Medyada Solar var~
Jungkook'un ağzından
"Hadi Yeol daha hızlı. Chunga'nın yardıma ihtiyacı olabilir." Sırıtarak kafa salladı. "Bende sen üzülme diye hızlanmıyordum madem öyle istiyorsun yetiş bakalım." Bir anda Vampir hızıyla ortadan kayboldu. Bende peşinden gittim.Chunga'nın ağızından
Mesajı gönderdikten sonra en yakın zamanda gelmeleri umuduyla Müdürenin yanına döndüm. Eline kadehi almış şelaleye yaklaşıyordu. Aklını kaçırmış galiba diye düşündüm.Ellerimi göğüsümde birleştirerek "Kadehi kendinize saklama sebebinizin kullanacak olmanız olduğunu düşünmemiştim." diye sitemli bir şekilde konuştum.
Beni duymazlıktan geldi ve yürümeye devam etti. Gerçekten o sudan içeceğini anlayınca koşarak önüne geçip onu durdurdum. "Bunu yapmanıza izin veremem."
"Senden izin isteyen olmadı." dedi ve gücüyle beni itti. Bir kaç metre ileriye savruldum. O şelaleye yaklaştıkça korkum artıyordu. Yerden kalkmaya çalıştım. Tek eliyle beni dondurdu. Bütün vücudum kaskatı kesilmişti. Hareket etmeye çalıştıkça kemiklerim sızlıyordu.
Diğer eliyle kadehi suya daldırdı. Kadeh parlamaya başladı. Ama bu normal bir parlama değildi. Güneş ışığı saçıyordu. Bir şeyler normal değildi. Müdüre kadehi dudağına değdirdiği anda acı bir çığlık atarak kadehi yere düşürdü. Ellerini ağzına kapatarak bağırmaya devam ediyordu. Kadeh orayı yakmıştı.
Bu büyüyü geçen sene güç geliştirme dersinde görmüştük. Bu iblisleri yakan bir büyüydü. Birisi kadehi korumak için yapmış olmalıydı.
Müdüre acıyla yerden kalkıp kadehe sinirle tekme attı. Ama kadeh ortadaki kocaman çukurun doğruca içine düştü ve karanlığın içinde kayboldu.
Bu onu daha da çok sinirlendirdi. Hızlıca yanıma ışınlanıp boğazıma yapıştı. Hala donuk olduğum için karşılık veremiyordum. "Kadehe naptınız? Söyle!" O kadar çok bağırmıştı ki tepedeki bazı kuşlar korkuyla uzaklaştılar.
Cevap veremiyordum. O kadar çok sıkıyordu ki sanki boynumdaki bütün kemikler kırılmıştı. En sonunda beni yere attı. Ne öksürebiliyordum ne de nefes alabiliyordum. Hala donuk haldeydim. Gözümden yaşlar akmaya başladı. Elimden bişey gelmiyordu. En sonunda etraf karardı ve artık hissetmemeye başladım.
Jungkook'un ağızından
Şelalenin yanına ulaştığımızda Chunga öylece yerde yatıyordu Müdüre Kyung ise başında durarak dudağını tutuyordu. Var gücümüzle yanlarına koştuk. Bu korkunç manzara karşısında gözlerim doldu. Yere çöküp Chunga'nın nabızına baktım. Atmıyordu. Korkuyla Müdüreye döndüm. "Burada neler oldu?""Müdüre ağlamaklı bir şekilde bize döndü. "Bir tane iblis geldi. Az kalsın sudan içiyordu. Onu durdurmaya çalıştık ama yaralandık. İbliste kaçtı." Chanyeol bir yandan Müdürenin dudağına iyileştirme büyüsü yapıyordu.
"Chunga'yı hemen revire götürmeliyiz." Onu yerden kaldırmaya çalıştığımda normalden daha soğuk ve ağır olduğunu farkettim. Sonra boynundaki el izlerini gördüm. "Olamaz. Yeol şunları görüyor musun?"
Chanyeol Müdüreyi bırakıp bana yaklaştı. Parmak izlerine dokundu. Soğukluğu o da farketmiş olacak ki ürperdi. "Birisi donma büyüsü yapmış. Boynuna bakarsak sıkılmış olmalı."
Kafamızı Müdüreye çevirdik. Tedirgin görünüyordu. "Hepsini iblis yaptı." Sinirle konuştum. "Ve siz öylece izlediniz öyle mi? Size inanamıyorum." Kafasını öne eğdi. "Yeol yardım çağır,okula portalla dönelim."
"Taeil,bir kaç kişi alıp söyleyeceğim yere gelin. Portala ihtiyacımız var."
*
"Jungkook-ah! Nerelerdeydiniz sizi çok merak ettik?" Taehyung'un numarasını tuşlarken bir taraftan da Jimin'e cevap verdim. "Şelalenin orda Müdüreyi bulduk. Chunga ile birlikteydi ama yaralanmışlardı. Revirden geliyorum." Telefon çalmaya başlamıştı. Ama sabah olduğu gibi hala açan yoktu. Telefonu kapatıp cebime koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasy"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.