Altı

205 29 71
                                    

"Ah, Micchan! Çoktan gelmişsin. Seni aradım ama açmadın." dedi arkamdan sevimli bir ses.

Kim olduğu çok açıktı. Muhtemelen sabah antrenmanından dönüyorlardı.
Kızgın bakışlarımı camdan çekip arkama döndüm. Bu sırada yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim.

"Özür. Duymamışım."

Oldukça neşeli görünüyordum ama aslında hala çok kızgındım. Dün olanlar hala aklımdaydı ve gece düşünmekten uyuyamamıştım.

"Hala üzgün müsün?" dedi Shi chan sırasına geçerken.

Sınıf neredeyse boştu bu yüzden rahatça konuşuyorduk. Yine de sınıftaki birkaç kişinin bizi duymaması için Shi chan'ın yanına gittim.

"Evet, hala kızgınım. Ama yapacak bir şey yok, değil mi? Olan oldu artık." dedim gülümsememi sürdürürken. Tsukki ise sırasına yerleşirken bir yandan da bizi dinliyordu.

"Gözlerin şişmiş."

Shi chan yavaşça sağ elini gözlerime dokundurdu. Endişeli görünüyordu. Yüzümü çektim ve telaşla arkamı dönüp saçlarımı karıştırdım.

"Olamaz! Kapatıcı işe yaramamış mı?"

"Bütün gece ağladın mı yoksa?" dedi Tsukki alayla.

"Niye ağlayacakmışım ki? Sadece... uyuyamadım." dedim tekrar onlara dönerken.

Doğruyu söylüyordum. Bütün gece ayakta kalmama ve onca düşünmeme rağmen gözümden tek damla yaş dökülmemişti. Böyle bir şey yüzünden ağlamak istememiştim. Sabaha karşı uyuyakaldıktan sonra da tüm zihnim sıfırlanmıştı. Ve sonra saate bakmak için telefonu açtığımda ekrandaki Tsukki'nin resmi moralimi nötrden pozitife yükseltmişti. Ancak dün olanlar aklıma gelince tekrar modum düşmüştü.

Tsukki ile bu konuyu konuşmak istemiyordum. Açıkçası neyi nasıl diyeceğimi bile bilmiyordum. Nasıl konuşacaktım ki? Hem onun da ne diyeceği belli olmazdı. Canını sıkabilirdim. Ve daha kötüsü kıskandığımı düşünürse benden soğuyabilirdi. Bu yüzden de sabah onlarla karşılaşmamak için erken çıkmıştım.

"Tabii, öyledir." dedi Tsukki kulaklıklarını takarken.

"Şuna bak! Ne sanıyor bu kendini?" dedim Shi chan'a şakayla karışık. Shi chan ise her şeyin normal olduğunu anlayıp neşeyle gülümsedi. Bir süre sonra öğretmen geldi ve derse başladık.

Ve işte iki ders sonunda enerjim tükenmişti. Her an uyuyakalabilirdim. Beynim o kadar yorgundu ki aklımdan saçma sapan şeyler geçiyordu.

Tam da çilek mevsimi.

Tsukki'nin sırtı aradan çekilir misin?

Müzik sesi nerden geliyor yahu?

Ben kaşlarımı çatmış beynimdeki düşünceleri toparlamaya çalışırken Sumako sınıfa girdi. Uykulu ve sinirli gözlerle onu izliyordum ama yerimden kalkacak enerjim yoktu. O ise kendinden gayet emin bir şekilde Tsukki'nin yanına geldi. Onunla bir şey konuştu ama duyamadım. Tsukki onu başıyla onaylayıp gönderdi. Sumako sınıftan çıkana kadar onu izledim. Sonra da başımı sıraya koydum. Yorgunluğumun üstüne bu kız bana hiç iyi gelmemişti. Zaten uykusuzluğumun sebebi de oydu. Sıranın altında yumruğumu sıktım. Derin bir nefes vererek geri bıraktım. Gözlerimi kapattım ve uyumak istedim. İstediğim gibi de oldu. Bir süre sonra uyuyakaldım.

~~~~~~~~~

"Micchan. Micchan. Uyan artık öğlen oldu, yemek yiyeceğiz."

Shi chan'ın benimle konuştuğunu anlayabiliyordum ama kafamı kaldırıp bakamıyordum. Biraz daha uyumak istiyordum. Ama üstüne yattığım sağ kolum uyuşmuştu. Kalkmam lazımdı yoksa kolumu kesmeleri gerekecekti.

|°|I'm in Love Again|°| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin