twentythree

1K 131 168
                                    

satır arası yorum🥺

"Anneme sevgilim olduğunu söylerek ne yapmaya çalışıyorsun?"

Başında dikildiğim yatağın başlığına sırtını yasladı ve soyunmaya başladı.

"İnsanların seni sevgilim olarak bilmesi hoşuma gidiyor."

Örtünün içine girdi ve beline kadar örttü. Sinirimi bozuyordu.

"Annem o Yoongi, ona yalan söylemeyi sevmiyorum ve inan bana senin hoşuna giden hiçbir şey sikimde değil."

Derin bir nefes alıp gözlerini sıkıca kapattı.

"Artık uyuyabilir miyiz? Yoksa bu gece bitmek bilmeyecek."

Odanın kapısına yöneldim ve sabahın ilk ışıklarının aydınlattığı koridora girdim. Yoongi de hemen yataktan kalkıp peşimden gelmeye başladı.

"Hoseok, nereye gidiyorsun? Uyuyacaktık hani?"

Kendimi salondaki koltuklardan birine attım.

"Sence ben uyuyacak bir durumda mıyım şu an? Suç duyurusunda bulunacağım, karakola gitmeliyim."

Yanıma geldi ve ellerimi tuttu.

"Annenin de polise ifade vermesi gerekiyor, o uyanıncaya kadar bekleyelim."

Kafamla onaylayıp ellerinden kurtuldum. Yavaş yavaş ışık hüzmeleri yayılan pencereye gittim. Perdeyi tamamen açtım ve Güneş'in doğuşunu izlemeye başladım. Gökyüzü ilahi bir tablonun renklerini taşıyordu.

Yoongi arkamdan sarıldı ve başını omzuma koydu. Dokunuşlarına bu kadar muhtaç olduğumu hissetmek canımı yakıyordu.

"Onu koruyamadım, hiçbir zaman anneme göre bir evlat olamadım."

Ellerini tişörtümden içeri sokup belimi okşamaya başladı, bedenim anında ellerine teslim oldu. Keşke seninle daha düzgün bir şekilde tanışsaydık Yoongi.

"Kendini suçlama, sana kötü insanların olduğunu ve genel olarak kazandıklarını söylemiştim." Göbek deliğimin çevresinde parmağıyla daire çizmeye başladı. "Ama onların unuttukları bir şey var; ben onlardan daha da kötüyüm."

Boynuma bir öpücük kondurdu. "Hoseok.. küçüğüm, Güneş'im, sevgilim." Bir elini tenimden çekip doğan Güneş' i gösterdi. "Güneş ışınlarını kaybedip doğmayı bırakana kadar seni seveceğim, her gün tazelenecek sana olan sevgim, her gün artacak."

Yanağımı tutarak göz göze gelmemizi sağladı. "Hoseok, sevgimi seninle büyütmeme izin ver. Seni büyütmeme izin ver."

Gözlerimi kaçırdım, ne bu soruyu olumlu cevaplayacak kadar salaktım, ne de olumsuz cevaplayacak kadar güçlüydüm.

Ellerini çözüp koltuğa geri oturdum. Masadan sigarasını aldı ve camı açıp içmeye başladı. Üstünde baksırından başka bir şey yoktu, üşüyecekti. Girişteki portmantoya gittim ve bir ceket aldım. Yoongi'nin omuzlarına koydum.

Pürüzlü sesiyle konuştu. "Beni hiç affetmeyecek misin?"

"Bilmiyorum." Elindeki sigarayı aldım ve dudaklarıma koydum. Sigarasını aldığım için yalancı bir sinir takındı suratına. "Yaramaz bir çocuksun Hope, yaramaz çocukları sevdiğimi söylemiştim."

"O zaman bundan sonra uslu bir çocuk olacağıma emin olabilirsiniz Bay Min." İkimiz de kıkırdadık, gülüşüm kısa sürmüştü çünkü eski günlerin çirkinliğini daha iyi hatırlamıştım.

Ben sigaradan bir nefes daha çekerken Yoongi kalkıp tuvalete gitmişti. Bu sırada telefonuna mesaj gelmişti. Merakıma engel olamayıp baktım. HyeShin'dendi. Şifresini bildiğim ekranı açtım ve mesaja tıkladım.

finder | sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin