9. Bölüm - Uçurum -

888 148 152
                                    

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken ön koltuktaki adama baktım. Ne diyordu bu adam? Cidden kendini para için öldüren adamlar var mıydı yahu? Bu manyaklıktan başka birşey değildi. Neyin kafasıydı lan bu? Kafamdaki sorular uzayıp gidiyordu.

"Şimdi paniklemem mi lazım?" Hayır yani pek birşey anlayamamıştım da.

"Eh zahmet olmazsa. Evet."

Gözlerimi büyüterek baktım bana dikiz aynasından bakan adama. Ben onu dışımdan mı söylemiştim yav. Eee tamam şimdi ne yapmam gerekiyordu. Uzanıp yana attığım çantamdan telefonumu çıkardım.

"Babamı arayacağım." dediğim anda arabanın arka camı büyük bir gürültü ile patlamıştı.

Şaşkınlıkla çığlık attığım da kafamı aşağıya gömüp gözlerimi kapattım. İşte şimdi panik yapmıştım. Cam parçaların bir kısmı elimi kesmişti.

"İyi misin Nisan Hanım?" dediğinde Ezel!'e bakmadan kafamı iki yana salladım. Ölümün bu kadar yakınımda olması beni bozguna uğratmıştı adeta. "Sakin olun lütfen. Şimdi ön koltuğa gelin."

"Ta- tamam." dedim ama yerimden kıpırdayamamıştım bile. Korkudan nefes dahi alamıyordum.

"Hadi Elif!" bunu mahsuz yapmıştı. Çünkü isimim konusundaki takımtımı biliyordu. Beni bulunduğum şoktan çıkarmaya çalışıyordu.

"Elif Nisan." dedim homurdanarak ve elimde sıkı sıkı kavradığım telefonu bırakmadan hızla ön koltuğa oturdum. Lanet olsun kısa etek giyen bana. Hatırlatın buradan kurtulunca kendime bir güzel sövecektim.

"Bu durumda bile ismini düzeltiyorsun? Ne kadar tuaf olduğunu bir kez daha anlıyorum. Beni seninle ilgili daha ne bekliyor acaba?" son cümlesini sesini kısarak söylesede duymuştum.

Ah canım. Benim hakkımda bilmediğin o kadar şey vardı ki. Öğrenince tepkisini merak ediyordum. Tam karşısında durup izleyecektim tepkisini. Tabi o zaman biri beni arkamdan vurmasaydı, bunu seve seve yapacaktım.

Tekrar telefona odaklandım. Hiç olmadığım kadar gergindim. Yahu ben rahat bir kızdım oysaki. Zar zor kilidi açtığımda babamın numarasını hızla tuşladım. Tamam neden rehberden aramadığımı bende bilmiyorum.

Telefonu kulağıma götürdüğüm sırada emniyet kemeri takmadığımdan Ezel'in ani dönüşü yüzünden ön cama yapışacaktım. Ama beni kurtaran Ezel olmuştu. Hızla emniyet kemerimi taktım.Yahu az önce camla büyük bir ilişki yaşayacaktım.

Hayır sülük gibi yapışıp büyük ihtimallede alnımda mor bir boynuz olacaktı. Aynen aynen iç ses diyerek geçiştirdim. O sırada babam telefonu açmıştı. Eh nihayet?

"Alo kızım?"

"Baba bi--"

"O sesler silah sesleri mi."

"Evet baba." sesim berbat çıkıyordu.

"Tamam sakin ol nere-" dediği sırada ani bir sarsıntı yüzünden telefonum elimden kayıp gitmişti.

Yola baktığımda -yol bile değildi- toprak ve çukurlarla dolu bir yoldu. Bu yolda ben kullansam -ki kullanmayı bilmiyorum. Tamam biliyorum ama o kadarda iyi değilim.- kaza yapacağım yüzde yüzdü. Ezel ne kadar iyi kullansada adamlar bizi sıkıştırmaya devam ediyordu. Ve lanet telefonumuda bulamamıştım.

Emniyet kemerini çıkarıp aşağı eğildim nihayet telefonu bulduğuma sevinirken ekranının kırık olduğunu gördüğümde sevincimde suya düşmüş oldu böylelikle. Benim oturduğum taraftan darbe aldığında istemsizce yine bir çığlık kopmuştu dudaklarımdan. Lanet olsun ya.

Yakın KorumamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin