Oturduğu kanepeden kalkıp yatağıma oturdu. Gözleri uykusuzluktan kan çanağı gibi olmuştu. Kendimden nefret etmiştim.
Gözlerini yumdu, derin bir nefes alıp konuşmasına başladı.
"Bak Anastasia. Ben. Ben seni seviyorum."
Bu neydi şimdi? Öfkesinin ardından hiç kullanmadığı bu cümleyi dile getirmesi beni korkutmuştu.
Bakışları yumuşamıştı, sabahladığı kravatı boğazından kurtarıp bollaştırdı.
"Bütün gece 'Christian beni sevmiyor musun? Seviyor musun ? Seviyorsan neden o güzel dudakların hiç fısıldamıyor kulaklarıma, sevgilim' diyerek sayıkladın hatta ağlıyordun diyebilirim Ana. Seni sevdiğimi söylemediğim için bana kırıldığını farkedememiştim.
İçimden gelmediği için değil,korktuğum için dile getirmiyordum Anastasia. Kimi sevdiysem gitmişti. Annem, babam ve üvey babam Corcie. Ben, düşündüm ki.
Seni sevdiğimi dile getirmezsem, sen gitmezsin. Yani ne bileyim. Ben. Sevdiğimi dile getirdiğim kim varsa ölünce. Ben. Sana birşey olacak diye korktum. Ana. Geçmişimi silemem. Ve. Ve unutamam. Bu düşünceden kurtulamıyorum Ana.
Sana seni sevdiğimi söyledim. Ölmeyeceksin değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARBE (+18)
RomanceE.L James 'Grinin Elli Tonu' kitabından esinlenmiştir. "Herkesin içinde sekse karşı merak vardır." Bazıları ilk deneyiminin hazzını arar, bazıları ise bambaşka hazlar. Keyifli okumalar !