twentysix

966 119 94
                                    



Gerginlikten terlemiş ellerimi pantolonuma sürterken oturmuş sakince televizyon izleyen annemin yanına gittim. Yoongi ile ilişkimizi söylemeye çalışacaktım, endişeliydim.

"Anne, seninle bir şey konuşabilir miyim?"

Annem televizyondaki gözlerini koltuğun kenarına oturmuş bana çevirdi. Kafasını olumlu anlamda salladı, oturmam için yanını patpatladı.

"Biz Yoongi ile barıştık."

Annemin suratı asıldı, hoşlanmamıştı.

"Hoseok, konuşmuştuk bu konuyu. Sen daha yeni liseden mezun olmuş bir gençsin, o hayatını kurmuş, senin önünde daha çok yol var. Birbirinize uygun olduğunuzu düşünmüyorum."

Hayatım boyunca annemin bana karıştığı çok nadir zamanlar olmuştu, çoğu zaman kafamın estiği gibi takılırdım. Annem hep gençliğin hata yapmak için en uygun zaman olduğunu, hata yapmaktan korkmamam gerektiğini söylemişti.

O yüzden olumsuz olarak gördüğü şeylere hep temkinli yaklaşırdım, annemin bir bildiği vardır derdim. Şimdi de benim bile emin olmadığım bir ilişkiyi annem başımdan geçenleri bilmemesine rağmen desteklemiyordu. Bilseydi Yoongi'yle görüşmeme asla izin vermezdi.

"Seviyorum anne, çok seviyorum."

Annem yönünü tekrar televizyona çevirdi. "O seni seviyor mu Hoseok? Gözümün önünde eridin gittin ve ben hiçbir şey yapamadım. Sen beni salak mı sandın? Senden bir gram eksilse fark ederim ben, sana karışmıyorum diye bu kadar azıtmana gerek yoktu." Kumandayla televizyonu kapattı. "Yüzüğü geri vereceksin."

Şaşkınlıkla parmağımdaki yüzüğü işaret eden eline baktım, nereden anlamıştı?

"Veremem."

Uzun saçlarını arkaya attı. İlk defa bu kadar sinirli gözüküyordu. "Vereceksin dedim, verir misin demedim. Bana sormadın bile, şimdi annen olarak o yüzüğü çıkarmanı söylüyorum."

Çıkaramazdım, ince yaprak desenli yüzüğüme baktım. Daha bir gün olmasına rağmen parmağıma ait hissediyordum. Annemin yanına oturdum ve elini elime aldım.

"Anne ben yetişkinim artık, Yoongi ile birlikte olmak istiyorum, lütfen beni destekle."

Elini elimden çekti. Sesini yükseltti. "Sana kötü sözler söylemek istemiyorum, şimdi o yüzüğü çıkarıyorsun ve en kısa sürede o adama veriyorsun. Bir daha da görüşmenizi istemiyorum. Sana zarar veriyor."

Dolan gözlerimi elime indirdim. "Çıkartmayacağım, özür dilerim anne."

Yerimden kalktım ve ceketimi giymeye başladım, daha fazla kalıp kavga etmek istemiyordum.

"Eğer o adama gidersen eve gelme Hoseok, tek ricamı geri çeviren birine bir süre oğlum demekte zorlanacağım."

Anneme cevap vermeden evden çıktım. Konuşursam ağlayacağımı anlardı. Her zaman duygularını dışarı yansıtan biri olmuştum. Kırılırdım, ağlardım. Duygularım sesime bile yansırdı.Kırgınsam kirpiklerim bile titrerdi, hareketlerim yavaşlardı, gülüşlerim solgun olurdu.

Sevdiğim insanlar beni tek bir sözleriyle yerle bir edebilirdi. Annem beni yerle bir etmişti. Yoongi ile olan ilişkime kendi beynim dahil herkes karşıydı ama beni şu an yöneten kalbimdi.

Kalbim acımıştı, böyle bir duyguyu daha önce hissetmemiştim ama bu acıyı dindiren yine acıtan kişi olmuştu. Yoongi bana büyü yapmış gibi hissediyordum, bu kadar canıma susamış olmam normal değildi.

Aşk böyle bir şeyse kimseye uğramamalıydı. Yoongi'nin yanında Yoongi hariç her şey bulanıklaşıyordu, sadece onu görebiliyordum. Tek bir bakışıyla bile içimi şenlendiriyordu, çok seviyordum, tehlikeli derecede çok.

finder | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin