DUVAR SURAT

SEN VARSIN...

Merhabaaa nasılsınız kelebeklerim?

Bu bölümü  @sudemastw40 ve @ilhamisteyenbiri  takipçilerime ithaf ediyorum. KOSKOCAMAN öpüldünüzz.

Bugün iyi ki varsınla göklere çıkaranlar, yarın iki sözüyle yerin dibini gösterirler... Onun için söz konusu insansa; GÜVENME... ALIŞMA... ŞAŞIRMA...

Dipnot; insanlar, hayal kırıklığıdır...

"OFF kahretsin ya" Eğer sizin de makyaj yaparken titreyen elleriniz varsa eminim aynı kaderi paylaşıyoruz. Birazdan ya muşmula gibi odadan çıkacağım ya da bu eyeliner i fırlatıp kıracağım sonrası zaten kırıldığı için daha fazla gelen bir sinir. Kaçıncı denemem bu ama ya. Keşke erkek olsaydım diye düşünüyorum bazen ne makyajı var ne takısı ne pek çok kıyafetleri... Bak Yiğit'e iki dakikada hazırlanıp indi aşağı sonra da bağırıyor 'Sanem hadi bak seni bırakıp gideceğim'. Ne yazık ki Yiğit bey kızlar öyle bir tişört bir pantolon bir deri ceket giyip çıkmıyor odadan. Ama anlayan kim değil mi?

"Kızım hadi lan düğüne mi gidiyorsun çık şu odadan! " Aniden odama giren Yiğit'in bağırmasıyla makyaj çantamı kapatıp ayağa kalktım. At kuyruğumu açıp saçlarımı serbest bıraktım ve ellerimle hafiften kabarmasını sağladım. Daha sonra telefonumu elime alıp arkama, Yiğit e döndüm.

"Kapı çalmayı bilmiyor musun Duvar bey?" dedim ve bir yandan da kalın topuklu beyaz ayakkabımı giymeye başladım.

" Sanem hangi kapıyı çalacağım?"

"Hangi kapı olacak odamın kap-" kafam şimdi dang etti. Benim odam kapısız , salak kapımı kırmıştı ya. Haklı yani hangi kapıyı çalacak?

"Seslenebilirdin"

"Sevgilimin odasına gelirken kapı çalıp ,seslenecek değilim"

"Nedenmiş."

"Çünkü SEVGİLİMSİN" sevgilimsin derken bastıra bastıra söylemişti şu an bir ağırlığım olmasa gidip boynuna atlarım. Ama yapmam, neden mi? Neden olacak şimdi hesap soruyorum çünkü. Hem dün yeterince sarıldık.

"Evet sevgilinim ama EŞİN değilim. Yani kapımı çalmalısın hayatım" dedim ve yanağına bir öpücük bırakıp odamdan çıktım. Odada kaldı yiğit bey sanırım öpmemi beklemiyordu ehehe. Yalnız ben az önce hesap soruyorum diye sarılmıyordum neden öptüm ki? Bunların içinde kala kala bende dengesizleştim. Neyse siz o öpmemi görmemiş sayın. Hatta görmedinizz. Aşağı inip telefonuma gelen bildirime bir göz atıp hemen çantama fırlattım telefonu. Çünkü mesaj Doruktan ve Yiğit elimden telefonu çekip kimle konuştuğuma bakmaya bayılıyor! Mügenin yanına gidince bakarım mesaja artık. Kapıyı açıp dışarı çıktım ve arabanın yanında duran Savaşa doğru ilerledim. Telefonuyla ilgilenmekten geldiğimi bile görmedi ki içine gömülecek yakında.

"Savaş eğer bir gün ölürsen seni o telefonun içine gömeceğim" dedim ve tek kaşını havaya kaldırarak ters bir bakış attı.

"Düzelt şu bakışını o sinirli bakış sadece sevgilime yakışıyor pislik"

"Demek sevgiline?" Hihh Yiğit 'in sesi miydi o? Evet evet o. Ya bu adamın zamanlaması fazlasıyla kötü, hep ne dediğimi duymak zorunda mı? Savaş ikimize de bakıp sırıtarak arabanın arka koltuğuna geçti. Yiğitte anında dibimde bitti.

" Ooo Sanem hanım ben o zaman hep sinirli gezerim"

"Ne alaka ya" Dedim anlamazlığa vurarak.

"Sinirli bakışın sevgiline yakıştığını söyledin ya"