Dün ki bölümü atlamayınn, medya Batı ve Utku ahdkqmrjqj ✊❤
~
Doruk yüzünde ki ciddi ifadeyle kollarını göğsünde birleştirmiş, tek kaşını kaldırarak ateş saçan gözleriyle, gözlerimin içine en sert ifadesiyle bakıyordu. "Konuşmalıyız..."
Gözlerimi devirerek omzumda ki çantamı biraz daha sıkı kavradım ve dudaklarımı ıslatarak araladım. "Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok benim."
"Ama benim var."
Sert adımla ilerlemeye başladığında içime derin bir nefes çektim ve kalçamı hemen yanımda ki sıraya yasladım. Umursamaz bir şekilde ellerimi ceplerime sokup, bana doğru ilerlemesini seyrettim. İçten içe neden bu kadar delirdiğini merak etmeye başlamıştım.
"Ne söyleyeceksen söyle sonra da siktir git." Tam önümde durduğunda tükürürcesine konuşup dişlerimi sıkmıştım. Bana yaptığı ihanet aklıma geldikçe çıldıracakmış gibi oluyordum. Ellerimin titreyişini görmemesini umarak tırnaklarımı tenime bastırdım.
"Bakıyorumda," dedi çenesinin ucuyla hafif açıkta kalan boynumda ki izleri gösterirken. Karşımda ki sıraya aynı benim gibi yaslanmış, kollarını göğsünde bağlamıştı şimdi. "İki kişiyi aynı anda idare etmeye alışmışsın."
Kaşlarım çatılırken yerimden doğruldum. Gözleri o kadar kararmıştı ki, onu daha önce hiç bu halde görmemiştim. "Ne demek istiyorsun, açık açık konuş benimle." Sıkılı dişlerimin arasından konuşmuştum. Sağ gözü seğiriyordu, gergindi.
"Gayet açık değil mi?" Dedi omuz silkip alaylı bir şekilde bedenimi süzerken. "Pek şaşırmadım açıkçası, senin gibi birisinden böyle bir yüzsüzlük bekliyordum zaten." Hırslı bir şekilde alt dudağını yaladığında sinirlerime engel olamayarak öne atıldım ve yakalarını sıkı sıkı kavradım.
"Doruk..." dedim onu geriye ittirirken. Yutkunarak bileklerimi kavradığında umursamadım, çok sıkı tutuyordum. Öfke yavaş yavaş bütün bedenimi ele geçiriyordu. "Düzgün konuş, bana yüzsüz diyecek en son insan sensin." İğrenircesine bedenini geriye ittirerek bir adım arkaya attım.
"Doğru değil mi? Öylesin! Sevgilisi olan bir erkeğe hâlâ sulanacak kadar yüzsüzsün!" Aynı hırsla yakalarımı kavradığında afalladım. Şimdi tamamen dağılmış görünüyordu, yüz hatları acı dolu bir şekilde kasılmıştı.
Ellerini ittirerek bedenini kendimden uzaklaştırıp derin bir nefes aldım ve yakalarımı düzelttim. Gözleri dolu dolu olmuştu. "Bak, söylediğin şeylerden hiç bir sikim anlamıyorum ve umrumda da değil. Yeteri kadar alçaldın gözümde, bence buna daha fazla devam etme Doruk."
"Sikeyim, neden hâlâ seni düşünüyor? Söylesene onunla beraber olmaya devam mı ediyorsun yoksa? Benimle sevişirken bile neden senin adını sayıklıyor?"
Gözlerimin içine dolu dolu olan gözleriyle bakıp hıçkırdığında dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı. Gözlerim irileşmiş, ne diyeceğimi bilemez hâle gelmiştim.
"Niye susuyorsun Utku?" Hırsla konuşup kollarımı sıkıca kavradı ve bedenimi sarstı. Kendime gelerek bedenini tamamen geriye doğru ittirdim ve terleyen avuç içlerimi pantolonuma sürttüm. Dudaklarımı yalayıp söyleyeceğim sözleri kafamda tartmaya çalıştım.
"Sevgilinle yattığım falan yok, kendi kafanda bir şeyler kurup, buraya gelip bana böylece ahkâm kesemezsin. Benimle tek kelime etmeye bile hakkın yok senin Doruk, dua et bunca yılın hatrına susup, sessiz kalıyorum." Nefes nefese bir şekilde susup bir süre bedenini küçümseyici bakışlarımla süzdüm. "Sevgilinin beni unutamayıp, senin bedeninle tatmin olamamasıda benim sorunum değil."