Yorum yaparsınız diye tahmin ediyorum ve keyifli okumalar diliyorum, hepiniz kocaman öpüldünüz.
Arabanın camına düşen yağmur damlalarını izlerken bir yandan da parmaklarımla camın üstünde ritim tutuyordum. Düşünceliydim ve böyle olmamın sebebi, birkaç saat önce psikologla konuştuğum içindi. Sehun'un arkasından iş çevirmek istemiyordum ama yapmak zorunda kalıyordum.
Konuştuğum doktor'a her şeyi anlatmıştım. Sehun'un davranışlarından bahsetmiş ve onu ikna etmek için nasıl bir yol izlemem gerektiğini sormuştum. Bana, onunla yalnız kalmak için istekli olduğumu hissettirmemi istemiş, beraber vakit geçirebileceğimiz şeyler yapmamızı önermişti. Yine de telefonu kapatmadan önce en kısa zaman da Sehun'u ikna etmemi de eklemişti.
Sürücü koltuğunun yanındaki kapının açılmasıyla daldığım boşluktan kurtulup gözlerimi oraya çevirdiğimde Sehun'un arabaya binmiş olduğunu gördüm. Bana uzanıp dudaklarıma bir öpücük bıraktıktan sonra geriye çekildi. "Selam." diye mırıldandı kucağındaki ceketi arka koltuğa bırakarak.
"Selam." dedim her şey yolunda gülümsememi giyinerek ve arabayı çalıştırdım. Sehun'un lüks arabası yavaşça kamp'ın bahçesinden çıkarken gözlerim ara sıra ona dokunuyordu. Hiç uyumadığı için uykusuzdu.
"Ne yapacağız?" diye sordu siyah gömleğinin yakalarını düzeltirken. "Sen çok şık giyinmişsin."
Gülümseyip ona döndüm. "Çünkü şık bir yere gidiyoruz." dedim hevesli bir sesle. "Nehrin üst tarafında bir restoran'da rezervasyon yaptırdım. Abimle sürekli giderdik. Salatayla gül şarabını denememişsen eğer en iyisini deneyeceğin bir yer. Sonra beraber otele geçeceğiz. Hatta ilk önce otele geçelim çünkü rezervasyon akşam dokuzda. Belki üstünü değiştirmek istersin, sana kıyafet ayarladım ve uykusuz görünüyorsun. O saate kadar uyursun."
Bana öylece baktı ve bu bakışı beni güldürdü. Kaşlarını alayla çatıp bacak bacak üstüne attı. "Otel..."
"Bakma öyle." diye sızlandım. "Otel restorana çok yakındı ve dönüşte zamanımızı yolda harcamak istemedim. Senin için uygun, değil mi?"
"Evet evet." dedi hızla. "Güzel düşünmüşsün. Planı senin yapman hoşuma gitti ve tek bir kusur yok."
"Plan yapmak benim de hoşuma gitti." dedikten sonra kısa bir an ona bakıp göz kırptım. "Otel falan..."
Telefonum çalmaya başladığı için bacaklarımın arasına sıkıştırdığım telefonu açıp kulağıma yasladım ama gözlerimi yoldan ayırmıyordum. "Köpeğini gelip hemen almazsan ikimizden biri bugün katil olacak." dedi Baekhyun telefonu açar açmaz.
"Ne oldu?"
"Jongdae'yle buluşacağım ama kendisinin bugün dışarıya çıkma havası yok sanırım bana trip yapıyor." diye huysuzlandı. "Gelip alıyor musun yoksa onu ısırayım mı?"
"Gelemem." dedim ve kısa bir an Sehun'a baktım. "Sehun'la yemek yiyeceğiz. Siz takılın."
"Takılamıyoruz anlamıyor musun, takılamıyoruz!" diye bağırdı telefonun diğer ucundan. Kriz geçirmesi an meselesiydi. "Köpeğin dışarıya çıkmaya çalıştığım an kolumu ısırmaya kalktı. Kendi de çıkmıyor, beni de çıkarmıyor. Tam bir kıskanç erkek modeli ve biliyorsun ki ben kıskançlığı bir tek Chanyeol'de seviyorum."
"Şu an yapabileceğim bir şey yok ne yazık ki." İç çektim. "Mama koy, o daldığında kaç işte. Ne yapabilirim şu an söyler misin?"
Telefonu yüzüme kapattı.
Gözlerimi devirerek telefonu kenara bıraktığımda Sehun gülerek radyoya uzanmıştı. Birkaç şarkı geçti ve birisinde karar verip arkasına yaslandı. Şarkıyı bilmiyordum ama enerjik bir şarkı olduğu için keyfimi daha da yerine getirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reason To Live / HunHan
Hayran Kurgu"Bir ayın var." dedi sonunda konuştuğunda. Duruşunda sadece kendinden emin bir ifade yoktu. Duruşunda saf bir güç vardı. "Kendini kanıtlaman için tam bir ayın var ve hazırlan. Elemeler sadece senin için değil, herkes için cehennem olacak. Eğer bu b...