Son sınıflar için konferans düzenlendiğinde Jung Hoseok beklenildiği üzere katılmamıştı ve sigarasına kavuşabilmek için yangın merdivenlerine doğru gidiyordu. Sikik uygulamada mesajlaştığı kişinin Min Yoongi, yani yeni okul müdürü olduğunu anladığından beri okulun sadece en tenha yerlerinde bulunuyordu.
Zaten bir kere sınıfta kalmıştı, dosyası oldukça kalabalıktı. Zorlukla ve tonla parayla kabul edildiği bu okuldan da atılırsa liseyi bile bitirememiş olacaktı. Şimdi okulun bitmesine 3 ay kalmışken bu riski almak istemiyordu. Bay Min'e güvenemezdi, hele çevresinde açığını kollayanlara hiç güvenemezdi.
Annesine söz vermişti, liseyi bitirecekti.
Bay Min ile sevişmesini biraz ertelese de olurdu, onu hayal ederek başkalarıyla eğlenebilirdi.
Son günlerde çokça geldiği yangın merdivenine açılan kapıyı ayağıyla iteleyip kendini dışarı attı. Merdivenlerden birine oturdu. Paketten bir dal sigara alıp çakmağıyla yakmaya çalıştı, gazı bitmişti. Küçük bir küfür savurdu ağzından.
Bu sırada Jung Hoseok'un hareketlerini izleyen Min Yoongi elinde çakmakla Hoseok'a ilerledi. Yüzünde tahmin ettiği gibi çok yakınında olan Hope'u bulmanın sırıtışı vardı. Birkaç gündür sürekli yangın merdiveninde zamanını geçiren Hope'u fark etmiş ve bir öğrenciye sorarak kim olduğunu öğrenmişti.
Hoseok arkasından adım sesleriyle eş olarak kucağına düşen çakmağa baktı. Atan kişiye bakmadan ağzında geveleyerek teşekkür etti. Sigarasını yakıp çakmağı uzattı. Çakmağı almak için uzanan eli görünce içi titredi. Beyaz, ince, uzun ve damarlı eller. Yoongi olduğunu anlamıştı, karşılaşacakları günü zaten bekliyordu ama biraz erken olmuştu.
Yoongi çakmağı almak için uzattığı elini vazgeçip Hoseok'un çenesini tuttu. Bu sırada o da merdivene oturmuştu. Yavaşça kendine çevirdi. Hoseok'un kirpikleri titredi.
"Benim himayeme gireceğini söylemiştim küçük ama sen zaten öyleymişsin, izin vermezsem bu okulun kapısından bile çıkamazsın."
Yoongi Hoseok'un çenesindeki elini boynuna indirdi, yavaşça okşamaya başladı.
"Şimdi benden neden kaçtığını söyle."
Hoseok yumuşak dokunuşların etkisiyle mayışıyordu bir yandan da günlerce ellerini bedeninde hayal ettiği adamın boynuna dokunuyor olması arsız düşüncelerini harekete geçiriyordu.
"Söylediğim gibi yüzünüz hoşuma gitmedi Bay Min."
Min Yoongi yüzüne alaycı bir sırıtış yerleştirdi ve elini Hoseok'un boğazına tamamen sardı, hafifçe sıkmaya başladı. Yerinden kalkıp Hoseok'un sırtını üst basamaklara dayadı.
Hoseok korkması gerekirken içinde oluşan heyecana anlam veremiyordu. Boğazındaki elin üstüne elini koyup çekmeye çalıştı. Yoongi diğer eliyle Hoseok'un iki elini de başının üstünde birleştirdi. Bu sırada Hoseok'un elindeki sigara düştü. Yoongi Hoseok'un yüzüne yaklaşıp nefesini üfledi.
"Aynı yalanı kaç kere daha dinleyeceğim Hoseok, canımı sıkıyorsun."
"Liseyi bitirmem gerekiyor, müdürümle sevişip okuldan atılma gibi bir lüksüm yok."
Hoseok sorusunu cevaplayarak itaat ettiğini fark edip Yoongi'yi bir hışımla itti.
"Aynı zamanda müdürüne karşı kibar da olmalısın, biliyorsun değil mi? Hem senin gibi sürtüklerin lise bitirmek gibi dertleri olmaz."
Hoseok küfrederek bir kez daha Yoongi'yi itecekti ki kollarını tutan güçlü ellerle durduruldu.
"Bana dokunmayı bir daha aklından bile geçirme Hoseok, seni çok fena yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
finder | sope✓
Fanfictionif you wanna go to heaven you should f$ck me tonight |uzun bölümler sekizinci bölümden itibaren başlamaktadır.| güzel bebeğim @imsogifull'a ithaf edilmiştir.