35. Bölüm

1.4K 142 6
                                    

Hepinize yeni bölümden selamlar💙Bu bölüm yeni bir karakterle tanışacağız. Eğer Bahar'ın hikayesini merak ederseniz yeni hikayem Sevgili Bahar Çiçeği'ne profilimden ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar🧡

U M U T

Nihayet söylemiştim işte!

Asya'ya evlenme fikrinden çok net bir biçimde bahsedememiş olsam bile ailesi ile tanışmak istediğimi söyleyebilmiştim. Aslında her şey spontane gelişmişti. Yakın arkadaşı Ela'nın düğününün olacağını öğrenince ailesiyle tanışmak için güzel bir fırsat olacağını düşünmüş ve konuyu açmıştım. Asya'nınsa bu konu hakkında hala tam olarak fikrini bilmiyordum. Ancak aramızdaki sınırların tam olarak kalkmış olması beni cesaretlendirmişti.

Şirkete yüzümde aptal bir gülümseme ile gitmiştim. Tüm vücudumda hala Asya'nın kadife teninin kokusu vardı, muhteşem bir gece geçirmiştik. Onun sıcaklığı ve güzelliğinde defalarca kez kaybolurken kendimi tamamlanmış hissediyordum. Onunla birlikteyken oluşan büyülü kozadan ayrılmak çok zor olmuştu. Şimdi şu sıkıcı toplantının ortasında bile aklım sarmaşığın yanına koşup yine onu doyasıya sevmekteydi!

Önünde diz çöküp "Lütfen benle beraber yaşlan!" demek istiyordum.

Kararım kesindi, Asya'ya evlenme teklif edecektim. Ne düşündüğünü bilmediğim için bu durumun beni fazlasıyla korkuttuğunu itiraf etmeliyim. Paris'e benimle birlikte gelmesini istemiştim, özel bir sürpriz hazırlayacaktım. Ancak sarmaşık sevgili abimin kadın versiyonu olmakta fazlasıyla ısrarcıydı. Utku sarmaşığı kendi gibi işkolik yapmıştı!
Bende yeni planlar peşindeydim, sarmaşığa evlenme teklif etmenin yeni yollarını ararken bir yandan da bu konu hakkındaki fikrini öğrenmek istiyordum.

Asya'nın son zamanlarda makaronları da dahil olmak üzere tatlılarını övdüğü bir kafe vardı: Kalipso. Barış'la birlikte hem tatlıları denemek hem de bir kahve molası vermek için buraya uğramıştık. Asya'nın ofisi buraya yakındı, birazdan yanımıza uğrayacaktı. Planlarımı gerçekleştirebilmek için Barış'ta yardım istedim.

"Asya ile birlikte otururken evlilik konusunu açar mısın Barış?" Sevgili kuzenim bana yardım etmek konusunda pek de hevesli değildi. Kendisini herhangi bir kadınla muhatap görmek oldukça zordu, haliyle evlenme isteğimi pek anlamıyordu.

"Sana rahat batıyor bence," dedi suratını ekşiterek. "Ne güzel bir ilişkiniz var, neden böyle bir teklifi Asya'nın fikrini öğrenmeden yapmaya kalkışıyorsun hiç anlamıyorum."

"Aşığım, aşık! Sevdiğim kadınla yaşlanmak istiyorum, ailem olsun istiyorum. Bir gün aşık olursan o zaman hatırlatacağım sana bunları."

Yine o kibirli ifadesini takındı. "Kadınlar karmaşık yaratıklar bence. Sen aralarından en akıllı ve mantıklı olanı buldun ama sağol ben hiç almayayım." Barış'ın herhangi bir kadından övgüyle bahsettiğini de duymamıştım. Ama içten içe Asya'yı sevdiğini ve takdir ettiğini biliyordum ve bu hoşuma gidiyordu. Özel hayatıysa tam bir muammaydı.

"O kadar zamandır seni tanıyorum hiç bir kadından ilgiyle bahsettiğini hatırlamıyorum."

"Öyle birisi yok. Olmayan birinin neyinden bahsedeyim?"

Ben Barış'la uğraşırken gözüm kapıdaydı. Henüz birkaç saattir görmemiş olmama rağmen Asya'yı özlemiştim. Kapıdan içeri girerken görünce liseli bir ergen gibi sırıtmadan edemedim. Barış bana gülerek peçete uzattı. Ağzının suyunu sil, yiyecek gibi bakıyorsun demekti bu.
Ona aldırmadan kalkıp sevgilime sarıldım, insan içinde olmasak gönül neler istiyordu tabii. Akşama baş başa kalana kadar dayanacaktık mecburen. Yanağına ufak bir öpücük kondurup "Hoş geldin sarmaşık," dedim.

"Hoş bulduk. Ee ne yapıyorsunuz? Üçüncü silahşörünüz nerede?" derken Haydar Berk'i kastediyordu. Gerçekten de tuhaf bir üçlü olmuştuk, Barış kendisinden pek hazzetmese de Haydar'ın bizimle oluşuna alışmış gibiydi.

"İki gündür ortalarda yok." dedi Barış. "Muhtemelen güzel bir kız görüp peşine takılmıştır, çıkar ortaya."

Havadan sudan sohbet ederken Barış konuya girsin diye gözünün içine bakıyordum ama o bana bakmak yerine gözlerini başka bir noktaya dikmişti. Gözlerinin baktığı tarafa kafamı çevirdiğimdeyse ileriki bir masada tatlı yiyen sarışın bir kadına oldukça dikkatli bir şekilde baktığını gördüm.

"Bu kadar çabuk çarpılacağını düşünmemiştim."

Yüzünü bana çevirmeden cevap verdi. "Ne çarpılması, ne diyorsun Umut?"

"O kadın kim?" Barış soruma rağmen yine de bana dönmeden hala genç kadına bakıyordu. Asya ise aramızdaki tuhaf diyaloğu şaşkınlıkla izlemekle yetindi.

"Artemis," diye mırıldandı Barış. Kadının adından mı bahsetmişti, onu tanıyor muydu hiçbir şey anlamamıştım. Büyülenmiş gibi yanımızdan kalkıp kadının yanına doğru yol aldığını gördüğümde ağzım bir karış arkasından bakakalmıştım. Sarmaşıkla bir film sahnesini ağır çekimde izliyor gibiydik. "Artemis," diye heyecanla kadına seslendi Barış. Başını kaldıran kadın şaşkınlıkla ayağa fırlarken "Apollon! " deyip kollarını Barış'a doladı. Bir kadın kollarını Barış'a doladı! Sonra da karşılıklı oturup duymayacağımız bir tonda sohbet etmeye başladılar. Onu ilk kez böyle görüyordum. Bir on dakika kadar sonra nihayet şaşkınlıkla onlara baktığımızı anlayan Barış kadınla birlikte yanımıza geldi.

"Seni kuzenim Umut ve sevgilisi Asya ile tanıştırayım. Gençler bu da Bahar."

"Memnun oldum." diyen Bahar'ın neşesi sesine yansımıştı. Barış'ı gördüğüne sevindiği her halinden belliydi. Meraktan ölüyor olsam da Barış'a sorular sormayı şimdilik erteleyecektim. Bir ara Bahar'ın kim olduğunu ayrıntısıyla öğrenirdim nasılsa. Barış'la ikisine bakarken yeni bir maceranın bizi beklediğine fazlasıyla emindim.

* * *

Paris'e hiç gitmek istemiyordum! Asya'yı burada tek başına bırakıp gidecek olmak canımı sıkıyordu. Çocukça bir inatla yine de son ana kadar benimle gelmesi için ısrar etmiştim, içimde anlamlandıramadığım bir sıkıntı vardı. Asya havaalanına benimle gelmek istemişti, onunla geçecek fazladan her dakikaya razıydım, sevinerek kabul etmiştim.

"Seni bırakıp gitmek çok zor geliyor." Alnına bir öpücük kondurdum. "Londra'dan dönerken ilk kez yanından ayrıldığımda böyle kötü hissetmiştim."

"Sevgilim, göz açıp kapayıncaya dek geçecek. Sadece bir hafta ayrı kalacağız."

"Neden ayrı kalıyoruz ki?"

"Oyunlarda mızıkçılık yapan huysuz çocuklar gibisin." derken gülüyordu. Her gülümsemesi içimde rengarenk çiçekler açtırırken bir kere daha şükrettim. "Seni çok seviyorum sarmaşık." deyip ekledim. "Döndüğümüzde konuşmamız gereken önemli konular var."

"Ne gibi?" diye sordu merakla.

"Öğreneceksin ama şimdi değil," dedim gülerek. Döndüğümde hiç beklemeden ona evlenme teklif edecek, bütün ömrümü ona verecektim. Hatta kabul etmese bile bir ömür bekleyecektim. Beni sevdiği sürece onun yanında olmaktan bir an bile vazgeçmeyecektim. Bineceğim uçağın saati geldiğinde Asya'nın kokusunu bir kere daha içime çektim.

"Seni seviyorum telefon kulübesi. Bir bekleyenin var, işlerini kısa sürede halledip bana dön, tamam mı?" Dudaklarına minik bir öpücük kondurup hasretle gözlerine baktım.

Nereye gidersem gideyim döneceğim tek yer sarmaşığın yanıydı!

Gece Mavisi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin