İyi okumalar 🌸
Chungha'nın Ağızından
Ağlamaktan yorgun düşüp uyuya kaldığım koltuktan gözlerimi ovuşturarak kalktım. Sabah olmuştu.Darmadağın ettiğim masa ve kırık bardaklar hala olduğu gibi duruyordu. "Ah, başım.." Ağrımaktan neredeyse çatlayacak olan başımı tuttum. Kendimi amma da hırpalamıştım böyle.
Buruşan üstümü ve dağılan saçlarımı olabildiğince düzeltip telefondan saate baktım."Olamaz derse geç kalacağım!" Saatin 8.40 olduğunu görmemle vampir hızımı kullanarak odama gittim. Kendime çeki düzen verip pratik alanına indim.
Derse geç kalmama rağmen kimse yoktu. Ne bir Profesör, ne de öğrenci. Acele adımlarla kafeteryaya gittim. Kahvaltı eden öğrencilerden tandık bir yüz aradım. Sadece alt sınıflar buradaydı.
"Herkes nereye kayboldu?" diye söylenirken telefon çaldı. Arayan Rose'ydi. Hiç vakit kaybetmeden telefonu açtım.
"Rose, nerdesiniz siz? Ders-"
"Chungha, hemen Müdüre Kyung'un odasına gelmelisin. Durum çok ciddi."
Rose'nin ağlamaklı gelen sesini duymamla telefonu kapatıp vampir hızımla bir saniye içinde Müdüre'nin odasına ulaştım. Kapıyı çalmadan pat diye içeriye daldım.
Bütün yüzler bana ve az kalsın kıracağım kapıya döndü. Hepsinin yüzlerinden üzgün ve şokta oldukları anlaşılıyordu.
"Neler oluyor?" diye sordum kırdığım kapının kolunu geri yerine taktıktan sonra otururken. Müdüre derin ama sıkıntılı bir nefes aldı, burun ucu gözlüğünü ittirdi.
"Dün gece Profesörlerin hepsi ölü bulundu."
Solar elleriyle yüzünü kapatmış ağlıyordu. Bende şaşkınlıkla elimi ağızıma götürdüm. Gözlerim dolmaya hatta göz yaşlarım firar etmeye başlamıştı bile.
"N-nasıl? Anlayamıyorum.." Şaşkınlıktan titreyen sesime engel olamıyordum. Kulaklarım uğulduyor, dediğini idrak edemiyordum. Böyle bir şey olması imkansızdı.
"Dün gece Baekhyun ve ben revirden çıkmıştık. Odalarımıza gidecekken Tarih sınıfından korkunç bir çığlık geldi." Rose devam edemeyecek gibi olunca Baekhyun lafı devraldı.
Bende onları dinlerken Rose'nin yanına gidip destek olmak için sırtını pat patladım. Neden her şey bizim başımıza geliyordu?
"Sesi duyunca koşup baktık, gördüğümüz manzara hiç hoş değildi. Gölgeler Profesörlerin ruhlarını emiyordu. Bizi görünce kaçtılar ancak zamanında yetişemedik." Baekhyun oflayarak yüzünü ovaladı.
"Saldırı için toplantı yapıyorlardı. Soyeon bunu öğrenmiş olmalı." dedi Müdüre düşünceli ifadesiyle. "Toplantıya bende katılsaydım bunlar olmazdı."
"Efendim iyi ki de katılmamışsınız. Sizi de kaybedemeyiz." dedi Taehyung rahatlatıcı bir sesle.
"Peki şimdi ne olacak. Saldırıyı kim yönetecek?""Bildiğiniz üzere ben okulumu ve diğer öğrencileri korumakla yükümlüyüm. Okulun muhafızları da beni ve öğrencileri koruyacak. Yanlış anlamayın lütfen bu benim kararım değil."
Kurul gayet anlaşılır bir nedenden Müdüre Kyung'un korunmasını istiyordu. Bütün muhafızların onun yanında olacağını söylemesiyle bize hiç bir yönden yardımcı olamayacağını belli etmişti.
Ne askerimiz vardı ne de usta bir vampirimiz.
"Seçilen öğrenciler olarak sayımız onların gölge ordusuna kıyasla çok az. Bu intihar olur." Solar haklıydı. Okulu korumak için her riski göze alabilirdik ama bu sefer değil. Boşa kürek çekmiş olacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasy"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.