Sessizce yudumladığımız kahvelerimizin ardından Ezel odak noktasını bahçedeki ağaçlara vermiş ve tek ses etmemişti. Kar ise aheste aheste yağmaya devam ediyordu. Hava soğuk değildi yada ben fazlaca sıcaktım. Bilemiyorum. Çünkü genelde sıcak kelimesi bana uzak bir kavram olmuştu.
Soğuk nevale sende.
Nihayet bana çevirdiğinde mavi gözlerinin ifadesini okuyamadığım bir duygu vardı. Ama bunu çözmek için uğraşamamıştım.
Çünkü o maviş gözleri özledik be Elif. İç sesim Nisan ismimi kullanmaktan vazgeçmişti anlaşılan.
"İçeri geç Elif Nisan hasta olacaksın." dediğinde omuz silksemde boş fincanları alıp tepsiye koydum. "Eline sağlık.." dediğinde gülümsedim.
Sonra aklıma gelenlerle sırtımı geriye yaslayıp derin bir nefes alıp verdim ve daha konuya nasıl başlayacağımı düşünmeden sözcükler ağzımdan dan diye çıkı vermişti.
"İrem'le aranızda ne oldu?" Sorduğuma pişman mıydım? Hayır tabiki de!! Sonuçta merak ediyordum.
Ya aralarında bir şey olmuşsa...
Kalbimin ritmi değişirken nefeslerimde hızlanmıştı. Ne duymayı bekliyordum. Ya onunla yatmışsa..
Kapa o çeneniii!!
Ben içten içe kendimi yiyip bitirirken kırmızı dudakları aralandı. Ben pür dikkat onu izlerken oda beni izliyordu.
"Hiçbir şey olmadı. Ben.." diyerek gözlerini şöyle bir etrafta gezdirip bana döndü. "Ben o havaalanında aslında seni bekledim." dediğinde tamamen histerik bir kahkaha attım.
Bizi beklemiş baktık biz değil bir başkası bu da olur mu demiş yani?
"Baktın ben değilim buda olur mu dedin sende?" dediğimde sesimde ki öfke ve hayal kırıklığının gözlerime de yansıdığını hissetmiştim.
Buradan derhal çekip gitmem gerekirken dolu dolu olan gözlerle oturmuş karşımdaki adama bakıyordum. Mavi gözleri beni buraya hapis etmişti. Ne çekip gidebiliyor nede gözlerine dalabiliyordum. Arafta kalmıştım. Etrafımda ise bir toz bulutu halinde beni saran öfke ve hayal kırıklığı vardı.
"Öyle olmadı. Ben çok dalgındım. Babamın katilinin ve benim katili olduğum adamın oğlu peşimdeydi. Ve sana zarar verme durumu vardı. Buradan hemen gitmeliydim. Hata yaptım. Ama onu da gerim de bırakamadım."
Onun katil olduğu ihtimalini geri plana atalı çok olmuştu. Bende bir katildim değil mi neticede? Bakmayın öyle ya ben onları öldürecektim ya da onlar Mert ve beni öldüreceklerdi.
"Peki onunla yattın mı?" Çüş Elif Nisan!!
"Hayır." dedi hiç düşünmeden net bir şekilde. "Aklım ve kalbim bir savaştaydı ve o savaşın galibi belliydi. Bayan sapığın kim olduğu umrumda değildi. Kalbim aklımı yendi. Seni sevdiğimi anladığım da onunla aynı evde bir yabancı olmuştuk."
Benim için aklı ve kalbi ile bir savaşa girmesi hoşuma gitmiş miydi? Bu da soru mu Elif Nisan!! Tabiki de hoşumuza gitti.
Bana konuşmam için müsade ettiğinde ses etmeden kalktım masadan. Doğru söylediğini biliyordum. Nasıl ve neye dayanarak bildiğimi bilmesem de bana yalan söylemeyeceğini biliyordum. Çünkü gözlerimiz inanmıştı birbirine...
İçeriye ilerlediğim sırada kolumu tutmasıyla ona doğru döndüm."Bir şey demeyecek misin?" diye sorduğunda dudaklarımı araladım.
"Üşüdüm." - Külliyen yalan!!- dediğimde bende oluşan hayal kırıklığı bu sefer onun gözlerinde belirmişti. Kafasını öne arkaya doğru sallayarak kolumu bıraktığında içeriye girmek için arkamı döndüm. Kapının oraya geldiğimde içeriye baktım. Ama ne bir adım atabiliyor nede o adımı atmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakın Korumam
Teen Fiction√~TAMAMLANDI~√ "Arkamızda ki adamlar kiralık adamlar ya bizi öldürecekler ya da biz onları öldürececeğiz.Ölmeden, öldürmeden durmayacaklar!" ... Anonsun ikinci defa tekrarlanması ile yavaşça kalkıp uçağa binmek üzere ilerledi. Bir yarısını burda bır...