Ilk defa dersin bitişini çok başka bir heyecanla bekliyordum. Sonunda bittiğinde çocuklardan ayrılıp karnımdaki krampla yola koyuldum.Fazla gerilmiştim. Hala kabul edip algılayamadığım heyecanımla kursa vardım. Derin bir nefes aldıktan sonra içeriye girdim.
Odada bakındım ama onu göremedim. Daha gelmemişti sanırım.
Henüz kapıdan fazla uzaklaşmamıştım ki ardımdan biri girdi. Ve girmesiyle bana çarpması bir oldu. Arkama döndüğümde onunla yüz yüze geldik.
Tam dibimdeydi. Beni görünce gülümsedi. Gözlerim gözlerinde kaldı bir müddet sonra dudaklarına indi.
"Hey sen miydin?" Eliyle saçını savuşturdu.
"Selam. Ee çekilmeyecek mısın?"
Kendime gelip ilerledim.
"Selam."
Dünkü yere kuruldum. O da gitarını indirip hemen yanıma oturdu.
"Önce akort edeyim."
O akordu yaparken her zaman ki işime odaklandım bende.
Açık kahve saçları uzamış gibiydi sanki. Çok yumuşak görünüyordu. Acaba dokusu nasıldı. Elimi geçirsem saçlarından nasıl bir his verirdi.Üzerinde füme bir gömlek içine de kırık beyaz bir t-shirt giymişti. Siyah dar, dizi yırtık bir de pantalon. Öylesine hoş görünüyordu ki gözlerimi bir an çekmek içimden gelmedi.
Bilekliği yine bileğinde. Bu bilekliği hiç çıkarmıyordu. Anlamı, anısı olan bir şey olmalıydı. Hoştu da. Deri kollar üzerine dizilmiş hangisi olduğunu bilmediğim taş boncuklar vardı. Bir tanesi daha büyük, üzerine bir şey oyulmuş ama çince bir karakter olduğundan pek anlaşılmıyordu.
"Beğendin mi?"
"Ne?"
"Bilekliğimi diyorum beğendin galiba deminden beri bakıyorsun."
"Şey evet hoşmuş."
Bilekliğine dokundu.
"Evet güzeldir ve de anlamlı." Kafasını kaldırıp bana baktı.
" Evet bu tamamdır. Notalar bunlar." Gitar kılıfından bir kağıt çıkarıp elime verdi.
"Önce ben çalayım sonra da sen."
Ve çalmaya başladı. Sevdan bir ateş
Bilen bilir gitar öğrenirken ilk çalınan şarkılardandır.
"Senin alev gözlerin, eritse şu ruhumu."
"Buz olur kesilirim, yanarken içim."
Slow-motion..
Beni yine kendine çekiyordu. Yine ona çekiliyordum. Sesi dünyadaki en güzel ses miydi Bilmem ama, benim duyduğum en güzel sesti.
"Sevdan bir ateş, oldu Bende."
"Gönlüm bir deli, coştu sende."
Kitaplardaki tanrı-insanlar gerçek olsaydı eğer, tam da karşımdaki gibi olurdu. Öyle güzel, öyle asil, öyle tutkulu. Tüm müzikleri bırakıp sonsuza kadar sadece onu dinlemek isterdim.
"Sıra sende."
Gitarı kucağıma verdi.
"Bende söyleyecek miyim?"
"Elbette söylemeden olmaz."
"Inan söylememi duymak istemezsin." Hafif güldüm, o da benimle güldü.
Akorları söyleyip çalmaya başladım. Adım adım oturana kadar elbette ki şarkıyı söylemezdim.
"Bu arada merak ettiğim bir şey var?"
Kafamı gitardan kaldırıp ona baktım, "Ne" diye sorarcasına.
"Ailende japon mu var?"
Sorusuyla kahkahayı patlattım. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu gülücüğü tekrar yerleşti sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFE (boyxboy)
Teen Fiction"Uyurken izleyip saçlarımı okşayacak kadar çok mu seviyorsun beni?"