1. Basket Topu

201 8 0
                                    

O gün dersten sonra arkadaş grubunun ısrarıyla bir mekana gittik biraz takılmak için.

Aslında ben akşamları en fazla kafenin birine gidip otururdum. Içkili mekanlar bana göre değildi. Çünkü o ortamlardan asla içmeden çıkamazdın ve çakır keyif haliyle bile ne olacağı ne yapacağı belli olmazdı insanın.
Aklımın bende kalmasını tercih ederdim. Ama o gün 3 kişilik arkadaş grubum bölümden birkaç kişiyide yanlarına alarak takılmaya karar vermişlerdi. Beni de çekiştire çekiştire de olsa götürmeye ant içtiklerinden kendimi onların ısrarlarına daha fazla dayanamayarak kabul ederken bulmuştum.
Olsun demiştim ıçimden üniversite hayatım böyle şeyler yapmadan bitemezdi elbet. Üstelik gideceğimiz yer cafe-bar'dı.


" Hah şöyle ya kasma bu kadar istemezsen bir şey içmezsin oğlum bizle takıl sadece" bunları söylerken Denizin eli omzundaydi. Ona gözlerimi devirerek baktım.

Mekanda oturup arkadaslarla gülüşüp sohbet ederken O kadar da kötü değil diye geçirmiştim içimden.
Şansımıza o gün canlı müzikte varmıs mekanda


Işte buna hayır diyemezdim. Oldum olası severdim müziği zaten kim sevmezdi ki.

Masada içkiler uçuşurken tek alkolsüz tüketen bendim. Neyse ki abartan yoktu dozunda tuketiliyordu içkiler masamızda.

Bir saati aşkındır oradaydık ve sonunda canlı müzik yapacak grup çalmaya başlamıştı. Olduğumuz masadan sahne görünüyordu. Sohbetlerden kalan aralarda şarkılara eşlik edip oldukça iyi vakit geçiriyorduk.
Sahnedeki grubun sesi bir an kesildi. Solo klasik gitar sesi duyuldu sonra bir ses şarkıya girdi.

Insan insan ..

Şarkıyı duymamla sohbetten sıyrılıp yüzümü sahneye çevirmiştim.
Herkes mest olmuştu sahnedeki sesle, benimde onlardan bir farkım yoktu. Üstelik yalnızca sesiyle değil, kendisiylede mest olmuş gibiydim.

Bir an her şey slow-motion olmuştu. Ellerindeki gitarı tutuşu, dizinde yaslı ve kolarının arasındayken ellerini hareket ettirip akorlara vuruşu, mikrofona uzanmış yüzü ve kıpırdayan dudakları...
Her yerini inceler olmuştum yüzünde, duruşunda, sesinde kaybolmuştum.
Çok güzel çalıyordu, çok güzel söylüyordu. Bu şarkıyı hep sevmiştim.

Bir an gülümsedi mekandaki müşterilere.
Gamzesi mi vardı?
Biraz etrafı taradı gözleri tekrar giratarindaki ellerine bakmadan önce gözleri gözlerimi bulmuştu.
Bir an yalnızca birkaç salise.
O kısacık anda garip bir şekilde kalbim ritmini arttırdı.

Heyecanlanmış gibiydim sanki şarkının etkisiydi, anın etkisi belkide.
Bilemiyordum.
Şuan bildiğimse hâlâ gözlerimi ondan alamıyor oluşumdu.
Şarkısı biter bitmez inmişti sahneden kalan grup başka şarkılarla devam etmişti geceye. Bense onda durmuştum hala şarkıda ve o minicik bakışta.

Ertesi gün onu kampüste görmemle gözlerim ve ağzım kocaman açık bir şokla sarsılmıştım.
Aynı okulda miydik? Ama onu daha önce hiç görmemiştim.
Bu çok saçma bir soruydu koca kampüste kim herkesi taniyabilirdi ki?

Önceki akşam beni büyüleyen kişi şuan birkaç metre ötemdeydi. Yine alamamıştım gözlerimi sanırım bu gözlerimin zaafı olmuştu.

Bölümdeki yakın arkadaşım beni çekiştirirken bölümün ana binasına girdik.

3 hafta.. Tam 3 haftadır her gün onu bir şekilde görüyordum.
Kafeteryada, kütüphanede, kampüste ve ortak derste. Okulda 3. yılımdı ve dönem başlayalı bir ay oluyordu. Öncesinde hiç karşılaşmadığım bu kişi şimdi her an gözümün önündeydi.

Bizim dersliğe girmemizle hemen arkamızdan bir kaç kişi daha girmişti.
O ve arkadaşlarıydı. Yine bir şaşkınlık..
Bu çocukluğun bende uyandırdığini en büyük duygu şaşkınlık sanırım.
Her görüşümde bir şekilde şaşırmaya devam ediyordum.

EFE (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin