24. Bölüm - İhanetin Acı Tadı -

838 108 252
                                    

Yazardan

Genç adam taksiye bindiğinde eline aldığı telefon ile bakışırken Son kez baktı hastaneye. Telefonundan bayan sapığına mesaj çekerken içindeki diğer yanı bu bayan sapığın Elif Nisan olmasını diliyordu. Ona karşı boş değildi. Ama onunla olamayacağını da biliyordu. Hasan Bey kızına düşkün bir adamdı. Onu uyarmıştı. Kızına en ufak bir duygu beslememesi konusunda.. Sözünü tutmak istemişti. Elif Nisan'a olan duygularını kontrol altına almak istemişti.

Saatler ilerlerken Ezel öylece havaalanın kapısından bir an olsun çekmemişti gözlerini. Kimin geleceğini veya kimin gelmesini istediğini bilemedi. Aklındaki tek şey Elif Nisan'ın son haliydi. Onu bu halde bırakıp gitmek istemese de başka şansı yoktu.

Hasan Karahanlı'ya rağmen bulmuştu samsar denen piç herif yerini. Ondan temelli kurtulmak istiyorsa İngiltere'ye Yiğit'in yanına gitmek zorundaydı. Yiğit ile bir olursa Samsar 'dan kurtulabilirdi.

"İngiltereye gidecek olan yolcularımız için son çağrı-" gerisini duymak istemiyordu.

Anonsun ikinci defa tekrarlanması ile yavaşça kalkıp uçağa binmek üzere ilerledi. Bir yarısını burda bırakıyormuş gibi geliyordu. Ülkesinden gitmekte onu üzüyordu. Ve ne zaman geleceğini bilmemekte. Belki de bir daha asla gelemeyecekti.

"Ezel." diyen sese döndü. Gelmişti işte bayan sapığı.

..

Yarım saat önce

"Ezel, Ezel" diyerek kendine gelmeye çalışıyordu genç kız.

Boğazındaki kuruluk ile yutkunmak istedi. Gözleri yara açılıp yarı kapanırken başında hissettiği ağrı bedenini zorluyordu. Gözlerini her açtığın da bulunduğu odanın döndüğünü hissediyordu.

"Su s su" diyerek sayıkladı bu seferde.

"Tamam Elif Nisan bak ben buradayım." diyen tanıdık sesi duysa da fazla bakamadı.

İrem, Hasan amcasından aldığı haberle hızla hastaneye gelmişti. Hızla kenarda duran suyu bardağa doldurup genç kıza yöneldi. Onu biraz doğrulutuktan sonra yavaşça içirdi genç kıza suyu.

Elif Nisan suyu içip biraz kendine geldiğinde gözlerini açtı. Oda hala dönse de su boğazını rahatlatmıştı. Aklına yapmış oldukları kaza gelirken tek endişesi Ezel'e bir şey olmasıydı. İçine düşen endişe ve huzursuzluk canını sıkmıştı.Suyu kenara koymak isteyen İrem'in elinden tuttu hafifçe.

"Ezel... o o nerede?" diye sordu halsizce. Anlamadığı Belemir denen adamdan kurtulmuşlardı ve bu adamların nereden çıktığı bilmiyordu.

"Elif Nisan..." diyerek durakladı. Ne diyeceğini bilmiyordu genç kız. "Dur ben hemşireyi falan çağırayım.." dedi hızlı hızlı kapıya doğru yönelirken elini tutan genç kız ile yavaşça yüzünü döndü.

Nasıl söyleyeceğine dair hiç bir fikri yoktu. Çünkü Ezel odasında yoktu. Hastaneye geldiğinde ilk onun odasına gitmişti. Oda boştu. Ezel yoktu. Hastane odasından çıktığı sıra da Hasan amcasının başka bir adamı ile konuşmalarına şahit olmuştu. Ezel gitmişti. Nereye gittiğini bilmiyordu.

"Söyle ne olur İrem." dedi genç kız gözleri dolmaya başlarken. "Ezel iyi değil mi? O o öl-" devamını getiremmişti. Boğazına bir yumru oturmuş ve onu boğmak için uğraşıyordu adeta.

"Hayır o iyi... Yani Hasan amca öyle söyledi."

"Nerede şimdi?" dedi zorlukla yataktan kalkmaya yeltendiğinde onu zorla durdurdu İrem.

"Bir dur be kızım yaralısın."

"İrem benim Ezel'e ulaşmam gerek. Telefonum nerede?" diye söylendi. Onun sesini duymaya ve iyi olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı.

Yakın KorumamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin