.Okuyun bakalım ben de sizi izleyeyim. Hadi keyifli okumalar yazım yanlışları olabilir görmezden gelirsiniz değil mi? Öpüldünüz.
Paragraf aralarında buluşalım *-*
Bakışlarım oturduğum çardağın çiziklerle dolu yüzeyinden ayrılır ayrılmaz, bana hızlı adımlarla yaklaşan Baekhyun ve Jaehyun'un bana yaklaştığını gördüğüm için ayağa kalktım. Yanlarında Elvis'de vardı ve hepsinden önce o koşuyordu.
Bahçenin uzun zaman sonra ilk kez bu kadar kalabalık olduğunu görüyordum. Şenlik alanı gibiydi ve herkesin yakınları gelmişti. Jongdae gelemediği için bir miktar kötü hissetsem'de diğer arkadaşlarım yanımda olduğu için mutluydum. Aslında Jae'yi bende beklemiyordum, süpriz olmuştu.
Baekhyun neşeyle, "Selam!" dediğinde Elvis hiç beklemeden patilerini karnıma yaslayıp iki patisinin üstüne kalktı. Baekhyun benden bir cevap beklemeden gözlerini etrafta dolaştırırken Jaehyun ellerini ceplerine yerleştirmiş Elvis'e bakıyordu.
Parmaklarımı Elvis'in başının üstünde gezdirip, "Seni beklemiyordum." dedim Jaehyun'a. "Şaşırdım."
"Evet, son dakika verilmiş bir karardı." dedi ve ensesini kaşıdı. "Bir de merak ettim seni. Uzun zamandır görüşemiyoruz."
"Oturalım hadi." dedi Baekhyun. Çardağa yerleşirken ben de oturdum ama Elvis etrafımda dört döndüğü için gözlerim ara sıra ona dokunuyordu. En sonunda yanıma zıplayıp oturunca parmaklarımı tekrar beyaz tüylerinin arasına daldırdım.
"Ne kadar çok değişmişsin." dedi Jaehyun. Gözleri dikkatle üstümde dolaşırken Baekhyun ilgili bir tavırla etrafı izliyordu. "Şey olmuş..." Doğru kelimeyi bulmak ister gibi duraksadığında güldüm.
"Kas mı yapmışım?" dedim onun yerine. Başını sallayınca iç çektim. "Evet, bunu günün her saati hatırlatan biri var başımda."
Gözlerim arkadaki çardakta birkaç arkadaşıyla konuşan Jongin'e dokundu ama bu kısa süreli bir şeydi. "Kolun nasıl oldu?" diye soran Baekhyun dikkatimi tekrar çektiğinde parmaklarımı istemsizce kolumda gezdirip omuz silktim.
"Çok daha iyi."
"Seni özlemişim." deyip masanın üstündeki elime uzandı Baekhyun. "Bu kadarını tahmin etmiyordum Luhan. Alınma ama sen de beklemiyordun bence. Şu an basbaya Tim'e katıldın. Gurur duyuyorum seninle."
Jaehyun, "Abin dönmüş." dediğinde gözlerim hızla onu buldu. "Baekhyun söyledi... Nasıl oldu bu?"
"Aslında uzun mesele." dedim geçiştirmek ister gibi. "Kısıtlı vaktimizi bunu anlatıp harcamak istemiyorum. Sadece iyi ve burada işte."
Söylediklerimin üstüne ısrarcı davranmadıkları için rahatlamıştım. Aramız çok kötü diyemezdim abim için ama eskisi gibi olmadığımız da su götürmez bir gerçekti. Şu an mutlu hissettiğim için konuyu tekrar tekrar açıp canımı sıkmak istemiyordum.
Jaehyun'un gözleri yüzümde gereğinden fazla dolaşınca ona zoraki bir tebessümle karşılık verdim. "Vay," diyen Baekhyun yine beni zor bir durumdan kurtardı. "Şu kim?"
Başıyla sol tarafımızda oturan Chanyeol'u işaret ettiğini fark ettiğimde, "Chanyeol." dedim sessizce. "Tim'den. Aslında ben de tam olarak tanımıyorum. Sadece isim olarak biliyorum."
"Burada çok yakışıklı adamlar var." Baekhyun ellerini yanaklarına bastırıp bana baktı. "Sol taraftaki hariç kesinlikle birisine yaklaşmalısın. Bu şansı kaçırma, hep iç içesiniz. Mutlaka birine karşı bir şeyler hissedersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reason To Live / HunHan
Fanfic"Bir ayın var." dedi sonunda konuştuğunda. Duruşunda sadece kendinden emin bir ifade yoktu. Duruşunda saf bir güç vardı. "Kendini kanıtlaman için tam bir ayın var ve hazırlan. Elemeler sadece senin için değil, herkes için cehennem olacak. Eğer bu b...