Bölüm için bir şey diyemiyorum, medya anlatıyor her şeyi...
NOT: Bu bölümde ve bundan sonra ki bölümlerde de cinsellik FAZLACA bulunur. Soft bir kurgu olmamakla birlikte, aldatma gibi şeyler de vardır. Rahatsız olanlar lütfenn okumasın....
~
"Çınar atsana topu amına koyduğum!" Batı'nın yüksek sesiyle yutkunurken gözlerimi üzerinden çekmeye çalıştım ama yapamıyordum.
Son dersimiz beden eğitimiydi ve sınıfta ki erkekler basketbol maçı yapıyor, kızlar ise kendi aralarında voleybol oynuyordu. Benim gibi hiç bir spor dalından anlamayan yıkıklar ise bir köşede oturmuş onları izliyordu.
"Taaa ebesinin amındasın yavşak nasıl atayım?" Çınar'ın sinirli sesi kulaklarıma dolduğunda zar zor gözlerimi Batı'dan çekip ona çevirdim. Etrafa sinirli bakışlarından atarken gözleri beni bulmuştu. Sırıtarak öpücük attığımda belli belirsiz gülümsedi. Yüz hatları anında gevşemişti.
Ne kadar sinirli olursa olsun gözleri bana değdiği an yumuşuyordu.
Bakışlarım tekrardan Batı'ya kayarken, gördüğüm görüntüyle dudaklarım iki metre açılmıştı. Terden ıpıslak olan tişörtünü üzerinden bir çırpıda çıkarıp rastgele fırlattığında, yan tarafımdan gelen kızlardan kısa bir iç çekme duydum.
İşte şimdi, insanın nutkunun tutulmasına sebep olan esmer teni tamamen gözler önündeydi. Çaktırmamaya çalışarak güzel vücudunda gözlerimi gezdirmeye başladığımda, içimden kendime milyonlarca kez küfrettim. Ondan etkilenmek akıl işi değildi.
Gözleri kısa bir an gözlerime değdiğinde irkildim. Sanki öylesine etrafına bakınırken gözlerimiz kesişmiş gibiydi. Ama öyle olmadığını biliyordum. Bal rengi gözlerinde farklı bir bakış vardı, bunu bana bakarken kasten yaptığını bas bas bağırıyordu.
Bir kaç saniye daha gözlerimin içine bakıp önüne döndüğünde dudaklarımı yalayarak yutkundum. İnce beline tezat oluşturacak kadar geniş omuzları vardı. Köprücük kemikleri fazla kalın değildi ancak belirgindi. Yumuşacık koyu kahverengi saçları, alnına yapışarak iç çekmemi sağlıyordu. Kıpkırmızı ıslak dudakları nefesimi keserken, yapabildiğim tek şey onu arsızca süzmekti.
Bakışlarım, gri eşofmanına kayarken alt dudağıma dişlerimi geçirdim. Sikeyim ki, nefeslerim hızlanıyordu. Parmak uçlarım karıncalanmaya başlarken yutkundum ve eşofmanının altından hafif belli olan aletini bayıklaşan gözlerimle dikizleme işine devam ettim.
Aletini kalça aramda sıkıştırıp üzerine oturduğumu ve onu sürdüğümü hayal ettim. Islak ve sıcak dilinin boynumda vahşi öpüşlerle gezinip, ellerinin kalça yanaklarımı kavrayıp sıkıştırmasını ve üzerinde çıldırtıcı bir yavaşlıkla sektiğimi...
Esmer tenine dokunmak için çıldırıyordum ancak sadece çıldırmamla kalıyordum. Tenine temas etmek için yanıp tutuşan bedenim, her geçen saniye beni biraz daha zorlarken bakışlarımı alt tarafıma çevirdim.
Siktir, durum hiç iç açıcı değildi.
Derin derin nefesler alarak titreyen ellerimi dizlerime sürttüm ve alt dudağıma dişlerimi geçirerek yerimden hızla doğruldum. Bu kadar etkilenmem normal miydi?
Basketbol topunu tutan ellerinin, kalçamı kavraması için yalvaracak duruma gelmiştim ve bu durum gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Ondan da o mükemmel ötesi bedeninden de nefret ediyordum. Beni, tek bir hareketiyle bile bu kadar etkileyebilmesi ve sınırlarımı zorlaması canımı feci bir şekilde sıkıyordu.
"Utku! Nereye?" Çınar'ın sesini duyduğumda kirpiklerimi kırpıştırdım ve omzumun üzerinden ona bakmaya başladım. Aletimin hafif hafif sızdırmasından dolayı akan sıvı, cayır cayır yanan deliğime temas ediyordu. Zor durumdaydım, hemen burdan gidip kendimi rahatlatmam gerekiyordu.
"L-lavaboya, geleceğim hemen." Bir şey demesine izin vermeden tüm yükü uyuşan bacaklarıma verdim ve soyunma odasına giden basamakları inmeye başladım.
Herkesin çıktığından emin olup sağı solu iyice kontrol ettiğimde derin bir nefes aldım ve kapıyı hızla açarak içeriye girdim. Aceleyle arkamdan kapatmıştım.
Titreyen ellerimle vakit kaybetmeden pantolonumu ve baksırımı hızla bacaklarımdan sıyırıp yan tarafıma attım. Gözlerimi sıkı sıkı yumup yutkunduğumda şakaklarımdan akan minik ter damlası boynuma kadar inmişti.
Çantaların olduğu bankın önüne gelip hızla çantalları ittirdim ve bacaklarımı iyice iki yana açarak banka kuruldum. Aletim canımı yakmaya başlamıştı.
Sol elimi kaldırıp sıcacık olan ve damarları belirginleşen aletimin çevresine sardığımda sızlanarak ufak bir çığlık attım. Kapalı göz kapaklarımın arkasında aletimi kavrayan el benim ki değilde, Batı'nın eliydi çünkü. Delirmem bu yüzdendi.
Derin nefeslerimin ve çığlıklarımın arasından orta derecede bir tempo tutturup aletimi çekiştirmeye başlarken, bir yandan da ayak parmaklarımı sıkıyordum. Dudaklarımı yalayarak hareketlerimi biraz daha hızlandırdım. Ancak, yeterli değildi.
Alev alev yanan elmacık kemiklerimi omuzlarıma sürtüp kirpiklerimi kırpıştırdım ve sağ elimi dudaklarıma götürdüm. Orta ve işaret parmaklarımı ıslak dudaklarımın ardından ağzımın içine soktuğumda gözlerim titreşerek kapanmıştı.
Onun ince parmaklarını emdiğimi hayal edip kendimi biraz daha kaptırdığımda artık ağlamaklı bir şekilde inliyordum. Şapırtılar çıkararak parmakları ağzımdan çektim ve adeta deli gibi yanan deliğimin çevresinde gezdirdim.
Kapıdan gelen hafif cızırtılı ses o an, umrumda olan son şey bile değildi.
Islak ve sıcacık olan deliğime masaj yaparak parmaklarımı sıkı duvarlarımın arasından kaydırdığımda dudaklarımdan istemsizce, yüksek sesli bir mırıltı dökülmüştü.
"Batı..." alt dudağımı yalayarak dişlerimi geçirdiğimde, derin nefesler alarak bir kaç kere daha adını sızlanmamla inledim. Parmaklarımı biraz daha ittirip hassas noktama vurduğumda çığlıklarım ve ağlamaklı ses tonumda artmıştı.
Bir kaç kere daha aletimi çekiştirip parmaklarımı tüm gücümle hareket ettirdiğimde, kirpiklerim kırpışarak elime doğru gelmiştim. Gözlerim bayık bir şekilde soyunma odasının nemli tavanıda gezinirken, tüm vücudum boşalmanın etkisiyle deli gibi titriyordu.
Yerimde yavaşça doğrularak hafif allaşan yanaklarımla güçlü nefesler aldım ve dudaklarımı dişledim. Ardından tutmayan, uyuşan bacaklarımla birlikte ayaklandığımda yer ayağımın altından kayıyormuş gibi hissetmiştim.
Temiz olan elimle zar zor baksırımı ve pantolonumu giyinip, muslukların oraya gittim ve ellerimi yıkadım. Nefeslerimin düzene girmesini bekleyip suratıma, boynuma ve ensemede su vurduğumda sonunda rahatlamıştım.
Aynadan bakışlarımı çekip adımlarımı kapıya yönelttiğimde yaptığım şeyin yükü omuzlarıma daha yeni biniyordu. Burnumu çekip dolan gözlerimi kırpıştırdığımda, içimden defalarca kez kendime ve iğrenç kişiliğime lanet ediyordum.
~
Text fazla olmaz, düz yazı ağırlıklı olur...