1.8

7.9K 523 386
                                    

Uzun bir bölüm oldu, yorum bekliyorum birazz 👉👈 bir de dün attığım bölümü atlamayınn~

~

Her şeyi planlıydı, sikeyim ki en başından beri her şeyi planlamıştı. Çınar'ı ve Doruk'u bitirmişti. Söylediği sözü tutmuştu. Beni o saplandığım bataklıktan kurtarmıştı. Kimseye güvenmemem gerektiğini bana öğretmişti.

Kendisine bile güvenmemem gerektiğini, bana öğretmişti...

~

"Kim biliyordu?" İfadesiz ses tonumla konuşup donuk bakışlarımı Altan'ın telaşlı yüzüne diktim. Dizlerime koyduğum ellerim deli gibi titriyordu. Başım manyak bir şekilde ağrıyor, tüm uzuvlarım her geçen saniye biraz daha şiddetli titriyordu.

"Hangileriniz biliyordu Altan!?" Hızla yerimden kalkıp boğazlarımı yırtarcasına bağırdığımda Altan yerinden sıçradı. Göz yaşlarım yanaklarımdan hızlı hızlı dökülürken, nefeslerim sıklaşmıştı.

"Siktir... iyi eğlendiniz mi bari? Arkamdan iş çevirmek sizi yeterince eğlendirdi mi? Söylesene, ne zamandır beni ayakta uyutuyordunuz? Ne zamandır aptallığıma kahkahalarla gülüyordunuz? Konuşsana Altan!" Yakalarını kavrayarak sarstığımda ellerini bileklerime atarak sıkı sıkı tuttu.

Bulanık görüyordum, gözlerimden yaşlar hiç durmayacakmış gibi akıyordu. Yanaklarım kaşınmaya başlamıştı. Yutkunarak gözlerinin içine baktığımda yakalarını ellerimden kurtardı.

"Sana yemin ederim ben de bugün öğrendim. Hiç bir şey bilmiyordum. İnan bana." İnandırmak istercesine yumuşak bir ses tonuyla konuşmuştu. Hızlı hızlı kafamı iki yana olumsuz anlamda salladım.

İnanmıyordum, güvenemiyordum. Şuan hiç kimseye güvenemiyordum, herkes arkamdan iş çevirmiş gibi hissediyordum. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

Altan'ın dizinin dibine çökerek gözlerimi sıkı sıkı yumdum ve derin bir nefes aldım. Gördüğüm görüntü ve işittiğim ses kaydı bir an olsun aklımdan çıkmıyordu.

"Utku, çok üzgünüm..." Altan omzumu sıvazlamaya devam edip beni yatıştırmaya çalışırken yutkundum. Ne hissedeceğimi, nasıl bir tepki vereceğimi şaşırmıştım.

Ne yapmalıydım, kime kızmalıydım? Ya da birisine kızma hakkım var mıydı benim? Kim suçlu, kim masumdu? Ben de aynı hatayı yapmamış mıydım? Onun en yakın arkadaşıyla onu aldatmamış mıydım? Ona kızma hakkım var mıydı? Yoktu, benim ağzımı açıp tek kelime etmeye dahi bile hakkım yoktu.

Kendimi bu konuma ben düşürmüştüm...

Ona kızamazdım, Çınar'a kızamazdım. Onu en iyi anlayan kişi belki de bendim. Arzularına, duygularına yenik düştüğünü anlayabiliyordum. Aynı hataya ben de düşmüştüm. Kendimden iğrensemde, bu iğrenç duygulardan, hislerden kurtulamamıştım. Olmamıştı, yapamamıştım.

Ama ben onun açığını aramak için arkasından iş çevirmemiştim. Aptal gibi ona olan hislerim hâlâ ilk gün ki gibi olduğunu sanmış, Batı ile aramızda olan şeylerin geçici bir heves olduğunu düşünmüştüm. Çınar'a âşık olduğumu kendime inandırmıştım.

Yanılmıştım.

Kapının kırılacakmış gibi çalmasıyla kirpiklerimi kırpıştırarak başımı geriye çektim ve yavaşça ayaklandım. "Bizi biraz yalnız bırak." Altan üzgün bir şekilde kafasını sallayıp dizlerini sıvazlayarak ayağa kalktı ve benden önce kapıya doğru ilerlemeye başladı. Arkasından gidiyordum.

Kapıyı açtığında bakışlarımı yerden çekip gelen Batı'ya baktım. Gördüğüm görüntüyle afallarken, canım biraz daha yanmıştı. Yüzümü buruşturup burnumu çektim. Direkt olarak içeriye girmişti, sanki onu her an kovabilirmişim gibi çok seri hareketler yapıyordu.

UTKU (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin