On Sekiz

156 18 33
                                    

"Evet, burda. Uyuyor. Bir dakika uyandı." diyerek telefonu bana uzattı Tsukki.

"Annen arıyor."

Kafamı kaldırıp telefonu almaya çalıştım. Kafamı koltuğun kenarına koyduğum için biraz boynum ağrımıştı. Işıktan rahatsız olan, yeni açtığım gözlerimi tekrar tekrar kırptım.  Sonunda kulağıma götürüp çatılı kaşlarla telefonu cevapladım.

"Efendim anne?"

"Ne zaman gelmeyi düşünüyorsun Mina?"

"Bilmiyorum ki, saat kaç?" dedim pencereden dışarı bakarak. Hava çoktan kararmıştı.

"8.30 oldu."

"Off, geç olmuş. Geliyorum hemen."

"Tamam."

Annem beni onaylayıp telefonu kapattığında ben de üzerimdeki battaniyeyi ve abur cuburları kaldırdım.

"Özür dilerim. Çok rahatsızlık verdim." diye tekrarlarken bir yandan da etrafı toparlamaya çalışıyordum.

"Tamam, gelince ben hallederim." diyerek beni kesti Tsukki.

Yine de onu dinlemedim ve toparlamaya devam ettim. O da ısrar etmedi.

"Hadi gidelim." diyip telefonumu masadan aldım işimi bitirdikten sonra.

Sonra da kapıya doğru ilerledim. Tsukki' nin annesine haber vermesini ve ceketini alıp gelmesini bekledim.

Yola koyulduğumuzda ilk başta ikimiz de konuşmadık. Sessizlik sinir bozucu olmaya başladığında iç çekerek söze başladım.

"Ee film nasıldı? Yarısında uyuyakalmışım da."

"Aslında tam zamanında uyuyakaldın. İyice saçmalamaya başlamıştı."

"Öyle mi? İyi olmuş o zaman."

Bakışlarımı yola sabitledim. Ellerimi önde birleştirip cilalı tırnaklarımla oynamaya başladım.

"Özür dilerim. Belki onunla izleseydin daha eğlenceli olurdu." dedim mırıldanarak.

Söyledikten hemen sonra da pişman oldum. İçimden duymaması için dua ediyordum. Neden söylemiştim ki böyle bir şey?

"Sanmıyorum." diye cevap vermesinden beni duyduğunu anlamıştım.

İçimden kendime küfür ederken dışarıdan da yüzümü ekşitiyordum.

"Özür dilerim, öyle demek istemedim."

"Sürekli özür dilemeyi keser misin? Çok can sıkıcı."

"Tamam, bu son." dedim gülümsemeye çalışarak. Ses tonuma küçük bir kıkırdama da eklemiştim zorla.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda o da bana bakıyordu. Üzgün görünüyordu. Benim için mi üzülüyordu yoksa başka bir sorunu mu vardı anlamamıştım.

"Tsukki, bir sorun mu var?"

"Nasıl bir sorun?"

"Bilmiyorum ama üzgün görünüyorsun. Bir şeyler yanlış. Eğer rahat hissetmiyorsan anlatmak zorunda değilsin ama sadece bilmek istiyorum. Sorun ben miyim?" diye sordum onun gözlerindekinden daha büyük üzüntüyle bakarak.

"Neden böyle düşünüyorsun?"

"Yani... Özellikle son zamanlarda biraz farklısın ve sorunun ne olduğunu anlayamamak beni deli ediyor. Sana rahatsızlık mı veriyorum?"

|°|I'm in Love Again|°| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin