Medyada Taehyung var~
Jungkook'un Ağızından
Felix ve Hyunjin beni klanlarının kaldığı yere götürdü. Ormanın derinliklerinde,güneş ışığının zar zor ulaşabildiği, git gide yer altına doğru ilerleyen bir çukurdu burası.Etraf çokta kalabalık değildi,avlanma saatiydi. Hyunjin ile içeri girdiğimizde önünde saygıyla eğildiler. Bende başımla selam verdikten sonra Felix'i takip ettim.
"İhtiyacın olduğu kadar burada dinlenebilirsin." dedi en kenardaki minderleri göstererek. "Sana yiyecek bişeyler getireyim."
"Teşekkür ederim dostum." Yerdeki yumuşacık minderlere uzanıp ellerimi kafamın altına koydum. Etraftaki bazı kurtlar bana kendini ne sanıyor bu değişik gibi baksalar da rahatımı onlar yüzünden bozamazdım.
"Al Jeon, hangi tür et sevdiğini bilmediğim için hepsinden getirdim. Depoda kalan son tüp kanı da senin için ayırdım,gidip ordan alabilirsin." Elindeki yemek tabağını bana uzatıp diğer kurtların yanına döndü. Verdiklerini hızlıca yedikten sonra uyumak için geri yattım. Gücümü toplayıp aramaya devam etmeliydim.
"Her şey onlar için."
Baekhyun'un ağızından
"Neredeyse 2 saat oldu neden hala gelmediler." Yağmur yağmaya devam ediyordu. Zaman geçtikçe bizde daha çok ıslanıp üşüyorduk."Bence kalkanı geçemediler. Kenara gidip bakayım." Rose sürünerek suyun kenarına gitti. Ama ellerini suya uzatmaya çalıştığında hızla geri çekti. Canı acımışa benziyordu. "Rose,ne oldu?"
"Burası çok sıcak,elim yandı. Deniz kızları bu yüzden geçememiş olabilirler. Sıcağa karşı koyamazlar."
"Daha fazla bekleyemeyiz. Çaba göstermeliyiz." dedi Tae hepimizi gaza getirmeye çalışarak. "Hepiniz ayağa kalkmaya çalışın." Boş bir şekilde bakınca sinirle hepimizi kendine doğru çekti.
"Biliyorum güçlerimiz azaldı ama aklıma güçlerimiz olmadan da yapabileceğimiz bir fikir geldi."
"Devam et." Tae'nin planları her zaman olmasa da çoğunlukla işe yarardı.
"Biz vampir hızımızı her daim kullanabiliriz. Bende diyorum ki gidebildiğimiz kadar uzağa gidelim ve koşarak kalkana çarpalım. Hızdan dolayı sıcaklığı da hissetmeyiz." Geri çekilip eliyle bize de çekilin işareti yaptı. Geçmesi için yol yaptığımızda elleri ve ayakları bağlı olmasına rağmen daha önce hiç görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde koşarak kalkana çarptı.
"Ahh,sanırım omuzumu kırdım."
"Kırık olsa duramazdın."
"Çok komiksin sen." dedi sahte gülüşler atarken. "Ama emeğime sağlık azcıkta olsa bir çatlak oluşmuş."
Gerçekten de alt kısımları çatlamaya başlamıştı. "O zaman bizde el atalım." dedi Solar koşmaya başlarken. Sırayla hepimiz bariyere resmen kafa attıktan sonra neredeyse her yeri çatlamıştı.
"Son bir dokunuş kaldı." dedi Rose bariyere doğru giderken. Ama ona gerek kalmadan bir güç hepsini yerle bir etmişti. Bir yandan da bizi metrelerce öteye savurmuştu. Hepimizin sırtı ağaçlara vurduğu sırada son gördüğüm şey insan formuna dönüşen deniz insanlarıydı.
Jimin'in ağızından
"Aman Tanrım,burası savaş alanı gibi." Jungkook'un isteği üzerine Chunga'yı kontrole gelmiştim. Ancak o kadar kalabalıktı ki bir süre aradığımı bulamadım."Pardon,geçebilir miyim?" O burada ne yapıyordu.
"Taeyong,seni buraya hangi rüzgar attı?" Kalabalığın arasından zorlukla geçip perdesi kapalı olan yatağa ilerledi. "Chunga'ya mı bakıyorsun?" Perdeyi yavaşça açtığında karşımda yatan kişinin Chunga olmadığı ortadaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasy"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.