30. Bölüm

47.4K 2.7K 1.4K
                                    

*DEFNEDEN*

"Kızım hadi çık şu odadan. Kuzey abim 50 defa arayıp ne olduğunu sordu. Sana haber vermeden getirdiğim için ağzıma sıçacak zaten." diye söylenen Poyraz abime her ne kadar görmesede dil çıkardım.

"Ay tamam geldim be. Başımın etini yedin." diyip odadan çıktım. Islanğım için üstümü filan değiştirmiştim.

"Hadi inelim. Sen iyisin di mi? Bak ben hasta olabileceğini düşünememiştim. Özür dilerim." dedi. Yhaa kıyamisuu. Ama sonuçta beni ıslattı. Tabi ki süründüreceğim. Hah.

"Ya bi git ya. Neyin özürü bu. Ya ben zatüre olursam. Ya ben ince hastalığa yakalanırsam. Ya üşüme kanseri olursam. Ya-" duygu sömürümü yarıda kesti.

"Lan tövbe de. Abartma ayrıca kızım. Sen hepimizi gömersin." diyip göz kırptı. Hay senin o gözün çıksın.

"Of tamam be. Yürü gidelim. Abimler hâlâ kayıyorlarmıymış?" diye sordum. İnşallah içeri geçmişlerdir. Çünkü hava çok soğuk.

"Geçmişler. Kahve içiyorlarmış. Bizde gidelimde bir şeyler içelim." dedi. Kafamı salladım ve bana uzattığı elini tuttum.

"Eee aslanım hayat nasıl gidiyor?" diye sordum. Ateşi düşünmekten kafam ağrımıştı. Biraz dağıtmam lazım.

"İyidir koç, senden naber?" diye sordu. Kıkırdadım. Onunla böyle keko gibi konuşmak hoşuma gidiyor. Hatta belki bir gün insanların yollarını kesip 50 kusuruşlarını alırdık. Bunu aklımın bir köşesine yazdım.

"Benden de iyi be. Nolsun, bekliyorum bir şeyler." dedim. Anlamadığına eminim ama bana kaşlarını çatıp baktı.

"Neyi bekliyorsun?"

Ateşi...

Peh şaka şaka. Yani şaka da değil. Ay bilmiyorum. Lanet olsun!

"Bilmiyorum." dedim. Bana inanmadığını belli eden bir bakış attı. Zaten otelin kafe kısmına da gelmiştik.

Abimlerin masasına yürüdük.

"Eğleniyor muyuz Baybuuuurrrttt?" diye bağırdım. Hepsi bana bakınca gülmeye başladılar. Hayret bunu hepsi biliyordu.

"Ne oldu? Nereye gittiniz siz?" diye soran Kuzey abime baktım. Sonra da bana yalvaran gözlerle bakan Poyraz abime. Söylemicem lan, rahat ol.

"Islandım. Gidip üstümü değiştirdim." dedim. O sırada Ateş bana tek kaşını kaldırmış ve sırıtarak bakıyordu. Beni Poyraz abimin ıslattığını biliyordu. Umarım söylemez.

"Nasıl ıslandın? Üşüyor musun? Niye dikkat etmiyorsun kızım ya? Hasta olursan ne olacak?" dedi Kuzey abim, hem sinirle hem telaşla.

"Ay abi abartma." diyip göz devirdim. Ayol bende ne kadar çok göz deviriyorum be!

"Sen mi ıslandın?" dedi Ateş. Hâlâ tek kaşı havadaydı. Sırıtması da yüzündeydi. Ay acaba şarkıyı anlamış mıydı?

"Evet ben ıslandım." dedim. O da anlamış olacak ki ağzına hayali bir fermuar çekti.

"Yemekten sonra ne yapalım?" diye soran Meriç abime döndüm. Eğer grup halinde olursak Ateşle tek başıma kalamazdım. En iyisi akşam odama erkenden gidip herkes uyuduktan sonra onunla konuşmaktı.

"Oturalım işte. Ne yapacağız çocuk gibi ortalarda mı dolaşacağız?" dedim. Bu dediğime ben bile inanmamıştım. Ben ve oturmak? Pehh, ben kim oturmak kim?

"Defne iyi misin abicim?" dedi Kaan abim. Önce ona sonra masadakilere baktım. Hepsi bana bakıyordu. Ne yani oturmak istemem bu kadar mı anormaldi lan?

Abilerim ve İkizim ||tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin