Selamlarr~
Günler sonra bölüm atıyorumm yeyy 💗
Cidden bu kitabı ve sizleri çok özlemişim 🌸Chungha'nın Ağızından
"Yüksek Kurul'un aldığı karar ile okulumuz ikinci bir emre kadar kapatılmıştır.""Ne?!" Benim gibi duyduklarına inanamayan veya inanmak istemeyen öğrencilerin şaşırma sesleri bütün salonu dolduruyordu.
Tepki sesleri yükselip, bağırış ve uğultuya dönüşmeye başlayınca Müdüre Kyung mikrofona vurup kafaların kendisine dönmesini sağladı.
"Çok sorunuz var farkındayım. Ama durum olduğunu düşündüğünüz kadar karmaşık değil. Gayet basit bir sebebi var. O da sizlerin güvenliği. Kadeh ve şelale ortadan kaldırılıncaya kadar hepinizin evlerinize dönmesi en iyisi. Anlayacağınızı düşünüyorum."
Kadeh ve şelalenin yok edilmesi yıllar önce yapılması gereken bir işti, iblisler henüz bu işin içine girmeden. Kurul sessiz sedasız halledebilseydi şimdi bu kadar kayıp vermemiş olurduk, bazı sevdiklerimiz hala yanımızda olurdu.
Müdüre konuştukça öğrenciler daha da içine kapanıyordu, herkes suspus olmuştu. Kimse okulu ve arkadaşlarını bırakmak istemiyordu. Annem her ne kadar burnumda tütüyor olsa da gittiğim de buradaki ailemi de özleyecektim.
"Anlayışınız için teşekkür ederim çocuklar. Gidip eşyalarınızı toplayın. Bu akşama kadar okuldan ayrılmış olmalısınız. Gece yarısı okul binasının etrafına bir güç kalkanı oluşturulacak. Geç kalırsanız başınız belaya girebilir." dedi Müdüre Kyung ve el sallayarak kürsüden indi.
Toplantı sonlandığında kalabalık odalarına gitmek için hareketlenince gözlerimle takip ettiğim Müdüre'yi kaybettim.
Öğrenciler kapıya doğru giderken ben tam tersi yöne gidiyordum. Diğerlerini ittirerek, zar zor adım atacak bir yol açmıştım. Bir sağa bir sola bakınıyordum ama yoktu, Müdüre yok olmuştu.
Baekhyun ve Rose'de ne yaptığımı anlamış, etrafı tarıyorlardı. Biz üçümüz dışında salonda geriye kimse kalmamıştı. "Odasına bakalım." Rose'nin fikriyle vampir hızımızı kullanarak odanın önüne geldik. Kapıyı tıklatmadan içeriye daldığımızda odanın boş olacağını düşünmüştük ancak öyle olmamıştı.
Müdüre Kyung, deri sandalyesinde dik duruşuyla oturmuş, dirsekleri masaya dayalı bir şekilde bize bakıyordu. "Geleceğinizi tahmin etmiştim. Oturun lütfen." dedi koltukları gösterirken.
Gösterdiği yere oturup, daha fazla beklemeden konuya girdim. "Efendim ben okuldan ayrıla-"
"Biliyorum." Cümlemi bitirmeme gerek kalmamıştı, Müdüre Kyung beni çok iyi tanıyordu. Jungkook'a yardımcı olmak istediğimi biliyordu.
"Ama öncelikle şunu söylemeliyim." dedi burun ucundaki gözlüğünü yukarı ittirirken. "Maalesef Jungkook'u kız kardeşimden ayırmanın bir yolu yok. Kan yemini eden kişiler ne pahasına olursa olsun yeminlerinden dönemezler."
Gerçeğin bu olduğunu bir kez daha yüzüme vurmuştu hayat. Kalbimdeki tek umut ışığını da dalga geçercesine söndürmüştü. Gerçekten çaresiz haldeydim.
Ellerimi yüzüme kapatıp sıkıntılı nefesler verdim. Artık ağlamak istemiyordum. Yorulmuştum. Rose rahatlamam için saçımı seviyordu. Baek ise tek bir noktaya dalmış, etrafa düşünceli bakışlar atıyordu.
"Gerçekten çok üzgünüm Chungha." Müdüre boğuk bir sesle konuştuğunda onun bile halime ne kadar acıdığını anlayabiliyordum.
"Kadehi ve şelaleyi yok edeceğiz dediniz, bu konuda bilgi verir misiniz?" diye sordu Baekhyun merakla. Ortamdaki havayı dağıtmaya çalıştığı belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasy"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.