Medyada Rose var~
"Bulabildiniz mi?" diye sordum Taeil'e. Kafasını iki yana salladı. "Jungwoo ve Chenle kütüphaneye bakıyorlar bende ön bahçeye bakıcam."
Jungkook koşarak yanıma geldi. "Baekhyunlara ulaşamıyorum." Bir bu eksikti. "Solar'ı arıyorum." Telefonu çalıyordu ama açan yoktu. "Jimin'i arasana." Şimdi dersin sırası değildi. Herkesin yardımına ihtiyacımız var.
"Jimin yemekhaneye gel,şimdi." O Jimin ile konuşurken bende V yi aradım. O da açmadı.
"Normalde anında açan çocuk sevgilisiyle beraberken bakmıyor. Solar da bakmıyor." Burda bir tuhaflık var diye geçirdim içimden.
Profesör Dong-Yul telaşlı bir şekilde yanımıza geldi. "Hiçbiryerde yok. Kapıdaki güvenlikte çıktığını görmemiş. Bölge okullara haber gönderin." Bakmadığımız tek yer kalmıştı. Sihirli orman ve şelaleye ulaşan koridorlar dışında.
Jin ve Jisoo olanları yeni duymuş olacaklar ki yemekhaneden aldıkları yemekleri bir kenara bırakıp "Profesör, Sihirli Orman'a bakmak istiyoruz." diye izin aldılar. "Normalde buna asla izin vermezdim ancak gidebilirsiniz. Hava kararmadan dönmeye çalışın." Işınlanıp gözden kayboldular.
"Profesör,ben bakabileceğimiz bir yer daha biliyorum." Meraklı gözlerle bana döndü. "Neresi orası?"
"Sonsuzluk şelalesi."
*
Chanyeol'ü de yanımıza alıp şelaleye giden koridorlara gittik. Okulun en güçlü vampirlerinden birinin yanımızda olması içimi rahatlatıyordu.
Uzun koridorlarda yürürken bir türlü şelaleye giden yere ulaşamadığımızı farkettik. "Doğru yerde olduğumuza emin misiniz ?" Daha bu sabah bulduğumuz şelaleyi son hızla kaybetmiştik. "Evet eminim ama koridorlar değişmiş sanki." dedi Jungkook elindeki meşaleyi yakmaya çalışırken.
"Bence yine ayrılalım. Geçen sefer öyle bulmuştuk." Ben bu sefer en sol koridoru aldım. Koridorların sanki eski halinden eser yoktu. Daha da karanlık ve yıkık döküktü. Birisi zarar vermiş gibiydi. Koridorun sonundaki çıkmaza ulaştığımda lanet okuyup geri dönmeye koyuldum.
"Chunga sen misin?" İrkilerek arkama döndüm. "Müdüre Kyung! Siz misiniz?" Bana doğru bir adım daha attı. Meşaleyi yüzüne doğru tuttu. Gerçekten de oydu. "Bütün okul sizi arıyor efendim. Burada ne yapıyorsunuz acaba?"
"Şelaleyi arıyordum. Geçen seferki yerinde yokta."
"Ama efendim siz yerini nereden biliyorsunuz? Irene sizi bulamadığı için söyleyemedi." Konuşurken elindeki kadehi farkettim. Onu yanında taşıması özellikle de bu koridorlara getirmesi çok tehlikeliydi."Şey,aahh ben duydum." Müdürenin yarasa kulakları olduğunu bilmiyordum. "Chunga bana şelaleyi bulmamda yardımcı olur musun?"
"Tabiki..." Her ne kadar yanında kadehi taşıması tuhaf gelse de birşey diyemedim. "Ben diğerlerine sizi bulduğumu söyleyeyim." Hızla kafasını bana çevirip kolumu tuttu. "Hayır!-yani gerek yok, geri dönünce söyleriz." Kolumu bırakması için elimi eline götürdüğümde kanadığını gördüm. Çok derin bir yaraya benziyordu.
"Efendim eliniz!" Hemen elini üstüne sildi. "Önemli değil çarpmış olmalıyım. Hadi diğer koridorlara gidelim." Acaba ona Chanyeol ve Jungkook'un da benimle geldiğini söylemeli miyim diye düşündüm içimden. "Hadi Chunga! Fazla vaktim kalmadı." Şimdilik söylemeyecektim.
Girdiğimiz koridordan çıkıp Chanyeol'un girdiği orta kısıma yürüdük. Chanyeol'un duvara astığını düşündüğüm meşaleler sayesinde burası oldukça aydınlıktı. Yürümeye devam ettik sonuç yine çıkmazdı. Jungkook'un koridoruna girdik. Burası da aydınlıktı. Müdüre ışıktan rahatsız olmuş olacak ki bir kaç tanesini söndürüp sinirle bir köşeye fırlattı. İleride kocaman bir uçurum vardı. İşte şimdi bulmuştuk.
"Aşağıya nasıl ineceğiz?" diye sordu Müdüre Kyung. "Geçen sefer atlamıştım." Beni beklemeden direk aşağıya atladı. Bende "Alev kalkanı" ile kendimi koruyup peşinden gittim. Yere düştüğümde biraz sarsıldım. Sanki bir güç beni zayıf düşürüyordu. Bu yüzden kalkanım kapanmıştı. Ayağa kalkıp Müdüre'nin yanına gittim.
Şelaleye büyü yapıyordu. Yaklaşıp ne yaptığını anlamaya çalıştım. Bunlar koruma büyüsünün sözleriydi. Büyü bitince gülümseyerek bana döndü. "Artık başkaları bu şelaleye yaklaşamaz."
"Neden koruma büyüsü yapıyorsunuz?" Aslında nedenini biliyordum. Bundan sonra sadece şelaleye kadehe sahip birisi yaklaşabilirdi. Yani Müdüre Kyung.
"Ah şey iblisler buraya kötülük saçsın istemeyiz dimi." İblislerin kadehsiz bişey yapamayacağını biliyor ama yinede yaptı. "Bu işte bir yanlışlık var..." diye sesli düşündüm.
Büyüyü bitirip sesli bir kahkaha atarak bana döndü. "Neden bu kadar meraklı ve şüphecisin tatlım. Sen vampirsin zekanı kullan." dedi ve kadehe bakarak kendi kendine bişeyler geveledi. Hazır dikkati dağılmışken fırsattan yararlanıp Chanyeol ve Jungkook'a zihin gücümle mesaj attım.
Jungkook'un ağızından
Girdiğim koridor doğru yol olunca diğerlerine haber vermek için ordan çıktım. Koridorların girişlerinin birleştiği yerde Chanyeol ile karşılaştık."Şelaleyi buldum, Chunga'ya haber verir misin? Biraz zayıf düştüğüm için ulaşamıyorumda." Kafasını tamam anlamında salladı. Sanırım o da ulaşamıyordu ki sinirli bir şekilde ayağını yere vurdu.
"Maalesef bende yapamadım. Ama anlaşılan Chunga zaten doğru yolu bulmuş. Kokusu onun da senin koridoruna gittiğini gösteriyor." Onun arkasından ilerledim. "Yeol sana birşey sorabilir miyim?" Meşaleyi yakmaya çalışırken "Hmhm..." diye cevap verdi.
"Aşık olduğunu nasıl anlarsın?" Sonunda yaktığı meşaleyi duvara bırakıp gülerek bana döndü. "Çok ani oldu. Maalesef çok yanlış adama sordun bu konulardan pek anlamam." Üzülerek başımı öne eğdim.
"Ama şimdiye kadar gördüklerimden yola çıkarak yardımcı olabilirim." Sevinerek tekrar ona döndüm.
"Ben eğer aşık olsaydım sürekli onu düşünürdüm. Şu anda nerede,ne yapıyor,kiminle merak ederdim. Onun yanındayken elim ayağım birbirine girerdi, gözlerinin içine bakmaya bile kıyamazdım. Canı acıdığında,üzüldüğünde,ağladığında yüreğim parçalanırdı. Yani kısacası canı canım olurdu."
Bir kaç kere gözlerimi kırpıştırdım. "Vay be! Etkilendim." Gülerek omuzuma vurdu. "Ee tabi olum ne sandın insan hergün aşık olmuyor sonuçta. İşini bilmen lazım. Neyse söyle bakalım kimmiş o kişi?"
İlk başta söylemekte biraz tereddüt ettim. Çekinmedim,ya gerçek hislerim bunlar değilse diye korktum. Emin olamadım, işin ucunda bir başkasının duyguları vardı. "Şimdi söylemeyeceğim. Daha erken,sonra söylerim."
Yola devam edecekken gözüm karardı ve başıma bir ağrı girdi. Başım zonklamaya başladı. Yere oturdum ve nedenini anlamaya çalıştım. Chanyeol'de aynı durumdaydı. Birisi çok güçlü sinyaller yolluyordu. Kim olduğunu anlamaya çalıştım ancak bir güç buna engel oluyordu. İletişim kuracakken sinyaller gitti. Baş ağrım geçti,görüntü netleşti.
Anlam veremeyerek Yeol'e baktım. O da aynı şekilde bana bakıyordu. Ayağa kalkıp onu da kaldırdım. "Hayatımda gördüğüm en güçlü zihin mesajıydı." dedi Chanyeol toparlanmaya çalışarak. "Kim neden bize mesaj göndersin ki?" Bu cümleyi kurduktan sonra jeton yeni düştü. İkimizde birbirimize döndük. "Chunga!"
SELAAMM,nabersiniz?
Ben harikayım çünkü sonunda bölüm atabiliyorum. Sınavlar bittikten sonra bir süre telefonuma pek bakmadım daha çok uyudum o yüzden yine gecikti :) Neyse umarım beğenmişsinizdir. Oy verip yorum bırakırsanız mutlu olurum. En yakın zamanda görüşmek üzere <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasy"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.