Düşük bütçeli cinsellik uyarısı! Smut değil emcükleşme var ajdkqmdmwkd
~
"Aşkım çıkışta bize geçelim mi? Annemler yok bugün." Çınar'ın hevesli ve sevimli sesini duyduğumda dalgın bakışlarımı masanın üzerine birleştirdiğim ellerimden çekip ona döndüm. "Gidelim." Tatlı bir şekilde konuştuğumda otuz iki diş sırıtarak kafasını salladı ve tekrardan telefonuna döndü.
O esnada bakışlarım, masa da ki muhteşem dörtlüye kaymıştı. Kantinde oturuyorduk tam takım olarak, yalnızca Batı eksikti. Son bir kaç gündür hepsine şüpheli bir şekilde yaklaşıyordum.
Enis her zaman ki gibi tostunu kemirmeye devam ederek ayranını masum bir şekilde içiyordu. Bakışlarımı ondan çekip koyu bir şekilde maç sohbeti yapan Umut ve Altan'a çevirdim. Ellerini kollarını hararetli bir şekilde hareket ettirip, kendi takımlarını savunuyorlardı. Bir kaç saniye daha onları izleyip, gözlerimi Doruk'a diktim. Telefonunda bir şeyle uğraşıyor gibiydi. Ağzının içinde homurdanıyordu ve kaşları hafif çatıktı.
Derin bir nefes alarak ondan da gözlerimi kaçırdım ve buz gibi olan elimin avuç içini yanağıma yasladım. O sırada kantinden içeriye giren Batı'yı görmemle ani bir hızla eğik duruşumu düzeltmiş ve başımı dikleştirmiştim.
Sallana sallana, elleri dar siyah pantolonunun ceplerinde bir şekilde bize doğru geliyordu. Okul gömleğinin üstten bir kaç düğmesi açık, kravatı da gömleğinin yakalarından gelişi güzel sallanıyordu. Üzerinde deri ceketi, bileklerinde ise, gri kılıç şeklinde ki bilekliklerden vardı. Tırnaklarını uzatmayı seviyordu. Bazen siyah oje bile sürüyor, adeta içimi eritiyordu.
Son bir aydır yaptığım gibi, arsızca bedenini süzmeye devam ettim. Bir ay öncesine kadar dikkatimi bile çekmeyen çocuk, son bir aydır her bir hir hücreme işlemişti sanki. Bal rengi gözlerinde ki tekinsiz parıltı, beni ona çeken yegane şeydi.
Dağınık kumral saçlarını ince parmaklarıyla biraz daha dağıtıp masanın önünde durdu ve sandalyeyi çekerek rahat bir şekilde kuruldu. Sigara kokusu anında ciğerlerime dolarken istemsizce yüzümü buruşturdum.
"Ağzını yüzünü eğme lan öyle." Tek kaşını kaldırarak alayla konuştuğunda inadına yapar gibi biraz daha buruşturdum yüzümü. Kıkırdayarak kafasını olumsuz anlamda salladı ve Çınar'a dönerek bir şeyler anlatmaya başladı.
Onlar konuşmaya devam ederken ben ise dalgın bir şekilde tekrar masadakilerin suratlarını izlemeye başlamıştım. Hangisi olduğunu çözmeye çalışmak, benim matematiği sökmem kadar zor bir durumdu.
"Yüzün solgun." Batı bana yandan bir bakış atarak konuştuğunda elimi istemsizce yüzüme attım. Çınar anında bana dönüp yüzümü incelemeye başlamıştı. Sanki daha yeni görüyor gibiydi. "Sahiden de öyle, iyi misin canım?" Endişeli ses tonu kulaklarıma dolduğunda belli belirsiz gülümseyerek kafamı olumlu anlamda salladım. "Bir sorun yok, uykusuzum yalnızca."
"Çınar!" Batı dişlerinin arasından uyarırcasına konuştuğunda Çınar anında benden biraz uzaklaşmıştı. Evet, Batı homofobikti ama ikimizde arkadaşı olduğumuz için bu durumu yavaş yavaş kabullenmeye başlıyordu. Sadece yanında böyle kelimeler kullanmamamızı ve fazla yakın olmamamızı her daim tekrarlıyordu.
Eskiden yanımızda bir saniye durmaz, bizimle tek kelime dahi etmezdi. Ama şimdi yavaş yavaş eski halimize dönüyorduk. Yine de bana karşı her zaman biraz daha soğuk olmuştu. Mesela ilk zamanlar Çınar ile iletişimini asla kesmemişti. Benim ile konuşması bile üç haftamı almıştı.
Çınar ile daha yakın olduğu için ve beni pek sevmediği için onun aklını çeldiğimi ve âşık ettiğimi düşünüyordu. Dolaylı yoldan çokça kez ima etmişti bunu bana.