28.Bölüm: Belki

168 40 3
                                    


"Nasıl durumu doktor bey?"

"Kendisini çok zorladı ben ilk gördüğümde de kötü haldeydi zaten. Çok fazla kan kaybetti ama gerçekten güçlü bir kızınız var. Şu an durumu stabil. Tam 27 saat oldu birazdan uyanır. Uyanınca tekrar geleceğim. Geçmiş olsun."

"Teşekkür ederiz doktor bey."

"Engin"

"Efendim canım"

"Bak kurşun yarasıymış duydun mu? Ya düşündüğümüz şeyse! Keşke biz hiç tek bırakmasaydık."

Kulaklarıma gelen ses ve ağrımla birlikte kendime gelmeye başladım. Duyduğuma göre ve yaşadığıma göre hala hastanedeydim. Keşke ölseydim bir aile kavuşmuş olurdu. Ama yine de çok teşekkür ederim Allah'ım gerçek olmasa da annemle babamın yanında hissetmek çok güzeldi. İnsanlar alışırsın diyorlar ama bende mi tuhaflık var ben neden alışamıyorum yokluklarına. Artık mutlu olacağ- Olacak mıyım? Hayır olamayacağım! Neden mi
Çünkü ben hiç tek yaşamaya alışmadım ki annemler öldüğünde de hep yanımda o vardı. Vardı ama beni istemedi. Yetişemedim Allah kahretsin. Odamda salak salak üzüntüden yere düşeceğime koşsaydım belki şimdi yanımda olurdu. Belki hastanede bile olmazdım. Madem beni umursuyordu, madem beni seviyordu, mademki dışarıda tehlikedeyim diye beni dışarı çıkarmıyordu öyleyse beni neden bu şehirde bir başıma bıraktı ki? Tek bir açıklaması olabilir. Beni sevmiyordu ya da vurulmamın tek suçlusu olarak kendini sorumlu tutuyordu. Ama bana hep mutlu gibi davranmıştı hatta son iki güne kadar gayet mutluydu... Bu arada tam anımsayamadım ama konuşan kadın neden düşündüğüm şey olmasın dedi ki ne düşünüyordu. Aynı şeyi Engin amca da telefonda söylemişti... Gözlerimi yavaş yavaş araladım ve odanın içinde bakınmaya başladım. Kadın dediğim kişi İnci teyzeymiş. Gözlerimi açınca oturduğu koltuktan hızla kalkıp ' Engin, Sanem uyandı doktoru çağır' diye kapıya doğru bağırıp yanıma geldi ve elimi tuttu.

"Sanem, canım iyisin değil mi?"

Ağrılarıma rağmen gülümsemeye çalıştım ama elimden gelen sadece hafif bir tebessüm etmekti.Evet anlamında başımı salladım ve üstüme çöken ağırlıkla birlikte gözlerimi kapattım. Neydi şimdi bu? Uykum geldi galiba hemde çok. Telaşla bana seslenen inci teyzenin sesi ile gözlerimi tekrar açtım gerçekten korkmuştu herhalde kadın öldüğümü falan düşündü.

" Sanem, Sanem ağrın mı var canım neden gözlerini kapatıyorsun?"

"Uykum var inci teyze." Dediğim anda inci teyzenin yüzünde bir gülümseme oluştu ve kapıdan gelen kahkaha sesleri odayı doldurdu. İçeriye yüzü tanıdık gelen bir doktor, bir hemşire ve Engin amca girdi. Hemşire oldukça ciddi bir yüz yapısına sahipti. Herkes gülerken o gayet sert duruyordu. Tıpkı duvar surat gibi! Onu unuttum diyorum her yerde hatırlıyorum. Evren bana bunu bilerek mi yapıyorsun acaba?

"Kızım daha ne kadar uyuyacaksın 27 saattir uyuyorsun ya. Uyuyan prenses oldun iyice"

"Ne yapayım inci teyze bir uyku bastırdı." dedim ve doktor yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.

"Merhaba hatırladın mı beni?"

"Bilmem yüzünüz biraz tanıdık geldi ama ."

"Hafıza kaybı yok değil mi? Daha dün beni birine benzetip bana sarılmadın mı sen. Sana yardım edecektim kanaman varken koşmaya devam ettin"

İnanmıyorum...Şu an eminim ki yüzüm kızardı. Doktora sarılmışım ama ben emindim oydu yiğitti ya. Ben gözlerimi ondan kaçırıp hemşireye döndüm seruma bir şeyler enjekte ediyordu. Tekrar doktora döndüm.

DUVAR SURAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin