ANAHTAR

132 36 10
                                    


Selammm. Biliyorum bölüm gecikti bunun için üzgünüm. Birazcık idare edin beni yine şu sınavlar çıktı ya maalesef bir yandan da ders çalışıyorum gecikme olabilir. Hadi bölüme geçelim o zaman. Haa bu arada bölümü @ArzuFidan4  ve @ilhamperisibenibulisimli takipçilerime ithaf ediyorum İyi ki varsınız papatyalarım :))))

Saatin kaç olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Duvarları ve tabanı koyu renk bir tahtadan yapılmış eski püskü, harabe gibi bir yerdeyim. Önüm de koyu kahverengi büyük bir pencere var ve pencerenin yanlarındaki sehpa da ışıklı biblolar duruyor. Odanın içindeki siyah deri koltuk takımı, odanın dört bir kenarında yanan siyah mumlar, yerdeki hayvan postu ve duvarda asılı duran Pablo Picasso'nun Guernica tablosu odaya basık ve iç sıkıcı bir hal veriyor. Hatta birazdan şu solumda ki tahta kapıdan bir vampir falan çıkabilir çünkü böyle iç sıkıcı yerlerde ancak vampirler yaşayabilir değil mi? Tabii ki de öyle... Koltukta oturmaktan sıkılıp ayağa kalktım ve öncelikle odadaki tabloyu inceleyip zaman geçirmeye çalıştım. Daha sonra pencerenin önünde duran ışıklı bibloları incelemeye başladım. Kuru kafası olan bir korkuluk şeklindeydi ve elinde de tel tokaya benzer asa gibi bir şey vardı , ayrıca gözlerinden ışık saçması olduğundan daha da korkunç gözükmesine neden oluyor. Bibloyu bırakıp sehpanın arkasından pencerenin önüne geçtim. Hava karanlık olduğundan fazla seçemiyorum ama orman gibi bir yerdeyim, ardı ardına sıralı uzun çam ağaçları var çünkü. Arkadan gelen kurt sesleri bu ürkütücü ortamda daha da gerilmeme neden oluyor. Zaten evden çıktığım ve Yiğit'in benden bu yüzden ayrılacağı için yeterince gerginim bir de sen gel salak kurt. Emre nerede acaba gelmediğim için umarım Yiğit'i uyandırmamıştır. Yok ya Yiğit' uyandırmaz çok çok Savaş'a söyler o da onlara söylemediği için Emreyi parçalar. Benim hemen buradan çıkmam lazım zaten gelmem hataydı. Sabaha kadar oturup Doruk gelince de polisleri arayabilirdim en azından haneye tecavüzden içeri alırlardı solucan beyinliyi.

Pencerenin yanından ayrılarak kapıya doğru ilerledim ve kapı kolunu zorladım hani belki yerinden çıkar diye ama olmadı. Kapıyı kilitlemişler hödükler, yani insan biraz düşünceli olur kızı kaçırdınız zaten niye kapıyı kilitleyip daha da strese sokuyorsunuz değil mi hiç vicdan yok bunlarda, taş kalpliler. Kapıyı tel tokayla açabileceğim için hemen elimi saçıma götürdüm ama salak gibi saçlarımı açık bırakıp çıktığım için  yanımda tel toka yok. Peki bu bana engel mi? Tabii ki de değil. Ellerimi saçımdan çekip hızla etrafıma bakınmaya başladım ince uçlu sert bir şeyler bulabilmek için. Koltukların yanında hiçbir halt yok. Şu an filmlerdeki sahneyi yaşadığıma inanamıyorum gerçekten. Keşke filmlerdeki gibi de bitse şu saçma olay, erkek gelir ve sevdiğini kurtarır sarılırlar mutlu son. Tabii bu durum imkansız benim duvar uyuyordur kesin. Uyusun uyusun uyuması daha iyi hemen şuradan çıkabilirsem. Zaten gelse de bizimki filmler gibi olmaz ' sana çıkma demedim mi?' ... ' ben seni uyarmıştım sanem!' ... ve en kötüsü geliyor hazır mısınız ' bitti, ayrılıyorum senden.' eminim ki konuşa konuşa beynimi patlatırdı... Koltukların yanından ayrılıp sehpanın üstünde duran bibloyu elime aldım. Evvet işte buldum, korkuluğun elindeki asa tam tel toka gibi. Biblonun asasını çekiştirmeye başladım. Allah aşkına taştan mı yapmışlar bunu ya çıkmıyor, insan Çin malı bir şeyler koyar buraya ne gereği var bu kadar kaliteli şeyin. Daha fazla zorlamayıp bibloyu sertçe yere fırlattım, paramparça oldu asasını elime aldım. Yazık korkuluğun eli de asada kalmış. Aferin sana korkuluk canını ver malını asla(!) Elime aldığım asa ile hemen kapının yanında bittim. Asanın bükülmüşlüğünden kurtulup düz tel haline getirdim ve daha sonra ucundaki siyah boncukları çıkardım, tekrar bir ucunu bükerek kapının kilidine soktum ve baskı uygulayarak sağa çevirmeye başladım. Asanın diğer ucuyla da kilidin pinlerini yukarı kaldırdım. Ama sonuncuda takıldım.

DUVAR SURAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin