Selamlar 🌸
Umarım gününüz güzel geçiyordur ve sağlıklısınızdır. Medyada Chungha var ~Chungha'nın ağızından
Solar, Taehyung, Rose, Jimin, Jungkook ve ben odanın farklı yerlerine oturmuş yorgun gözlerle birbirimize bakıyorduk. Konuşmak için gelmiştik ama kimsenin çıtı çıkmıyordu.Odanın içinde sadece Jungkook ve Rose'nin ağlama sesleri duyuluyordu. Ben ise onları daha fazla üzmemek için akan gözyaşlarımı hızlıca siliyordum.
Sessizliği bozan kişi beklenmedik bir şekilde Rose oldu. "Çok net bir şekilde soruyorum lütfen doğru cevap verin." Sesi titrek ve çatallı çıkmıştı. Kendime çektiğim dizlerimi bağdaş yapıp ona doğru döndüm.
"Baekhyun'a neler oluyor? O hep sakin ve cana yakındı şimdi ne değişti?"
İşte kimsenin cevabını bilmediği tek soru buydu. Sadece tahmin yürütebiliyorduk. Yada belki de arkadaşımızın soğuk kanlı bir katil olduğunu kendimize yediremediğimiz için birbirimizi böyle avutuyorduk.
"Cevap verin! Chungha özellikle sen. Bildiğin her şeyi anlat. Neler düşündüğünü hissedebiliyorum, Baek sana ne söyledi." Ortamdaki gerilim artıyordu.
Ağzımı açıp konuşacakken Baek'in daha önce bana, başka kimseye söyleme çünkü inanmazlar, dediğini hatırlamıştım ve direk susmuştum.
Diğerleri değil belki ama ben ona inanıyordum.
"Ben sana ne olduğunu söyleyeyim. O vampir hepimizi kandırdı. Önce yıllarca sizi şimdi de beni kandırdı. Gerçek aç gözlü yüzü ortaya çıkınca da Chungha'ya kendini acındırdı. Onun yüzünden ailem diyebileceğim bir dostumu kaybettim. Başına geleceklerin hepsini hak ediyor." dedi Jungkook ayağa kalkıp etrafta volta atmaya başlarken. Sinirden göz bebekleri kırmızıya dönmüştü.
"Neler olduğunu bilmiyoruz direk bütün suçu Baek'e atmayalım." Solar tatlı sesiyle ortamı yumuşatmaya çalışırcasına konuşmuştu ama ters tepmişti.
"Kime atalım o zaman sen söyle!" Jungkook iyicene kendini kaybetmeye başlayınca Taehyung ayağa kalkıp Solar'ı korurcasına önüne geçti. "Yanlış yapıyorsun, mantıklı düşünemiyorsun." İşaret parmağını Jungkook'a akıl vermek için sallıyordu.
"Bence bahçeye çıkıp konuşalım. Oda basıyor." Jimin ayağa kalkıp kapıya yönlenirken bize de eliyle gelin işareti yaptı. Ama kimse yerinden kalkmayınca pes edip koltuğuna geri oturdu.
"O zaman konuşup anlaşmaya bakın, birbirinizi dövmeyin." Kollarını karnında birleştirip soğuk ve imalı bir şekilde gözleri hala normal rengine dönmemiş olan Jungkook'a baktı.
"Gidip Baekhyun ile konuşacağım belki yardımcı olacak bir yol bulurum." Ayağa kalkıp üstümü düzeltirken Kook bağırınca irkilerek sıçradım.
"Yardımcı olmak mı? Onun idam edilmesi gerek. Hak ettiği şey bu!" Elini masaya vurdu.
"Baek birisini öldürmüş olabilir ama bu onun da ölmesi gerektiği anlamına gelmez. Olayı bilmeden nasıl birini yargılayabiliyorsun?" Jungkook'a sakin ve acıyan bir ses tonuyla konuşup odanın kapısını açtım. Odadan çıkmamı engelleyen sesle hafifçe kafamı geriye çevirdim.
"Eğer Baekhyun'a yardım edersen beni kaybedersin."
Kook'un böyle zor bir cümleyi nasıl bu kadar net ve kolay söylediğini anlamıyordum. Kalbimin kırıklığını ve bu kararın beni ne kadar zorladığını göremiyor muydu?"Haklı tarafın kim olduğunu anlayınca pişman olacaksın."
"Haklı haksız yok. Senin aksine ben kalbimle ve vicdanımla hareket ediyorum." Vampir hızımla odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Fantasía"Aydınlık olduğu sürece yeterince yürekliyiz, ama sonra? Her şey bitiyor mu, mumlar sönüyor mu yoksa sadece güneş mi batıyor? Ama belki de güneş aysız hiç batmamıştır.." Vampirlerin iblislere karşı verdiği yaşam mücadelesi.