Hala dünün etkisinden çıkamamışken Bay Min'in beni bıraktığı okulun arka sokağında acıyan kıçımın da etkisiyle aheste aheste yürüyordum.Min Yoongi ikili oynamayı çok iyi başarıyordu ve ben şu an iyi yönüyle yüz yüzeydim. Bütün yelkenlerimi suya indirmiş, ne yaparsa yapsın ses çıkaramayacak bir hale gelmiştim. İyi yüzü kötü yüzünden çok daha tehlikeliydi. Gardımı düşürmeme neden oluyordu.
Diğer günlerin aksine çok daha sesli olan okulun kapısından girdiğim anda oluşan kalabalığa bakmıştım. Okula girmemle bütün yüzler bana döndü ve büyük bir alkış koptu.
Bir bok yemiştim ve bu boktan haberim dahi yoktu.
Biraz ilerlediğimde duvarlardaki fotoğraflarımı gördüm. Fotoğraflar uygulamada paylaştıklarımdı, her fotoğrafın altına kullanıcı adımı yazmışlardı.
Biraz daha yaklaşınca sadece kullanıcı adımın değil, telefon numaramın ve ev adresimin de yazdığını gördüm. Hemen altında da "Okulumuzun en alımlı sürtüğü emrinize amade bir şekilde sizi içeri almak için bekliyor." yazıyordu.
Diğer duvara baktığımda da buna benzer şeyler vardı, olay çıkarmak istemiyordum.
Ama annemin de numarasının yazılı olması ve yanına "Sadece Jung Hoseok ile yetinmek istemezseniz bu sürtüğü doğuran orospunun da numarasını bırakıyoruz." yazmaları son noktam olmuştu.
Gözlerim sinirden geriye kayıyordu, odağımı zor sağlıyordum. Kalabalığa baktığımda en ortalarında duran ve sırıtarak bana bakan Kim Taehyung'u gördüm.
Kim Jongin'in kardeşi Kim Taehyung.
Abisiyle sevgili olmama rağmen beni yatağa atmaya çalışan Kim Taehyung'u.
Siktiğimin egosu yüzünden beni ve annemi rezil etmeye çalışan Kim Taehyung'u.
Elimdeki çantayı bir köşeye fırlatarak Kim Taehyung'un üzerine var gücümle koşup kafa attım. Birkaç yumruk da geçirmiştim ki yanındaki köpekler kollarımdan tutarak beni engelledi. Kim Taehyung düştüğü yerden kalktı ve ağzındaki kanı yere tükürüp yanıma geldi.
"Orospuların duyguları olmaz derlerdi ama sen biraz alınmış gibi görünüyorsun Jung Hoeseok. Alınırsan darılırım ama, lütfen alınma."
Senin o üç kuruşluk beyninle yaptığın kelime oyunu sikeyim.
Yüzüme yaklaştırdığı yüzüne tükürdüm ve tekrar kafa attım. Yüzündeki sırıtışı silip elini yanağıma koydu.
"Böyle bir konumdayken bana saldırmamalısın, şimdi seni yürüyemeyeceğin kadar dövecekler Hoseok. Ama sen zaten sikilerek yürüyememe tecrübelerinden dolayı alışkınsındır."
Kafasıyla beni tutan itlere işaret verdi. Beni sürüklerlerken bağırmaya başladım.
"Kim Taehyung, bütün bu yaptıkların için pişman olacaksın. Duydun mu beni piç herif? Seni sikeceğim, seni öyle bi sikeceğim ki ölmek isteyeceksin."
Bu sırada beni malzeme odasına getirmişlerdi. Beş kişi birden bana saldırmaya başladı. Elimden geldiğince karşılık vermeye çalışıyordum ama sayılarının çokluğu yenilgiyle cenin pozisyonuna geçip kendimi korumaya çalışmama neden olmuştu.
Takip edemediğim hız ve çoklukta darbeler yemiştim. Canımın acısından gözlerimden yaşlar dökülüyordu.
Bilincim kapanmaya başlarken Taehyung'ın kapıyı tıklatıp çıkmalarını söylemesiyle beni bırakıp gitmişlerdi. Telefonum çalmaya başlamıştı. Zorlukla kafamı yerden bile kaldıramadan arbedede yere düşmüş telefona uzandım. Direkt açıp kulağıma götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
finder | sope✓
Fanfictionif you wanna go to heaven you should f$ck me tonight |uzun bölümler sekizinci bölümden itibaren başlamaktadır.| güzel bebeğim @imsogifull'a ithaf edilmiştir.