twentyseven

947 115 197
                                    



satır arası yorum🥺

"Hazırsan hemen çıkalım."

Konuşan Yoongi'ye gözlerimi devirdim. Sabahın köründe kalkıp şirkete gitmişti ve şimdi sırf beni kontrol etmek için benimle birlikte geliyordu. Bu kadar sıkması ters tepecekti, ne zaman patlardım bilmiyordum.

Üstüme ceketimi geçirip dış kapının önündeki Yoongi'nin yanına gittim. Elimi tuttu ve kapıyı açtı. Her zamankinin aksine evin önündeki arabanın ön kapısını değil de arka kapısını açtı ve benim geçmemi sağladı. İçeride şoför vardı, yanımızda başka birilerinin olmasını istemiyordum. Ben kayınca Yoongi yanıma oturdu.

"Neden sen sürmüyorsun?"

Beni kendine çekti ve saçlarımı sevdi. "Bütün dikkatimi sana vermek istedim." Yanağımı ısırdı ve ısırdığı yeri öptü. Dikiz aynasından şoförle gözgöze geldim ve utandım.

"Benimle gelmene gerek yoktu, sürekli peşimde dolanamazsın, ben çocuk değilim." Saçlarımı ellerinden kurtardım.

Ofladı. "Daha uzatacak mısın bu konuyu, kıskanıyorum ve elimde değil. Geliyorum işte, hem denk geldi bak arkadaşlarımla da tanışacaksın."

Arkadaşları da Yoongi gibiyse ayvayı yemiştim, yine de sonuçta anlaşmam gerekmiyordu. Onlar Yoongi'nin arkadaşlarıydı, benim değil. Sadece birbirimize saygı duyacaktık.

Kısa bir yolculuktan sonra küçük ve sevimli görünen dans okuluna ulaşmıştık. Yoongi ile birlikte arabadan indik ve içeri girdik. Girişte bir kadın vardı, ona Jeongguk'un nerede olduğunu sordum. Karşıdaki odayı işaret etti.

Hafif müzik sesinin geldiği odaya gidip kapıyı açtım, Yoongi'ye dışarıda beklemesini söylemiştim. Odada genç çocuklardan oluşan bir grup vardı. Jeongguk ve muhtemelen otuzlu yaşlarında olan biri vardı. Jeongguk beni gelince müziği kapattırdı ve molaya girdiklerini söyledi. Yanıma geldi ve elini omzuma koydu.

"Hoş geldin, hemen tanıştırayım istersen seni, tam kararını verdin değil mi?"

Vermiştim, kaybedecek bir şeyim yoktu. Deneyecektim olmazsa bırakırdım. Olumlu anlamda başımı sallayınca öğrencilere seslendi. Öğrencileri inceledim, yaşımın küçük oluşundan dolayı öğrencilerle aramızda çok yaş farkı yoktu.

Jeongguk öğrencilere bakarak konuştu. "Bu yeni eğitmeniniz Jung Hoseok, onu selamlayın lütfen."

Öğrencilerle karşılıklı selamlaştık. Sonra Jeongguk beni sırtımdan tutarak dışarı yönlendirdi. Dışarı çıkınca Yoongi'nin gözleri sırtıma dokunan Jeongguk'un eline kaydı. Jeongguk Yoongi'yi görünce elini çekti.

Bu ikisinin derdi neydi?

Jeongguk Yoongi'ye baş selamı verdikten sonra bana döndü. "Gel istersen programını ayarlayalım, bir an önce başlamanı istiyorum."

Başımla onaylayıp Jeongguk'u takip ettim. Yoongi de arkamızdan geliyordu. Üçümüz Jeongguk'un odasına girdik.

Jeongguk masasındaki kağıtlara bakarken Yoongi konuştu. "Haftasonu olmasın, ben haftasonu çalışmıyorum."

Ben de haftasonu olmasını istemezdim, Yoongi ile olan zamanımı kaybetmek istemiyordum.

Jeongguk birkaç kağıda daha baktıktan sonra bana döndü. "Pazartesi, çarşamba, perşembe ve cuma nasıl? Sabah 9'dan öğlen 2'ye kadar sürer eğitimin. Kulüpte ne yaptıysan burada da onu yap, herkesin hoşuna gidecektir."

Jeongguk'un bir şeyler karalayıp bana uzattığı program kağıdını aldım. "Teşekkür ederim Jeongguk, yarın görüşürüz o zaman."

Sessizce kenarda duran Yoongi'nin elini tutup binadan çıktım. Yoongi'nin arabasına bindik ve elimdeki kağıdı katlayıp ceketimin cebine koydum. Şoför hemen arabayı çalıştırdı ve Yoongi'nin arkadaşlarıyla buluşacağımız yere sürmeye başladı.

finder | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin