BIRAKMA!

143 32 95
                                    


Selamm. Muhteşem bir bölümle karşınızdayım bebeklerrr. NASILSINIZZ?

En çok hayal kırıklığını, en güzel hayaller kurduğumuz insanlar yaşatıyor.

Bu bölümü @ozlemAltun456 ve @mzfrark_ ithaf ediyorum...İYİ Kİ VARSINIZ... 


Apartmandan çıkmıştık bir elim hala kolyemde dururken gözlerimi hayranlıkla önümde yürüyen adama çevirdim. Asker adımlarıyla, sert bakışlarıyla ve her zaman ki gibi egosuyla yürüyen adama. Elimi kolyemden çekip kolyemi elbisemin içine koydum ve iki adım atıp Yiğit'in elini tuttum. Bunu hiç beklemiyordu, şu an yüzüme o kadar şaşkın bir ifadeyle bakıyor ki kahkaha atmamak için kendimi çok zor tutuyorum. Şaşırması aslında gayet normal biz hiç sokakta el ele tutuşmadık ki. Aslında bunu nasıl yaptım bende kendime şaşırıyorum. Binayı gerimizde bırakıp merdivenlerden inip büyük kafeye girdik. Savaş sonlara doğru bir masada oturmuş cam kenarına geçmiş telefonuyla ilgileniyordu. Yiğit girişte duran garsona Fransızca bir şeyler söyleyip Savaş'ın olduğu masayı işaret etti. Evet çok çok az Fransızcam var ama maalesef bu kadar derin değil. Ne dediğini anlamadım yani. Sadece tanışma diyaloglarını biliyorum. Hani bizde derler ya derdimi anlatacak kadar, öyle işte. Ama sanırım öğrenmem gerekecek çünkü ne zaman Türkiye ye geleceğim belli değil.

"Yiğit garsona ne dedin?"

"Masaya iki kahve getirmesini istedim."

"Belki ben kahve içmeyecektim"

"Sen... Kahve içmeyeceksin"

"Tamam sustum" dedim ve gülümseyerek Yiğit'in elini bırakıp Savaşın karşısına oturdum. Savaş başını kaldırıp bizi görünce elindeki telefonu kapattı ve cebine koydu. Sonra garsona işaret edip o da Fransızca bir şeyler söyledi. Bu ne ya bir konuşamayan benim dışlanmış gibi hissetmeye başladım cidden.

"Ya bu çok haksızlık"

"Haksızlık olan ne güzelim"

"Başka gidecek ülke mi yoktu Yiğit, benim Fransızcam berbat ne konuştuğunuzu anlamıyorum"

"İyi ya işte. Savaş bundan sonra Sanemden gizli bir şey konuşursak Fransızca konuşalım duysa da anlamaz"

"Pislik misin sen ya?"

"Hayır senin sevgilinim" dediği anda sinirli bakışlarım bir anda söndü, çok hafif bir tebessüm ettim ve tekrar ciddileşmeye çalıştım.

"Niye öyle diyorsun yiğit"

"Ne dedim ki"

"Sevgilinim dedin"

"Öyleyim"

"Tamam da tüm kavga etme isteğim kaçtı şu anda" dedim ve ikisi de kahkaha attı. Tamam söylediğim biraz saçmaydı ama haklıyım sonuçta.  Omuzumda hissettiğim el ile direkt karşıma baktım Savaş ve Yiğit karşımda duruyordu e bu kimdi? Bakışlarımı elin sahibine çevirdim ve şok içinde sandalyeden kalkıp karşımda ki kişiye sarıldım. Bugün çok şanslı günümdeyim galiba hep güzel şeyler oluyor. Karşımda ki kişiden ayrılıp kocaman gülümsedim.

"Sen ne zaman geldin?"

"Geçen hafta konuşmuştuk ya seminer için geldim, arkadaşlarla oturuyorduk bir baktım karşımdasın, daha bende seni arayacaktım buluşalım mı diye."

" Çok özledim ya" Dedim ve tekrar sıkı sıkı sarıldım derken Yiğit'in benim kolumdan tutup kendine çekmesi bir oldu.

"Yeteri kadar sarıldınız bence" bizim duvar sinirlendi ne kadar da şaşırdık (!) Merter ne olduğunu şaşırıp bir bana bir yiğit e baktı. Allahtan anlayışlı çocuk hem Yiğit i sima olarak tanımasa da benim anlattığım kadarıyla tanıyor. Elimi tekrar yiğit in eline uzattım ve elini tuttum. Gözlerime çok sinirli bir bakış fırlattı. Allah'ım kıskançlıktan patlıyor. Sorsak ne kıskanacağım seni der pislik. 

DUVAR SURAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin