Motordan indikten sonra paçalarımda ki çamurları hızla temizledim. Yakamda ki gözlüğü havalı bir şekilde taktıktan sonra ellerimi birkaç saniye saçlarımda dolaştırdım. Bu slow motionda bir şarkı eşliğinde dolaşmak gibiydi aslında. Etrafta salyaları akarak sizi izleyen kızlar varsa kesinlikle Allah'ın sevilen kulusunuz demektir! Adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Bir an önce elimdeki ilanları asmak için izin almam gerekiyordu. Bir elimde siyah ateş parçamın kaskı diğer elimde yardım için asmam gereken ilanlar vardı. Hızlı bir şekilde öğrenci işlerinin olduğu kata ilerledim. Kaskı daha sıkı kavrayarak ilerlerken koluma "yanlışlıkla!" çarpan kızları umursamadım. Daha önemli işlerim vardı. Daha hayati... Öğrenci işlerinin sürgülü kapısından içeri girdiğim an gitmem gereken yeri biliyordum. Eğer elimdeki ilanları tüm okula asmak istiyorsam hedef aldığım tahtayı iyi seçmem gerekiyordu. Sarı saçlarıyla stajer havasından bir türlü kurtulamayan, güzellik abidesi öğrenci işleri çalışanının yanına doğru ilerledim. Herhalde kel kafasını kaşıyan Mehmet beye ya da Göbeğini masa niyetine kullanmaya çalışan adını hatırlamadığım adamın yanına gitmeyecektim. Bir şeyi yaptırmak istiyorsam kullanmakta harika olduğum özelliklerimin işe yaradığı birinin yanına gitmeliydim. Kur yapmak gibi mesela... Kadının masasının önündeki sandalyeye oturdum yavaşça. Deri ceketimi biraz daha silkeledim. Yakasında ki isimden adının Özge olduğunu öğrendiğim kadın elindeki belgeleri bırakarak bana bakmaya başladı. Bir süre boyunca manzaranın tadını çıkartmasına izin verdim. Egomu tatmin etmek her erkeğin olduğu gibi benim de hakkımdı!
"Bir şey mi istemiştiniz?" dedi nazik olmaya çalışan sesiyle. Gözlerinin üstümde gezdiğini fark etmemiş gibi yaparak masada ona doğru yaklaştım.
"Evet, telefon numaranız hiç fena olmazdı." dedim en çapkın ve piç gülümsememi kıza bahşederek. Her kız gibi o da Eren bakışlarından ve nimetlerimden yararlanabilirdi. Kadın gözlerini birkaç saniye kaçırarak istemsiz olduğunu belli eden bir kıkırdama sergiledi. Her defasında olduğu gibi;
"Hadi ama utanıyorum! Tabi ki numaramı vereceğim ama bırak da biraz naz yapayım!" bakışıydı bu. Her kızda olduğu gibi... Duraksamadan ellerimi masaya biraz daha yaydım. Bu daha çok, bana dokunabilirsin hareketiydi. Temasa izin verdiğin sürece kızları tavlamak her zaman daha kolay oluyordu. Kızlar ulaşamadığı erkeklerde daha çok, onları dünyadaki tek kadınmış gibi hissettiren erkekleri seviyorlardı. Ben de tüm kadınları, elbette! Adının ne olduğunu her saniye unutup kartına kaçamak bakışlar attığım kadın biraz daha bana yaklaştı.
"Sana kartımı verebilirim... Başka istediğin bir şey var mıydı?" dedi etraftaki insanlara çaktırmadan kartını bana uzatırken. Gözlerimdeki çapkın ifadeyle ona göz kırparken kartı usulca cebime iliştirdim. Hafiften dişlerimi göstererek kıza ufak bir bakış attım.
"Aslında asmam gereken birkaç ilan var. Panolar için izne ihtiyacım vardı. Yardımcı olabilir misin?" dedim aynı piç sırıtmayla. Kız hiç duraksamadan bir kıkırtı daha yükseltti. Diğer çalışanların bakmadığından emin olduktan sonra tekrar bana baktı.
"Kaç pano için izin istiyorsun bakalım?"
"Aslında hepsi için olsa hiç fena olmaz." dedim. Normalde ilanların içeriğini göstermem ve onaylatmam filan gerekiyordu ama o kadar vaktim yoktu. Daha doğrusu kardeşim dediğim adamın o kadar zamanı yoktu! Bir an önce yardım için hazırladığımız ilanları asmam gerekiyordu. Kız bir an suratını büzünce işimi tehlikeye atmamak için elimi yanağına doğru götürdüm.
"Hadi ama güzellik... Zor olmamalı." dedim kur yapar bir havayla. Kız sanki atomu parçalıyormuş gibi zorlandığını belli etmeye çalışsa da umursamadım. Birkaç belgeyi imzalayıp bana doğru uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFSUN ♤ (Ab-ı Hayat Serisi 2)
HumorEren ve İrem'in hırçın aşkı.... Elma'nın da sevmek zorunda olduğu bir aşk. Eren'in değişiyle; "Gönül bu, ya ota konar ya sana..."