13. ilk An

51 2 1
                                    


"Evet, herkes konuları aldıysa haftaya sunumlara başlıyoruz." Hoca sözlerini bitirip sınıftan cıktı.

Yanımdaki kumrala ters bakışlar atıyordum. Listedeki en zor konuyu seçmişti. Hem bu derste kötü olduğunu söyleyip benimle grup olmuştu, hem de gidip en zor konuyu seçme cesaretini göstermişti. Cesaret, pardon aptallık mı demeliydim.

"Kızma, dersle o kadar alakasızım ki en zorunu seçtiğimi bile bilmiyordum." Dudaklarını büzüp karşımda ellerini birleştirmişti.

Karşımda bana bakan kumralla dersi nasıl halledeceğimi düşündüm, pek mümkün görünmüyordu. Herkesten çok çalışmamız ve araştırma yapmamız gerekecekti.

Daha fazla beklemeyip eşyalarımı toplayıp kalktım. Önümüzde oturan Arif ve Deniz de ayaklanmıştı. Baran da masasından kalkıp yanımıza vardı.
"Hadi Hemen yemeğe gidelim. Ben çok acıktım."

Hemen arkasından gelen Fırat da onu kafasıyla onayladı.

O ve arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirir olmuştuk. Iki ortak dersimizin olduğu her seferinde çıkışta beraber yiyorduk.

Fıratların barada daha fazla gider olmuştuk. O kadar kişiye karşı tek kalışım pek fayda etmediği için, peşlerinden bara sürükleniyordum ben de.
Tabi bu durumdan ben hariç hepsi memnundu.

Aslından ben de eskisi kadar dert etmiyordum. Hala içmiyordum ama orada takılmaya da alışmıştım.

Bugün de akşam mekâna gitme planı yapılmıştı. Arif ders boyu arkasını dönüp bana hatırlatma yaptığından aklımdan çıkmasına izin vermemişti.

Akşam Ozana sözüm vardı ama Arifin ısrarını göz ardı edebilmem namümkündü.

Şimdi Machine'e giderken telefona gömülmüş Ozana mesaj atıyordum. Plânı playstationdı. Ama eminim benim teklifim daha hoşuna gidecekti.

Efe: Ozi bugünkü plan iptal. Çocuklar başka plan yapmış. Akşam beraber bara gideriz olur mu?

Mesajı göndermişken omzumda hissettiğim elle başımı kaldırdım. Ali yanı başımda bal rengini dikmişti bakışlarıma.

"Gelicek miymiş." Omzumdaki elini ittim.

"Cevap vermedi daha ama gelir." Ittigim elini bu sefer omzuma doladı. Adımlarını yavaşlatıp benimkilerinde yavaşlamasını sağladı.
Çocuklar önde giderken aramız biraz açılmış olmuştu böylelikle.

  Hafif kulağıma eğildi.
"Sana bir sır vereyim mi?" Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. Fazla yakın durmamızdan, biraz geri çekildim. Konuşmadığımı görünce devam etti.

"Arif'le Fırat iddaaya girdiler." Açtığım mesafeyi tekrar kapatıp sesini daha da kıstı.

"Sana içki içirtmeyi planlıyorlar." Geri çekilip güldü.

Duyduğum şeyle kaşlarımı çattım. Ah Arif ah hiç rahat durmazdı bu çocuk.

"Nesine girdiler?" Sorumu duyan Ali bakışlarını yeniden bana çevirirken hala gülümsüyordu.

"Eğer Arif kazanırsa bir hafta sınırsız bedava içki,  ama Fırat kazanırsa Arif bir daha bardaki kızlara yavşamayacakmış." Duyduklarıma kahkaha atarken canım mal arkadaşımın iddiasının hangi seçenek olduğunu tahmin etsem bile sordum.

"Peki içmemden yana olan hangisi?"

"Söyleyemem. Aslında tek bir kural var o da senin iddiaadan haberin olmaması." Ağzına fermuar çekmiş gibi yaptı.

"Tüh bu kural ifşalandı. Başka bir şey söyleyemem." Omzumdaki elini çekti.

Tam konuşacakken telefonum titredi. Bu Ozan olmalıydı. Tuş kilidini açıp baktım. Tahmin ettiğim gibi Ozandı. Ve yine tahmin ettiğim gibi akşam gelecekti.

EFE (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin