Hikayeye başlamadan önce belirtmek isterim ki, karakterler hayalidir.
Grinin Elli Tonu üçlemesinden esinlenilmiştir ancak kurgu tamamiyle kitaba bağlı kalmayacaktır.
Tüm bölümlerde 1.Bölüm kadar açık sahne kullanmayı düşünmüyorum, yaş ortalamasının getirdiği gerekçeyle. Ama giriş için cesur bir adım atıldı diyebilirim -_-
Teşekkürler..
-
Vücuduma sardığım havluyla kurulanmak için odama geçtim.
Saçlarımı kurutmak için başımdaki havludan kurtulmaya çalışırken, bedenimi sarmalayan havlumda yere süzülmüştü, almak için eğildiğimde karşımdaki sülietime gitti gözüm, tekrar doğruldum.
Göğüslerimden aşağı süzülen birkaç damla kasıklarımda buluşuyordu.Dikkatlice izliyordum her bir zerremi. Üşüdüğüm için göğüs uçlarım normalinden daha çıkıktı ve tahrik olmamak elimde değildi -evde yalnız olmanın verdiği cesaretten olacak ki- kendime dokunmaya başladım. Tamda bir kadının arzulayacağı şekildeydi tüm dokunuşlarım. Hassas,yavaş yavaş..
Kendimi tanıyordum, nelerden zevk alabileceğimi biliyordum ve en azından bugün için bana bu, sekse susamış bir erkeğin sert penisinden daha cazip geliyordu.
Gözlerime baktım. Ateş fışkırıyordu resmen. Hoşuma gitmiyor değildi, nefes alışverişimin değiştiğini hissediyordum. Bilmiyorum benim gibi kendi bedeninden tahrik olan kaç kadın vardır ama, bence bu mükemmel bir duygu.
Müzikçaların sesini yükselttim, fonda "Earned It".
Tekrar boy aynamın önüne geçip saçlarımı topladım. Parmak uçlarımı boynumdan aşağı kaydırmaya koyuldum. Yavaş yavaş göğüsüme indiğimde koyu renk halkanın etrafında tırnağımla daire şeklinde gezdim , boğazımdan cılız hırıltı yükseltmesini engelleyemedim müthiş bir haz alıyordum. İki elimi belimde sabitleyip aynaya arkamı döndüm.
Köpek pozisyonunda diz çöküp kafamı aynaya doğru çevirerek kendimi izlemeye devam ediyorum. Kalçalarımla bir aşağı bir yukarı ritim tutarak kadınlığıma dokunmadan, sulanmasına yeticek kıvama gelmiştim bile.Tempoyu hızlandırarak kalçama sert bir şaplak attım.Bu gerçekten hoşuma gitmişti.
Daha fazla devam edemeyecektim yeterince kıvama gelmiştim zaten, tekrar aynaya dönüp bacaklarımı açtım, orta parmağımı iştahla emip ıslak hale getirdikten sonra sıcak kadınlığıma girmeye başladım ve birkaç darbe sonrasında bedenim tümüyle zonklayarak yere yığılmıştı bile..
***
Duş almanında verdiği hisle yerde 1 saate yakın uyumuşum.
Mastürbasyona anlık utancım genelde banyoya tekrar girmek zorunda kaldığım zamanlarda yüzünü gösteriyor.
Daha saçlarımın nemi gitmeden kendimi tekrar küvette buldum. Sıcak suyun altında bir kaç dakika temizlenip kendimi yatağa attım. Komidinin üzerindeki telefonu Grey'i aramak için şarjdan çıkarttım ki aynı anda çalmaya başladı.
"Sesin çıkmıyor güzelim napıyosun?"
Arayan Grey'di.
İlişkimizde cinsellik doğal olsa da ona ' Ay napiyimm ya bende şimdi mastürbasyon yaptıım ' diyecek kadar da doğalın doğalı değildik.. Daha doğrusu kendimi tatmin edişimi duysa bana yetmediğini düşünebilirdi. Seks konusunda kendini o kadar üstün görüyordu ki krallığına çamur atmak gibi bir eylemde hiçbir zaman bulunmadım,kıyamet kopardı.
"Ee, şey ben duştaydım, şimdi hazırlanmaya başlayacağım kaçta almaya geliceksin?"
bir yandan saatin kaç olduğunu görmek için çekmecedeki kol saatimi ararken diğer yandan Grey'in sesiyle irktim.
"2 saate orda olurum Ana, sadece kadife kırmızı elbiseni giy olur mu?" Telefonun diğer ucunda dudaklarının kıvrıldığını hissedebiliyordum. Anlamamazlıktan gelmeyi tercih ettim.
"Hava zaten güzel başka birşey almam üzerime merak etme." dedim ve dudaklarımı dişleyerek vereceği cevaba kulak kesildim.
"Ana, iç çamaşarı yok. Anladın mı? Şimdi telefonu kapat ve gelmemi bekle . " sesiyle çağrıyı sonlandırdık.
Ana Steele; Sanırım kırmızı tangamı giyeceğim!
Mailimi yolladıktan sonra telefonu yatağa fırlatıp yerimden kalktım.
Gözlerinden ateş püskürttüğünden eminim. Seksi oyuna dökmeyi seviyordum ve belkide onunla en güzel ortak noktamız buydu.
Birbirimize doymayı , doruklara çıkarmayı seviyorduk. Tabi bazı garip istekleri dışında ki ortak noktamız.
Christian Grey ; Anastasia Steele. Benim zıttıma gitmek isteyeceğinden emin değilim.Kırmızı tanganı parçalayıp eline veririm.
Aldığım mesajla istemsizce içimde bi kıpırdanma oldu. Ciddi olduğunu bilsemde şaka yaptığını düşünmek istiyordum. Gittikçe arsızlaşan isteklerinin yanında bu hiçbir şeydi çünkü..
-
"Merhaba " eteğimin kısalığından rahatsızca bindim arabaya. Yerime yerleştiğimde göz göze geldik ve 'Güzel görünüyorsun Ana..' dedikten sonra gazı kökledi.Görmese de çarpık bir gülümsemeyle cevap verdim iltifatına .
"Evet nereye gidiyoruz?"
Aslında cevapsız kalacağını bile bile sormuştum bu soruyu, istemsizce. Grey iplerin onun elinde olmasını seven biri.
Kurgulayan planlayan düzenleyen o bizim hayatımızda.
Benden yorum almaz, sabit fikirlidir. Ve merakda bırakmayı gerçekten sever.
Sanırım heyecan kattığını düşünüyor, haklı da.
Evet dediğim gibi cevap vermeden arabayı sürmeye devam etti.
İşte klasik Grey.
Bakışlarımı ona sabitlemiş aklımdan milyonlarca şikayet geçirirken ,
"Şöyle bakmayı bırak, aklından geçenleri duyuyorum Ana, birazdan öğreneceksin nereye gittiğimizi güzelim. "
Aralanan dudaklarımı topladım ama bakışlarım hala üzerindeydi.
Siyah renk takım elbise giymişti ve gömleğinden fırlatacak gibi durak kasları, her bir direksiyonu hareket ettirmesinde gerilip gevşiyordu , tıpkı bi mekanizma gibiydi. Kaşlarına değen kirpikleri, kusursuz burnu dolgun dudaklarıyla nedense onu hep kendimden çok çok üstün görürdüm.
Söylediklerim sanki içimden geçenler değilde, yüzüne söylemişim gibi en seksi bakışını yolladı bana ve devam etti.
"Evet hanımefendi geldik, burası. Arabayı Valeye teslim edip içeri gidelim."
Ney? Restoran için miydi yani benim iç çamaşırsız bi şekilde gezmem? Sinirden, suratımın üzerimdeki elbiseyle aynı renge döndüğünü hissedebiliyorum.
"Önümden yürü , yavaşça bebeğim."
İliklerimi donduran bu ses tonundan anlamıştım ki Greyin değişik zevklerinden biri birazdan insan dolu bu restoranda yaşanacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARBE (+18)
RomanceE.L James 'Grinin Elli Tonu' kitabından esinlenmiştir. "Herkesin içinde sekse karşı merak vardır." Bazıları ilk deneyiminin hazzını arar, bazıları ise bambaşka hazlar. Keyifli okumalar !