BÖLÜM 21

408 49 384
                                    

Ağlamayabilirsiniz ama Luhan'ın abisiyle konuştuğu kısımda belki sizi ağlatan bir şarkı açarsanız bir miktar ağlayabilirsiniz. Ağlayın ulan dkxmxkx

Neyse ben bugün bölüm atmayı unuttum o yüzden geç geldi.

Yorum yaparsınız değil mi? Yorum yapan bitişte ufak bir süprizle karşılaşıyor. Sizi seviyorum. Keyifli okumalar.

(Bu bölümde ekstra olarak yazım yanlışı var ama düzeltmek için zamanım yok :()

Nefeslenmek için oturuyordum spor salonunun zemininde. İçerisi boştu ama birazdan Jackson gelirdi. İki gün önce Sehun'a yaptığım konuşma bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Gerçekten bencillik edip etmediğimi sorgulatmıştı bana ama ben bunu gerçekten yapmasını istemiyordum ki. Sadece beni anlasın istiyordum.

Bacağımdaki gevşemiş sargıyı sıkılaştırmak için çözerken kapının açıldığını ve içeriye Jackson'ın girdiğini gördüm. Ona kısa bir bakış atmıştım yalnızca. Bacağımı kendime çektiğimde altımdaki gri şortum biraz daha yukarıya çıktı. Jackson burada olduğu için sargıyı tam olarak çıkartmadan sıkmaya başladım.

Yaranın ne durumda olduğunu bilmiyordum onun da görmesini istemezdim bu yüzden.

"Ağrın var mı?" diye sordu elindeki kağıdı bir köşeye bırakırken.

"Evet," diye mırıldandım. "Ama altından kalkamayacağım kadar kötü değil. Halledebilirim."

"Sehun çok endişeliydi biliyor musun?" Ellerim bir anlığına duraksadı ama bakışlarımı bacağımdan ayırmadım. "Birisi için ilk kez onu bu şekilde endişelenirken gördüm. Doğrusu bana bunu söyleselerdi asla inanmazdım."

Kelimeleri bir bıçak gibi göğsüme saplandığında yalnızca bakışlarımı cama çevirebildim. Söz konusu Sehun olduğunda ya da söz konusu onun hisleri olduğunda yapabildiğim en iyi şeydi susmak.

"Bizi barıştırmaya mı karar verdiniz Yüzbaşım?" diye sordum alaya almak ister gibi gözleri ağır ağır ona çevirirken. "Yoksa ikili mi oynuyorsunuz?"

"Öyle göründüm değil mi?" Dudaklarının kenarına bir gülümseme yerleşti. "O geceden sonra bir şeylerin farkına daha iyi vardım diyelim. Daha fazla yumruklanmak istemiyorum."

"Size vurdu mu?" Kaşlarım daha çok sorgular gibi çatıldığında dudaklarında büyüyen gülümseme bana yeterli cevabı vermişti.

"Üç kez."

"Karşılık verebilecekken vermiyorsunuz." dedim sıkıntılı bir sesle.

"Haksız olduğumu biliyorum, Luhan." dediğinde yüzümü ekşitip başımı salladım.

"Bu da büyük bir ilerleme diyebilir miyiz?"

"Diyelim bakalım." dedikten sonra koşu bandının başına geçince ayağa kalkıp oraya ilerledim. Koşu bandının üstüne çıktığımda seviyeyi yavaş yavaş arttırmaya başladı. Bacağımdaki ağrı hız arttıkça artıyordu ama bu ağrıya bile alışmıştım artık. Hatta ağrı şiddetlendikçe sanki uyuşuyor ve bir süre sonra hissizleşiyordu.

"Saçların hoş olmuş bu arada." dediğinde bakışlarım kısa bir an Jackson'a dokundu. "Altlarını kestirmişsin ya, onu diyorum yakışmış."

"Teşekkür ederim." dedim ufak bir gülümsemeyle.

Birkaç dakika daha aynı tempo'da koştum ama aniden bacağıma yayılan keskin bir sızıyla Jackson koşu bandının hızını düşürdü. Koşu bandı tamamen durduğunda bedenimi yere atıp sargının altından bacağıma uzanan kan'a baktım. Dudaklarımdan kaçan sesli nefes başka bir acının bacağıma saplanmasıyla inlemeye dönerken parmaklarımı bacağıma sardım.

Reason To Live / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin