Selamm~
Medya boş kalınca rahatsız oluyorum ama ne koyacağımı da bilmiyorum U_U
İyi okumalar 🌸Chungha'nın Ağızından
Görevliler gelip Lee'yi hakkında karar çıkana kadar yaşamını sürdüreceği zindanlara götürdüler. Ama bu sefer okulumuzdakine değil başka bir bölgedeki daha güvenli ve korumalı olduğunu düşündükleri yere götürdüler.Bizden uzakta olsun da cehennemin dibine bile gidebilir.
Gelen görevliler Lee hakkında bize sorular sormuşlardı. Ne zaman geldiğini, neden okulda müdürlük yaptığını, kısacası olup biten her şeyi sorguladılar. Sorularını yanıtladıktan sonra bizi rahat bırakmışlardı.
Normalde gelen görevliler Baekhyun'u serbest bıraktığım için beni de sürgüne gönderebilirdi. Ancak Baekhyun'un kontrol edildiğini kanıtladığımızdan suçu düşürülmüştü. Bu yüzden bende suçsuz olmuştum ve bunun için ömrüm boyunca müteşekkir olacaktım.
Görevliler kapının zincirini de açmışlardı yani artık okuldan çıkabilirdik. "Çok vakit kaybettik. Baekhyun bekliyor." Ben sorulara cevap verirken herkes ne yaptığımı öğrenmişti, artık ormana gidene kadar beklememe gerek yoktu.
Kapıdan çıkarken Jungkook sessizliğini koruyordu. Bizimle gelip gelmeyeceğini sormaya karar verip, diğerlerini onunla yanlız konuşabilmek için önden gönderdim.
"Gelmek zorunda değilsin. Eğer Baekhyun ile yüzleşmek sana acı veriyorsa bunu yaşamanı istemem." dedim sesimin onun bana yaptığı gibi soğuk olmasına özen gösterirken.
Beni es geçerek kapıdan çıkıp ilerlemeye başladı. Beni dinlediğini biliyordum bu yüzden önümden yürüdüğü için yüzünü göremesem de konuşmaya devam ettim.
"Sinirlerine hakim olamayıp Baek'e saldıracaksan gelmemen daha iyi olur." Hala bana bakmıyordu aynı sinir bozucu sessizlikle yürüyordu.
Daha fazla kendimi tutamayıp bir hışımla koştum ve kolundan tutup onu kendime çevirdim. Bu hareketim onu biraz şaşırtmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu.
Elimi çekince kolunu tuttuğum yeri sirkeledi ve buruşan deri ceketini düzeltmek için çekiştirdi. Ağzım açık kalakalmıştım.
Benden bu kadar çok mu iğreniyordu?
Dolan gözlerimi görmemesi için bakışlarımı gözlerinden çekip yere döndürdüm. Aramızdaki sorun neydi bilmiyorum ama arkadaşlarımızın başına gelen olayların bizim ilişkimizi etkilemesi kalbimi kırıyordu.
"Baekhyun'un suçsuz olduğunu anlamıyorsun değil mi?" Yere bakmaya devam ederken kollarımı önümde bağladım. O da durduğu yerde kıpırdanmıştı.
"Hayır anlamıyorum. Ama burada bir şeyi anlamayan tek kişi ben değilim.. Sende benim ne yaşadığımı anlamıyorsun!" Sessizliği bir anda bağırışmaya dönüştüğünde ağaçların üstündeki kuşların bazıları korkuyla uçmuştu.
"Hayatında sevdiğin birini kaybeden tek kişi sen değilsin. Bütün kötülükler senin başına geliyormuş gibi davranma. Böyle bir dönemde birbirimize destek olmamız gerekirken senin yaptıklarına bak!" Ellerime hakim olamayıp sinirle savurdum. Aramızdaki gerginlik artarken Jimin bağırışmalarımızı duymuş olacak ki diğerlerinin yanından ayrılıp koşarak yanımıza geldi.
Jungkook ve benim aramda durarak bizi birbirimizden uzağa itti. "İş birliği yapmazsak ölen tek kişi Felix olmayacak." Jimin'in dediği acımazcaydı ama bizi kendimize getirmek için Jungkook ile kavga etmeyi göze almıştı.
Jungkook haksız olduğunu biliyordu bu yüzden vampir hızıyla yanımızdan uzaklaşıp diğerlerine katıldı.
Kaçmak kolay geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasy"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.