Bölüm 8

390 31 1
                                    

Medyada Jennie var~

İblisleri zindanlara kapattıktan sonra başlarında bekleyecek bir kaç kişi seçmemiz gerekiyordu. "Ben kalırım." Eğer başımıza bir şey gelirse ben sebep olmuş olacaktım. Bu yüzden ben beklemeliydim.

"Benim yapmam gereken birkaç iş var beni es geçin." Baekhyun'un ne işi olabilirdi ki. Merak eden bakışlarımızı ona yönelttiğimizde cevap vermek zorunda kaldı. "Rose ile planımız var." İşte şimdi olmuştu.

"Oo! Aşk çocuğu." dedi Jimin ve Baekhyun'un omuzuna hafifçe vurdu. "Aşk çocuğunuz gider."

"Aslında bizim de gitmemiz lazım." dedi Tae Solar'a bakarken. "Bizde Roseler ile olacağız." Hafifçe gülümsedi. "Ama hepiniz gidiyorsunuz! 4 kişi nasıl başa çıkacağız?"

Irene öksürdü. "Aslında 3 kişi. Ben Müdüre Kyung ile konuşacaktım unuttunuz mu? " Birde bu vardı. Umarım çok kızmazdı.

"Yarın geçen sene ki Vampir Tarihi dersinin sınavını olacağım. Şey, kalmıştım da..." Jimin dersten mi kalmıştı? Pek görülen bir durum değil. "En iyisi ben gidip çalışıyım."

Jungkook ile yalnız kalmıştık. Aslında bu bir taraftan da hoşuma gitmişti. Sanırım ondan hoşlanıyordum. Kai'den sonra kendime bunu yapmak istemiyordum. Yine üzülmek ve acı çekmek hiç istemiyordum. Ama belki de onun gibi biri değildi? Ben ise olmayacak bir şey için şu anda boşuna kendimi yıpratıyordum.

"Dalgın görünüyorsun." Jungkook'un sesiyle irkildim. "Öylesine dalmışım." dedim yere otururken. Oflayarak yanıma oturdu. "Çok yorucu bir gün oldu hepimiz için." Sıkıntıyla saçlarını karıştırdı.

"Her şey yeni başlıyor. Daha senenin başındayız, önümüzde aylar var. Neler olacağı belli olmaz." Bir süre konuşmadan sadece oturduk. Hep böyle oluyordu, bir anda sessizleşip düşüncelere dalıyorduk. O ne düşünüyordu acaba?

"Bazen sadece eve dönmek istiyorum. Babamın yanına gidip bütün bu vampir saçmalıklarından kurtulmak ve bir insan gibi yaşamak çok güzel olurdu." Babasının insan olduğunu bilmiyordum.

"Peki ya annen?" Bu soru onu üzmüş gibiydi. Eğilip yerdeki çubuğu alıp onunla oynamaya başladı.

"Annemle babam ben çok küçükken boşanmışlar. Babam annemi daha fazla yanında istememiş. Ve evden kovmuş." Ama babasının yaptığı yasal değil ki. Annesini öyle evden atamaz.

"Annemin iblislerle sorunları varmış. Bu sorunlar git gide büyümüş ve ilişkilerini sarsmaya başlamış. Annem eve yüzü gözü yaralı ve yorgun geliyormuş. Babam annemin onu aldattığını düşünmüş ve boşanmış. Vekaletimi babama vermişler. Annem ise vampir olduğumuzu babama ben ilkokula giderken söylemiş. Çünkü artık bende büyümüştüm ve vampir yönlerim ortaya çıkmaya başlamıştı. Babam gerçekleri öğrenince çok üzüldü ve annemi geri istedi. Ama anneme ulaşamadık ve onu bir daha hiç görmedik." Anlattıkları bitince sopayı kırdı ve fırlattı.

"Çok üzülmüş olmalısın." Kafasını iki yana salladı. "Anneme değil de babama çok üzülmüştüm. Annemi zaten sevmiyordum. Beni hep dövüyordu. Ve lafını dinletmek için güçlerini kullanıyordu. Dinlemezsem de tehdit ediyordu." Bir kere daha annemin böyle biri olmadığı için Tanrı'ya şükretmiştim.

"Peki senin annen ve baban?" Canım annem, onu çok özlemiştim.

"Babam yaz tatilinin başında iblisler tarafından boğularak öldürüldü. Bütün tatilim cenaze işleriyle geçti. Tabi bu sırada annemin yanında oldum. Çok uzun süre kendine gelemedi. Bu süreçte ağır bir hastalık geçirdi. Ama şimdi daha iyi, yani iyidir diye umuyorum. Aslında okula gelmek istemedim. Annemle birlikte kalıp farklı bir yerde yeni bir hayat kurmak istedim ama annem izin vermedi. Annem dışında hiç kimsem yok."

Gülümseyerek sarıldı ve "Öyle deme biz varız ya." dedi. Bu dediği içimi ısıtmıştı. "İyi ki varsınız."

Zindandan gelen ses ile sarılmayı bırakıp ayağa kalktık. İblisler uyanmışlardı.

"Vay, çifte kumrular! Tabi buldunuz boş yeri hemen
oh. Gerçi böyle kız bulsam bende durmam ki. Şuna baksana afet." Yavaş. Gel beni döv dermişçesine sırıttı erkeklerden biri.

Jungkook sinirle yumruğunu sıkıp zindanın parmaklıklarına saldırdı. Kapıyı açacağı sırada zorla kolundan çekip onu durdurmaya çalıştım. "Seni gebertirim lan kendine gel!"

"Jungkook! Sakin ol ne dediğini bilmiyor." Onu zar zor sakinleştirmişken iblis tekrar konuşmaya başladı. "Ne dediğimi bilmesem de gördüklerimi biliyorum ya o yeter." İblislerden nefret ediyorum.

"Haddini aşma seni iğrenç varlık!" İlk kez onun bu kadar bağırdığını duymuştum. Kükremişti resmen. "Sakin ol yakışıklı. Arkadaşım sadece iltifat etmek istemişti." O katilin sesini duymak bile midemi bulandırıyordu.

"Seninde arkadaşlarının da canı cehenneme!" Ayağını sertçe yere vurdu. Toprak yarılarak zindanın diğer tarafına ulaştı. İblisler bir kaç adım gerilediler.

Bağırış seslerini duymuş olacak ki Taeyong koşarak yanımıza geldi. "Neler oluyor burada?" Jungkook ve beni görünce şaşırmış olacak ki gözlerini büyüttü. "Napıyorsunuz siz?"

İblisleri göstererek "Bebek bakıcılığı yapıyoruz." dedim. "Biraz sorun çıkardılar da bende onları cezalandırdım." dedi Jungkook parmaklarını kıtlatarak. "Peki neden okulumuzda olduklarını sorabilir miyim?"

"Soramazsın.." diye mırıldandı Jungkook. Neyse ki duymamıştı. "Uzun hikaye boşver."

"Çocuklar! Çocuklar, hey!" Bu Kai'ydi.

"Kıyamet kopuyor galiba." diyip güldü Jungkook. Kai nefes nefese kalmıştı. Zar zor konuştu. "Müdür.. Müdüre.. Kyung kayıp!"

"Ne demek kayıp?" O Müdürdü sonuçta okulda olması gerekiyordu. "Irene Müdüre ile konuşmak için onu arıyordu. Bulamamış yardım istedi. Birlikte baktık hiçbir yerde yok. Profesörler dahil bütün okul onu arıyor." Bu çok tuhaftı.

"Yardımınız gerek." İblisleri yalnız bırakamazdık. "Onlara kim bekçilik yapıcak?" diye sorunca Kai parmaklıklara yaklaşıp demirleri tuttu.

"Zehir" Bütün zindanı yeşil bir sıvı kapladı. "Sizin yerinizde olsam kılımı kıpırdatmam. Tek bir hareketle erirsiniz." dedi iblisleri tehdit ederek.

"Hadi gidelim."

SELAMMMM Nasılsınız? Ben harikayım çünkü bütün sınavlarım bitti. Lanet okuldan kurtuldum. Umarım sizde iyisinizdir ve bölümü beğenmişsinizdir~

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin