14. Sende istiyorsun diye

50 2 0
                                    

Ilk an..

Yine kendimden önce ona itiraf etmiştim. Bendeki etkisi buydu işte. Asla yapmayacağım şeyleri yapıp, düşünülmeyecekleri düşündürüyordu.

Ben onunla ve bendeki etkisiyle başa çıkamıyordum. Umutsuzca direniyordum. Nereye kadar, neye kadar bilmiyorum.

Hızlanan yağmur ve oluşan sessizlikle kalktım banktan.
Hiçbir şey demeden girişe yönelip içeriye girdim.

Çocuklar hala içip sohbet ediyorlardı. Yerime oturdum. Ben arkamdan hemen içeri girer diye düşünmüştüm ama o gelmemişti. Aradan 10 dakika geçmiştir belki bilmiyorum ama hâlâ gelmedi.

Yağmurda dışarıda oturuyor olamazdı değil mi?
Neden bekliyordu ki?

Gözlerim hâlâ  girişteyken bedeni görüş açıma girdi.
Üzerindeki ceketin omuzları hafif ıslanmıştı. Saçları da öyle.

Gelip oturduğunda bakışlarımız buluştu. Gülümsedi.

Sıradan bir gülümseme değildi bu. Altında neler olduğunu anlamadığım bir şey..

Masaya döndük, sohbete, gülmeye, içmeye. Sonra ayrıldık beraberce mekandan.

O ve arkadaşları kendi arabalarıyla uzaklaşırken, biz de Denizin arabasındaydık. Bu sefer pek içmediğinden direksiyonda Deniz vardı. Arif yine fazla içmiş arka koltukta Ozanla birlikte oturuyorlardı.

Bizi yurda bırakıp eve geçtiler böylece geceyi bitirdik.
En azından herkes için bitmişti.

Benim için tavanımda banktaki sahnenin dönüp durduğu kafamda kendi sesimin yankılandığı bitmeyen bir geceydi.


Haftasonu sunum için konu araştırması yapmıştım.  Ama birkaç makale dışında istediğimi nette bulamayınca Ali ile kütüphaneye bakma konusunda anlaşmıştık.

Haftanın ilk günü ders bitimi kendimi kütüphaneye atmıştım. Oldukça büyük olan binada envai çeşit kitap arasında, aradığımıza ulaşacağımızı umuyordum.

Alt kattaki kafeteryada hiç oyalanmadan üst kata çıktım. Bilim bölümünde raflar arasında gezdirdim bakışlarımı.

Ali henüz gelmemişti. O gelene kadar birkaç kitap bulurum diye umuyordum. Gözlerime ellerimi de katarak devam ettim taramaya.

Sonunda 4 kitap alıp pencere tarafındaki oturma bölümüne yürüdüm. Henüz vizeler başlamadığı için kalabalık sayılmazdı.
Bu iyiydi, aksi halde yer bulmak imkansız olurdu.

Boş olan masalardan birine oturup kitapları masaya dizdim. Beklemeden sayfaları karıştırmaya başladım.
Cebimdeki telefon titreyince dikkatimi kitaptan alıp telefonumu çıkardım.

Ali dersinin uzadığını haber veren bir mesaj atmıştı. 'Tamam' yazıp cevapladım mesajı.

Telefonu masaya koyup kitaba geri dönmeye çalıştım ama geçti artık.

Kendimi gitar pratikleriyle, dersle oyalayıp düşünemeye çalışıyordum. Beynimi  meşgul edersem ona yer kalmazdı. Bir an bile düşemezdi aklıma. Ama nafile yalnızca kendimi kandırıyordum.

O tüm zihnimi işgal etmişken asıl başka şeylere yer olmuyordu. O kısacık adını ekranda görmem beni geçen geceye döndürmeye yetmişti.

Sanırım gördüğüm o ilk an.

Sözlerim yankılanıyordu zihnimde. Resmen her geçen zaman başka itiraflarımı sunuyordum ona.

Oysaki amacım asla bu değildi. Benim bunu aşmam gerekiyordu. Zihnimin bulanıklığını aşıp geçmem gerekirdi. Fazlasını istememem,  istediğime de son vermem. Ama olmuyordu işte.

Ne ona bakmaktan vazgeçebiliyordum, ne de daha fazla kapılmama engel olabiliyordum. Bir yandan kendimi diğer yandan duygularımı sorgularken. Birini artık kabullenmiştim.
Duygularımı..

EFE (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin