6. Güzel Adam

57 2 1
                                    

"Efendim"
"Alo Efe hala kulüpte mısın?"
"Evet?"
"Deney föyümü ounutmuşum galiba. Baksana orada mı?"

Gözümü etrafta gezdirdim. Pencere kenarındaki yeşil renkli kitabı gördüm.

"Nükleer Fizik Lab. Mı?"
"Evet evet o. Ben kampüsten çıktım sende kalsa olur mu? Yarın labaratuvar dersim var senden alırım."
" Tamam yarın veririm."
"Kaç gibi gelirsin okula?"
"Sabahtan dersim yok. 10 a doğru gelicem ama eğer daha erken lazimsa-"
"Süper benimde dersim o saatlerde yarın alırım senden çok saol gerçekten. Yarın görüşürüz."
"Tamam görüşürüz."

Nasıl olduğunu alamadığım bir şekilde arkadaş olmuştuk. Ortak ders ve kulüp haricinde de görüşüp konuşuyorduk. Bu durumdan memnun muyum, yoksa hoşnutsuz mu pek emin değilim.

Beni bu kadar etkilerken etrafımda olması en baştaki beklentilerimi alaşağı etti. Çünkü her geçen gün, onunla vakit geçirdiğim her an dahada kapılıyordum etkisine.

Tahminimde yanılmıştım. Yakın olması bende bir şeyleri bitirmek yerine dahada alevlendirmişti.

Farkındaydım onunla sadece arkadaş olmak istemiyordum. Her duyguya bir yenisi ekleniyordu. Dahasını istemekten korkuyorum.
Olanın bana yetmemesinden.

Ama itiraf etmeliyim ki yine de hoşuma gidiyor bu yakınlık. Onunla konuşmak, onu tanımak, yüzüne yakından bakıp bana gülümsediğini görmek. Tüm bunlar beynimi sarhoş ederken keyfimi inanılmaz yerinde kılıyor. Ve ben bu sarhoşluğun müptelası olmuştum.

Kampüsten girer girmez mesaj attım.
Efe: Okuldayım.

Bisikletimi her zamanki yerine bırakıp telefonu kontrol ettim. Yanıtlamıştı.

Ali: Labaratuvarın önünde bekliyorum.

Tüm Lab.'ların bulunduğu binaya doğru yürümeye başladım. Dersliğime yakındı. Bina görüş alanıma girer girmez önünde onu gördüm.

Duvara yaşlanmış etrafa bakıyordu. Bakışlarının beni bulması uzun sürmedi. Gülümseyip el salladı ve basamaklardan inmeye başladı. Merdivenin bittiği noktada buluştuk.

"Al bakalım." Elimdeki föyü ona uzattım.
"Bir tanesin ya çok teşekkür ederim." Elimden föyü alırken gülümsüyordu. Her zamanki gibi.

Gülüşüne gülüşümle karşılık verdim.
"Önemli değil. Hadi Ben derse gideyim."
"Dur. Hazır seni bulmuşken sana da sorayım." Tam dönecekken sözüyle ona yöneldim.
"Gitarımın tellerini değiştirmem lazım. Yakınlarda bildiğin enstrüman mağzası var mı?"

Birinci sınıftayken gitarımı aldığım dükkan aklıma geldi.
"Bildiğim bir tane var çok yakın değil ama uzakta sayılmaz."
"Süper. Çıkışta birlikte gidelim o zaman. Dersim bitince yazarım sana- Günaydın hocam."

Daha tepki bile veremeden Hocanın peşinden gitti. Onunla gideceğimi de nerden çıkarmıştı. Sormamıştı bile. Ah bu samimiyet sinir bozucu.

Daha fazla durmayıp ayrıldım benimde yetişmem gereken bir dersim vardı.

"Bugün nerde yiyoruz?" Eşyalarımı toplarken Arif çoktan toparlanıp ayaklanmıştı.
"Siz gidin benim işim var."
"Ne işi Efem?"
"Ali ile müzik mağazasına gidecez." Deniz dudaklarını büküp kolunu omzuma yasladı.
"Sen bu kafa yaran çocukla iyice kanka oldun. Alınıyorum ama."

Bana yaklaştırdığı kafasını itip omzumu silktim.
"Seni aldatıyorum."
"Oha insanın yüzüne de söylenmez ki böyle."
Kafamı sallayıp ayrıldım yanlarından.

Onları ihmal ettiğim filan yoktu ama haklıydı. Son zamanlarda daha da yakınlaşmıştık. Kendi arkadaş grubum dışında kimseyle fazla samimi olmazken onunla bir tabum daha yıkılıyordu.

EFE (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin