BÖLÜM 9

427 56 288
                                    

Bölüm geldi evet yanlış görmüyorsunuz. Bunun tek sebebi bölümün kısa olması yani birkaç gün beklemeye değecek bir bölüm olmaması.

Ve son bir şey

Bu bölümde Luhan öğreniyor... Hadi bakalım :)

Zaman öyle hızlı akıyordu ki, Sehun göğsümde uyuklamaya başladığından beri saatler geçmiş gibi hissediyordum ama öyle değildi. Belki on beş dakika geçmişti uyumaya başladığından bu yana. Ben de uyumak istesem de yapamazdım. Uyumamalıydım en azından.

Kolumu kaldırıp saate bakarken, on iki olmasına yarım saat kalmış olduğunu gördüğüm için Sehun'u uyandırmam gerekiyordu. Zaten o da bana bunu söylemişti. Ama şu durumdayken onu nasıl uyandırabilirdim, bilmiyordum.

Yanağı göğsümdeydi, sanki bulunduğumuz oda yanıyormuş gibi terliydik ikimiz de. Belli aralıklarla kalkıp inen göğsüm, başını bir yukarı bir aşağıya taşıyordu. Kalçalarını örten şey bir saat önce yeri boylayan iç çamaşırıydı. Odanın içi her ne kadar karanlık olursa olsun, camdan içeriye vuran ışık sayesinde sırtının her bir noktasını görebiliyordum. Ve eğer o da bir anda kalkacak olursa benim her bir noktamı görebilirdi.

Yine de onun kollarından ayrılmak zorundaydım artık. Bu yüzden parmaklarımı saçlarının arasından çıplak omuzlarına indirdim ve parmak uçlarımla kollarında dolaşırken, "Sehun..." diye fısıldadım sessizce. Kıpırdamadı, belirti göstermedi. Yanağı göğsüme yaslı olduğu için büzülen dudağını ıslattı bir tek. "Sehun uyanman lazım, saat on bir buçuk."

Uykusunun arasında bir şeyler mırıldandı ve yüzünü bu sefer bir diğer tarafa çevirdi. Her sabah uyanırken böyle miydi yoksa bu bana özel bir nazlanma mıydı bilmiyordum ama çok tatlı bulmuştum. "Hadi." dedim kısık bir gülüşle. "Hadi lütfen, Sehun."

Bu sefer başını kaldırdı ama kaldırmadan hemen önce göğsüme dudaklarını bastırmıştı. Elini dudaklarıma uzatıp parmaklarıyla dudaklarımı örttü ve tekrar başını göğsüme yasladı. "Gülme öyle, çok güzelsin." diye homurdandı huysuz bir tavırla. Kolları belimi sıkıca sararken, sanki yatağında yastığına sarılıyormuş gibi bir his uyandırmıştı içimde.

"Hiç kalkmak istemiyorum biliyor musun?" diye fısıldarken artık uyandığı için derin bir nefes aldım. "Çünkü şu an seninle olduğum için şu sesli koltuk bile bana çok rahat geliyor."

"Bunu bir de bana sormak ister misiniz, Yüzbaşım?" diye alayla konuştuğumda başını tekrar kaldırdı ve tekrar baktı gözlerime. "Sırtım bu koltuğa yapıştı, ağlayabilirim her an."

"Sen ağlamazsın." deyip elini yanağıma uzattı Sehun. "Sana her baktığımda nefesimi kesiyorsun, Luhan. Yapma bunu."

"Sehun çok romantiksin." dedim ve bir kez daha saçlarını hızla karıştırıp ellerimi omuzlarına yerleştirdim. "Ama artık kalkmazsan Jackson sana bu kadar iyi davranır mı bilmiyorum."

Sehun birkaç saniye gözlerime baktı ve uzanıp dudaklarıma bir öpücük bıraktığı gibi ayağa kalktı. Ben onun aksine tamamen çıplaktım ancak gözleri gözlerimden ayrılmadan arkasına döndü hemen Bulduğum ilk şey olan Sehun'un ceketini üstüme geçirdim. Ardından yerdeki iç çamaşırımı da giyip pantolonumu, ceketimi ve tişörtümü bulma çabasına girdim.

Sehun benim aksime kısa sürede giyinmiş, kalçasını masaya yaslayıp bana bakmaya başlamıştı. Saatin on ikiye gelmesine az kalmıştı bu yüzden acele ediyordum. "Tişörtümü gördün mü?" diye sordum Sehun'a bakmadan.

Koltuğun arkasına bir kez daha bakıp cevap vermediği için ona döndüğümde, eli dudaklarında sırıtarak bana baktığını gördüm. "Komik değil, Sehun!" diye çıkıştım. "Nerede tişörtüm? Ceketimi de bulamıyorum. Botumun teki kayıp üstelik!"

Reason To Live / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin